Adana'da bir borçlu tarafından başlatılan hukuk mücadelesi, Yargıtay'ın verdiği emsal niteliğindeki kararla sonuçlandı. Alacaklı tarafın işleme koyduğu senedin yasal unsurları taşımadığı iddiasıyla açılan dava, yerel mahkemelerden ret cevabı alarak yüksek yargıya taşındı. Hukuk sistemindeki şekil şartlarının önemini ortaya koyan dosya, icra ve iflas hukuku açısından kritik bir incelemeye tabi tutuldu. Senedin geçerlilik koşullarının sağlanmadığı durumlarda yapılan haciz işlemlerinin yasal zemini Yargıtay tarafından detaylıca değerlendirildi. Verilen karar, elinde eksik düzenlenmiş senet bulunan alacaklılar ve haklarını arayan borçlular için yol gösterici bir nitelik taşıyor.
Adana'da Başlayan Yargı Süreci ve İlk Kararlar
Yargılamaya konu olan olay, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine intikal eden bir başvuru ile hukuk gündemine girdi. Borçlu sıfatıyla yargılamada yer alan vatandaş, aleyhine yürütülen takibin iptali istemiyle ilk derece mahkemesinin kapısını çaldı. Yerel mahkeme heyeti, dosya üzerinde yaptığı incelemeler neticesinde borçlunun talebini yerinde bulmayarak reddetti. Hakkını aramaya devam eden vatandaş, çıkan aleyhte kararı bir üst mahkemeye taşıyarak istinaf yoluna başvurdu. İstinaf sürecinde sunulan dilekçenin yasal süreler içerisinde gerekçelendirilmediği gerekçesiyle usulden bir engel ortaya çıktı. Bölge Adliye Mahkemesi, başvuruyu sadece kamu düzenine aykırılık olup olmadığı yönünden sınırlı bir incelemeye tabi tuttu. Yapılan kısıtlı inceleme sonucunda dosyada herhangi bir usulsüzlük görülmediği belirtilerek başvuru reddedildi. İstinaf aşamasında umduğunu bulamayan borçlu taraf, hukuk mücadelesini Yargıtay nezdine taşıma kararı aldı. Temyiz sürecinde dosyanın esasına girilmesi ve şekil şartlarının yeniden değerlendirilmesi talep edildi. Yerel mahkemelerin gözden kaçırdığı detaylar, yüksek yargının titiz incelemesiyle gün yüzüne çıkarılmayı bekliyordu.
Yargıtay Aşamasında Eksik Unsurların Tespiti
Yargıtay, önüne gelen dosyayı incelerken senedin şekil şartlarına ve geçerlilik unsurlarına odaklandı. Alacaklı tarafından icraya konulan belgenin üzerinde bulunması zorunlu olan bazı bilgilerin eksik olduğu saptandı. Özellikle senedin düzenlendiği yer bilgisinin evrak üzerinde yer almadığı hususu dikkat çekti. Yüksek Mahkeme, eksik senedin ve mahkeme kararına dayanmayan haczin geçerlilik vasfı taşımadığına hükmederek yerel mahkemenin aksi yönündeki görüşünü bozdu. Borçlunun yaptığı temyiz itirazları, kamu düzenini ilgilendiren eksiklikler içerdiği gerekçesiyle haklı bulundu. Adana Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen ret kararı, hukuka uyarlı bulunmayarak ortadan kaldırıldı. Yargıtay üyeleri, senedin yasal bir dayanak oluşturabilmesi için kanunda belirtilen tüm şartları eksiksiz taşıması gerektiğini vurguladı. Düzenleme yeri bulunmayan bir kağıdın kambiyo senedi niteliğinde sayılamayacağı açıkça ifade edildi. Söz konusu eksikliğin basit bir unutkanlık olarak değil, senedin vasfını yitirmesine neden olan asli bir kusur olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Böylece borçlunun uzun süredir devam eden hak arama mücadelesi, yüksek yargıdan dönen kararla yeni bir boyut kazandı.

Türk Ticaret Kanunu Kapsamında Şekil Şartları
Yargıtay, kararını gerekçelendirirken ilgili yasa maddelerine ve mevzuattaki kesin hükümlere atıfta bulundu. Kararda, 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu'nun 688/6. maddesine göre senetlerde düzenleme yerinin bulunması zorunlu olduğumun belirtildiğine değindi. Yasa koyucunun belirlediği şekil şartlarının, ticari hayatın güvenliği açısından vazgeçilmez olduğu hatırlatıldı. Düzenleme yeri olmayan bir belgenin, yasal anlamda bono veya emre muharrer senet olarak kabul edilemeyeceği vurgulandı. Kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılabilmesi için eldeki belgenin kanuni vasıfları taşıması şarttır. İlgili yasa maddesi, senedin nerede düzenlendiğinin açıkça yazılmasını emredici bir hüküm olarak düzenlemiştir. Eksik doldurulan senetler, alacaklıya kambiyo hukukunun sağladığı ayrıcalıklı takip imkanlarını vermez. Yüksek Mahkeme, anılan kanun maddesinin ihlal edilmesinin işlemin iptalini gerektirdiğini kayda geçirdi. Mevzuata aykırı düzenlenen belgelerle vatandaşların mağdur edilmesinin önüne geçilmesi hedeflendi. Ticaret hukukunun katı şekilcilik ilkesi gereği, zorunlu unsurların yokluğunun senedi adi bir borç ikrarına dönüştürdüğü hatırlatıldı.
Mahkemelerin Resen İnceleme Zorunluluğu
Kararın en can alıcı noktalarından biri de mahkemelerin inceleme yetkisi ve sorumluluğu üzerine kuruldu. Yargıtay, şekil eksikliği gibi hususların tarafların itirazına gerek kalmaksızın hakimler tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerektiğini belirtti. Kararda, İcra İflas Kanunu 170/a-2 gereğince mahkemenin bu hususu resen incelemek zorunda olduğunun altı çizildi. Kamu düzenini ilgilendiren yasal eksikliklerde, yargı mercilerinin pasif kalamayacağı ifade edildi. İstinaf mahkemesinin süresi içinde yapılmayan itiraz gerekçesiyle dosyayı reddetmesi hukuka aykırı bulundu. Senedin geçerlilik unsurlarının kamu düzeninden sayıldığı ve her aşamada gözetilmesi gerektiği hüküm altına alındı. Yargıçların önlerine gelen icra dosyalarında senet üzerindeki zorunlu unsurları kontrol etme yükümlülüğü vardır. Resen yapılması gereken incelemenin ihmal edilmesi, yargılama sürecinin sakatlanmasına yol açar. Yüksek yargının verdiği bozma kararı, alt derece mahkemelerine usul hukuku dersi niteliğinde bir uyarı oldu. Borçlu vatandaş, Yargıtay'ın yasaları titizlikle uygulaması sayesinde haksız haciz tehdidinden kurtulmuş oldu.



