Eskişehir, Türkiye’nin batıya açılan modern yüzü olarak tanımlanıyor. Genç nüfusu, gelişmiş sosyal yapısı ve sanatla iç içe yaşam kültürüyle örnek gösterilen şehir, aslında çok daha derin bir geçmişe ve çok katmanlı bir mirasa sahip. Anadolu’nun bu özel şehri, binlerce yıllık medeniyet kalıntılarının üzerine çağdaş bir yaşam kurmuş durumda. Ancak birçok kişi bu yüzeyin altındaki olağanüstü ayrıntıları bilmiyor. İşte Eskişehir’in bugüne kadar duyulmamış üç ilginç gerçeği:
1. Dünyanın Bilinen İlk Kadın Heykeli Eskişehir'de Bulundu
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesine bağlı Küllüoba Höyüğü'nde yapılan kazılarda, yaklaşık 5.000 yıl öncesine ait olan ve bir kadını temsil ettiği düşünülen stilize bir figür gün yüzüne çıkarıldı. Arkeologlar, bu figürün "kadın kimliği"ni yücelten ilk sanat temsillerinden biri olabileceğini belirtiyor. Yani Eskişehir toprakları, kadın figürünün sanat tarihindeki ilk izlerine ev sahipliği yapıyor. Bu bulgu, şehri arkeolojik anlamda dünya sahnesine taşıyabilecek önemde.
2. Eskişehir, Türkiye’nin İlk Yerli Otomobilinin Doğum Yeridir
1961 yılında dönemin devlet politikasıyla üretimi gerçekleştirilen “Devrim” otomobili, Eskişehir’de bulunan TÜLOMSAŞ (şimdi TÜRASAŞ) fabrikasında üretildi. Bugün hâlâ fabrikada sergilenen bu otomobil, Türkiye’de sanayileşme çabalarının somut bir örneği olarak görülüyor. Devrim’in öyküsü sadece bir mühendislik başarısı değil, aynı zamanda bağımsız üretim hayalinin sembolüdür. Bu yönüyle Eskişehir, Türkiye’de modern endüstriyel düşüncenin başladığı yer olarak da tanımlanabilir.
3. Eskişehir’de Doğal Yoldan Oluşmuş Radyoaktif Şifa Kumulları Bulunuyor
Çoğu kişinin bilmediği bir başka gerçek de, Eskişehir’in Sarıcakaya ve Mihalgazi ilçelerinde yer alan ve doğadan gelen radyoaktif elementlerle zenginleşmiş kum alanlarıdır. Yerel halk, bu kumların romatizma ve kas rahatsızlıklarına iyi geldiğini yüzyıllardır bilerek kullanıyor. Bilimsel analizler de bu kumların, düşük seviyeli doğal radyoaktivite barındırdığını ve tedavi edici potansiyeli olduğunu ortaya koyuyor. Yani Eskişehir, sadece sağlık turizmi açısından değil, alternatif tıpta da öne çıkabilecek bir konuma sahip.