Kredi kartı kullananlar artık dikkat: Bunu yapmak limiti kapatacak Kredi kartı kullananlar artık dikkat: Bunu yapmak limiti kapatacak

Prof. Dr. Oğuz için ‘Hocaların Hocası’ deniyor. Sorbonne Üniversitesi’nde hukuk doktorası yaptı. Anadolu Üniversitesi'nin temelini oluşturan Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nin (EİTİA) kurucusudur. 11 yıl başkanlık yaptığı EİTİA’da Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in de hocalığını yaptı.


İKİ ÜNİVERSİTENİN TEMELİNİ ATTI
Eskişehir’i ‘öğrenci şehri’ olmasında büyük emeği var. Prof. Dr. Orhan Oğuz, Marmara Üniversitesi’nin kurucusudur. 1982-1992 yılları arasında Marmara Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. 1969 yılında EİTİA Başkanlığı’ndan ayrıldı. 1969-1977 yılları arasında Adalet Partisi’nden Eskişehir Milletvekilliği yaptı. 1969-1971 arasındaki Süleyman Demirel döneminde Milli Eğitim Bakanlığı görevini üstlendi. Bakanlığı, 12 Mart 1971 Muhtırası ile sona erdi.


MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI YAPTI
Milletvekilliği 1977 yılına kadar sürdü. Prof. Dr. Orhan Oğuz, 46 yaşında Milli Eğitim Bakanı olmuştu. 1978 yılında İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi Başkanlığına seçildi. İİTİA, 1982 yılında Marmara Üniversitesi oldu.
28 Şubat süreci sonrasında Mart 1997’de RTÜK Başkanlığına getirildi. Bu görevini Aralık 1997'de istifa edene kadar devam ettirdi. Eskişehir’de Prof. Dr. Orhan Oğuz Anadolu Lisesi var.


MEZARINI YAPTIRMIŞTI!
Prof. Dr. Orhan Oğuz, 2010 yılında babasının adını taşıyan Eskişehir’deki Hacı Hakkı Oğuz Camisi bahçesine kendi mezarını yaptırdı! Fikri çocuklarının ortaya attığını ifade eden Prof. Dr. Oğuz, bir demecinde “Bakanlar Kurulu talebimize olumlu yanıt verdi ve onayladı” demişti. Orhan Hoca vefat edince Eskişehir’deki Odunpazarı Mezarlığı’na defnedildi.


SÜLEYMAN DEMİREL’E RAKİP OLDU
Sekiz yıl Eskişehir’i milletvekili olarak temsil eden Orhan Hoca, 1974 yılında yapılan AP Kongresi’nde Süleyman Demirel’e rakip oldu. Üç adaylığı kongrede diğer aday Ünat Demir’di… Kongreyi Demirel kazandı. Orhan Hoca, genel başkan adaylığı için sonraki yıllarda ‘En büyük pişmanlığım’ demişti.


ESKİŞEHİR’DE BİR ÇİÇEKÇİ DÜKKÂNI…
Prof. Dr. Orhan Oğuz, Eskişehir’deki ilk çiçekçi dükkanını açılmasına vesile olan kişidir. Gazeteci Ertuğrul Özkök, Yılmaz Büyükerşen’e ait Zamanı Durduran Saat kitabında yer alan olayın hikayesini şöyle aktarır:
“Saat 11.00... Eskişehir Garı’nda koyu takım elbiseli 7 kişi yan yana dizilmiş, perona giren treni karşılıyor. Eskişehir Garı, belki de tarihinin en ilginç karşılama törenlerinden birine hazırlanıyor.

Heyetin başında ince çerçeve gözlüklü, papyonlu bir kişi var. Tren tamamen durunca, arka vagonlara doğru bakıyorlar. Vagondan elinde büyük bir çiçek sepeti ile genç bir adam iniyor.
Resmi heyet genç adama doğru ilerliyor ve baştaki papyonlu kişi, “Şehrimize hoş geldiniz” diyor ve heyet birlikte yürüyüşe geçiyor.
Bir süre yürüdükten sonra o günkü adıyla Doktorlar, şimdiki adıyla İnönü Caddesi’nde bir dükkânın önünde duruyorlar ve papyonlu kişi, trenden inen gence, “İşte burası” diyor.

1959 yılında, Eskişehir Garı’nda yapılan bu karşılama töreninin hikâyesi, ondan bir ay önce, Ankara’da Kızılay Meydanı’nda Gima binasının bulunduğu yerde başlıyor. Papyonlu bir kişi ve yanındaki genç o gün, kapısında “Kamelya Çiçekevi” yazan kapıdan girerken kafalarında, Eskişehir tarihinin en renkli projelerinden biri vardır.
Papyonlu kişi, Eskişehir İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi’nin, yani bugünkü Anadolu Üniversitesi’nin kurucularından biri olan efsanevi hoca Prof. Orhan Oğuz’dur.

Yanındaki genç adam ise, bugünün yaşayan efsanesi Yılmaz Büyükerşen. Orhan Hoca, çiçekçide kendini karşılayan kişiye, “Patron nerede” diye sorar ve “Arkada yazıhanede” cevabını alır.
Orhan Hoca, “Biz Eskişehir’de bir akademi kurduk. Şehir gelişmeye namzet ama bir tek çiçekçi dükkânımız yok” der ve teklifini yapar: “Eskişehir’de bir çiçekçi dükkânı açar mısınız?”

Çiçekçi şaşırır. Ama cevabı olumludur: “Açarım ama çiçekleri oraya nasıl götüreceğiz?”
Bunun cevabı kolaydır. Her sabah Ankara’dan saat 8.00’de kalkan bir motorlu tren vardır ve bu tren saat 11.00’de Eskişehir’e ulaşır. Eskişehir’de açılan ilk çiçekçi dükkânının hikâyesidir bu.

Ramazan adında 16 yaşında bir çocuk bulunur. Ankara’ya Kamelya Çiçekevi’nde staja gönderilir.
Ve ilk çiçek işte o gün gelir. Çiçekler, dükkânın vitrinindeki vazolara yerleştirilir. Herkes heyecanlıdır. Orhan Hoca akşamüzeri Yılmaz Büyükerşen’e “Git bak bakalım, kaç çiçek satılmış” der.

Satılan tek çiçek yoktur. Bunun üzerine cebinden biraz para çıkartır ve “Git bana üç tane gül al” der. Ertesi gün 6 tane gül alır. Ama işler bir türlü açılmaz. Bunun üzerine ellerinde çiçeklerle apartmanlara girerler ve kapıları çalıp çiçek hediye ederler. Ama işler bir türlü açılmaz. İnsanların çiçek alma alışkanlığı yoktur.
Sonra bir 29 Ekim günü, Orhan Hoca’nın pazarlama dehası soruna çare bulur. Cumhuriyet Bayramı töreni için, Ankara’dan üç çelenk yaptırıp getirtir. Atatürk Anıtı’na bu çelenkler konur. Vali çelenkleri görünce, “Bunları İstanbul’dan mı getirttiniz” diye sorar. Orhan Hoca, “Hayır Eskişehir’de çiçekçi açıldı. Orada yaptırdık” der.

Böylece devlet, çiçek alımına başlar. Bugün Eskişehir’de 40’tan fazla çiçekçi var. Bir gün Türkiye’nin çiçekçilik tarihi yazılırsa, herhalde Eskişehir Garı’nda o gün yapılan bu törene ayrı bir bölüm açmak gerekir.”

Kaynak: Eskisehir.net Haber Merkezi