Merkez üssü Balıkesir Sındırgı olan 6.1 şiddetindeki deprem Eskişehir’de de hissedildi. Depremin ardından siyasetçilerden kentsel dönüşüme ilişkin birbirlerini suçlayan açıklamalar geldi. Deprem ve kentsel dönüşüme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtlayan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Eskişehir Şube Başkanı Orkun Kılıç, deprem ve kentsel dönüşüm konusunun siyasete alet edilmemesi gereken hassas konular odluğunu ifade etti.

“Yıkılan binaların suçlusu insan”

Orkun Kılıç açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Maalesef depremler bizim ülkemizde hep ölümlerle anılan bir facia. İsimlerine de asrın felaketi gibi isimler takarak adlandırmak zorunda kalıyoruz. Ama her zaman söylediğimiz bir şey var, depremler aslında bir doğa olayı. Doğal bir olay. Bunu ölüme çeviren maalesef biz insanlarız. Deprem olduğu zaman bizim binalarımız yıkılmasaydı aslında depremlerin bize hiçbir zararı yoktu. Bu depremde yıkılmayacak binaları yapmasını da bildiğimiz halde yapmadığımız için depremde yıkılacak binaların olduğunu bildiğimiz halde bu konuda da bir çalışma göstermediğimiz için suçlusu biziz yine bu ölümlerin.

“Deprem siyasetin konusu olmaması gereken bir konu”

Bu hafta biz 17 Ağustos 1999 depreminin yıldönümü olması nedeniyle bir anma açıklaması yapmayı planlarken işte birden bire gelen bu haberle bugün basın karşısına tekrar çıkmış olduk. Üzüntülüyüz ve artık bunun değişmesini istiyoruz. Bir şeyler yapılmasını istiyoruz. Deprem konusu siyasete alet edilmemesi gereken, siyasetin konusu olmaması gereken bir konu. Bizim ülkemizde maalesef siyasiler kendisine bazen gereğinden çok fazla bir önem atfedebiliyorlar. Deprem dediğimiz şey bizim siyasetin bir dönemi olan 5 senede çözülebilecek bir konu değil. Fakat siyasiler buradan günlük bir siyasi malzeme yaratmayı tercih edebiliyorlar. Bu da konunun özünü sulandırıyor. Veya depremden sonra fayları konuşmak, hangi yer bilimcinin haklı, hangisinin haksız olduğunu konuşmak da aslında konuyu sulandırıyor. Bizim artık konuşmamız gereken tek bir şey olmalı o da yeni yaptığımız binaları ne yaparsak depremde yıkılmazlar. Mevcut binaları da nasıl yenileyebiliriz ki depremde yıkılmasınlar. Bu iki konu başlığı dışında konuşan hiç kimseyi bence dikkate almamak lazım. Çünkü o tarz konularla çözebileceğimiz hiçbir şey yok maalesef.

“Kentsel dönüşüm çalışmalarını yeterli bulmuyoruz”

Kentsel dönüşüm çalışmalarını yeterli bulmuyoruz. Kentsel dönüşüm çalışması yapıldığını da çok ciddi anlamda düşünmüyoruz. Çevre Şehircilik’in açıkladığı Eskişehir’de şu kadar kentsel dönüşüm yaptık sayıları, destekledik sayıları aslında Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın vatandaşa verdiği bir destek var. Eski evinizi yenilerseniz bazı desteklerden yararlanıyorsunuz. O verileri paylaşıyorlar. O verilerin içinde birinin de çıkıp söylemesi lazım: Siz vatandaşa destek vermeseniz bile vatandaşın bir katlı, iki katlı eski evi var. Bunu zaten müteahhite verip dönüştürecek. Destek vermeseniz de bunu yapacak. Bunlar da destekten yararlanıyor ve bu sayılarla birlikte o büyük sayılar ortaya çıkıyor.

“Altında dükkan olan 7-8 katlı binalar yenilenmeli”

Hepimiz Eskişehir’de yaşıyoruz. Eğer görüyorsanız ki bu bizim ana caddelerimizde 8 katlı eski binalardan yıkılıp yeniden yapılanları görüyorsanız, evet o bir kentsel dönüşüme girebilir bizim anladığımız anlamda. Çünkü biz kentsel dönüşümden şunu anlıyoruz: Depremde yıkılma ihtimali olan binayı siz yıkıp yeniden yapıyorsanız biz bunu kentsel dönüşüm olarak kabul ediyoruz. İşin gerçeği olması gereken o bizim altında dükkan olan 7-8 katlı ana caddelerde bulunan binaları yenilemek. Bu da yapılabilmiş değil maalesef.

“Eskişehir şehir merkezi ve ana arterler risk altında”

Eskişehir şehir merkezi bir alüvyon zemin üzerine oturuyor. Bizim artık depremlerden sonra halkımızın da çok iyi bildiği alüvyon zemin deprem açısından zayıf olduğunu biliyoruz. Alüvyon zeminde 99 öncesi yapılmış yüksek katlı, altında dükkan olan binalar var. Bunlar Yunus Emre Caddesi, Sakarya Caddesi, Sivrihisar Caddesi, Kızılcıklı Caddesi, Doktorlar Caddesi Atatürk Caddesi gibi ana arterlerimizin üzerinde yığılmış durumdalar. Ve bu binaların içinde çok ciddi risk taşıyan binalar mevcut. Ve aynı zamanda bu caddelerde yıkımlar olduğu zaman şehrin ana arterleri kapanacağı için orada deprem sonrası çıkacak yangınlara, enkaz kurtarma çalışmalarına erişmemiz de mümkün olmayacak. Dolayısıyla Eskişehir şehir merkezi ve ana arterleri çok büyük risk altında.”

Kaynak: Meltem Karakaş