Ahmet Ataç: Kazım Kurt'a selamlarımı iletiyorum Ahmet Ataç: Kazım Kurt'a selamlarımı iletiyorum

Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Kentsel dönüşüm yasasına ilişkin Eskişehir.net’e konuşan TMMOB Eskişehir İKK Sekreteri Yahya Kaya, vatandaşların kafasında soru işaretinin olmaması için şeffaflığın, teknik ve bilimsel görüşlerin ön planda olması gerektiğini söyledi.

DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRACAK SÜREÇLER

Yasanın detaylarına ilişkin Kaya, “Afet riskli alanların dönüştürülmesi ile ilgili yasa salı günü Meclis’te onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bununla ilgili kamuoyunda çalışmalar söz konusu. Vatandaş da merak içerisinde. İki üç tane özellikle öne çıkan husus var. Bunlardan birincisi, daha önce afet riskli alanların dönüştürülmesiyle ilgili riskli yapı başvurularından sonra bina içerisinde ki mülk sahipleri üçte iki çoğunlukla dönüştürülüp dönüştürülmemesine karar veriyordu bina sahipleri. Şimdi bu yüzde 51’e dönüştürüldü. Onun dışında afet riskli alanlar ile ilgili binanın riskli yapı olup olmadığıyla ilgili tespit için ilgili birimler binaya geldiğinde zorluklarla karşılaşabiliyordu. Kapı açılmıyordu, binaya girişlerinde sıkıntı yaşıyorlardı. Burada çilingir vasıtasıyla kapı açarak gerekirse riskli yapı tespitinin yapılmasıyla ilgili önü açıldı. Yine ilave olarak askı süreleri kısaltıldı. Bu kilit süreçler kısaltıldı ve tahliye süreleri ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Bunların özüne baktığımız zaman tamamı aslında dönüşümü hızlandıracak dönüştürülmek zorunda bırakılacak süreçleri zorlayacak maddeler. Açıkçası vatandaşı bir kısmıyla ilgilendiren bunlar” dedi.

“İKİ TARAFLI YORUMLANABİLECEK SÜRECE YOL AÇTI”

Rezerv yapı alanlarıyla ilgili bilgi veren Kaya, “Diğer kısmı ise rezerv yapı alanları. Rezerv konut alanlarıyla ilgili kısım. Bu kısım da daha öncesinde mevcut imara açılmamış ya da konut bulunmayan alanlarla ilgili bir tabir içeriyorken şimdi yeni düzenlemeyle beraber yeni konut alanları ibaresi çıkartıldı. Bu iki taraflı yorumlanabilecek sürece yol açtı. Yeni konut alanları ibaresi çıkartılınca acaba benim mevcut konutumun bulunduğu alan da mı rezerv yapı alanı olarak ilan edilecek ve bu bina yıkılacak. Benim yıkılan binam rezerv konut alanı olarak kullanılacak mı kuşkusunu uyandırdı. Fakat mevzuatı, yasayı hazırlayalar tarafından bununla ilgili aslında yeni konut alanı ibaresindeki yeni kısmı değil de konut alanı kısmı ile ilgili bir düzenleme yapmak durumunda kaldıklarını ifade ediyorlar. Bu da bizim rezerv alanı ilan ettiğimiz kısım sadece konut amaçlı değil ticari amaçlı diğer sosyal amaçlı faaliyetler için de kullanılabilecek konutları ya da yapıları ifade etmesi gerekiyordu. Bunu düzeltmek için değiştirdik şeklinde açıklanıyor. Açıkçası düzenlemenin ana tartışma konuları bunlar” diye konuştu.

“RİSKLİ ALANLARIN DÖNÜŞÜMÜ YÜZDE 3 CİVARINDA”

2012 yılından bu yana Türkiye’de dönüşüm oranının yüzde 3 olduğunu ifade eden Kaya, “Açıkçası kentlerimizin dönüşmesi bir ihtiyaç. Afet riskli alanlarımızın dönüşmesi bir ihtiyaç. Bu ihtiyaçların şimdiye kadar karşılanmamış olması aslında en büyük problem. Çıkartılan yeni yasa neyi hedefliyor? Yeni yasayla beraber hızla bunu yapmak, gerçekleştirmek. Neden bu hıza ihtiyacımız var? 2012 yılından itibaren çıkartılan bir yasa, 2012’den itibaren gerçekleştirilen dönüşüm, riskli alanların dönüşümü yüzde 2, yüzde 3 civarında Türkiye genelinde. Bu çok düşük bir rakam. Dönüştürülen bölgelerde de aslında afet riskinden önce rant yaratıp yaratılmadığına göre bir düzenleme yapılmıştı. Genelde rant yaratan bölgeler dönüşmüştü. Bizim esas olarak kentlerimizi dirençli, afetlere dayanıklı

hale getirmemiz lazım. Peki şimdi bu yeni düzenlemeyle tartışma konusu olan ne? Özel mülk hakkım elimden gidecek mi? Mülkiyet hakkım elimden gidecek mi?” şeklinde konuştu.

“İNSANLARIN YAŞAM HAKKININ ÖNCELENMESİ GEREKİR”

Vatandaşın kafasında soru işaretinin olduğuna dikkat çeken Kaya, “Açıkçası yaşam hakkı mı, mülkiyet hakkı mı derseniz ben yaşam hakkını tercih ederim. İnsanların yaşam hakkının öncelenmesi gerekir. Ancak buradaki asıl soru vatandaşlar kamu iradesine neden güvenmiyor? Devlete neden güvenmiyor? Burada bizim asıl cevaplamamız gereken husus bu. Normalde vatandaşın güvencesiz, riskli bir yapıda oturuyorum, bu yapım dönüştürülsün, gönül rahatlığıyla devlet benim hakkımı, hukukumu gözetir. Bu dönüşümden sonra da ben kendi konutumda tekrar güvenli bir şekilde yaşamaya devam edeyim demesi lazım. Ancak asıl soru işaretlerimiz bu noktada” ifadelerini kullandı.

“ŞEFFAF, KATILIMCI OLUNMASI LAZIM”

Kaya konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bu konuda vatandaşın soru işaretlerini gidermek için şeffaf olunması birinci öncelik. Yani soru işaretlerini cevaplayacak süreçleri geliştirmek lazım. Bir gece apar topar Meclis’te yayınlanan bir kanunla, bir oylamayla bu işin sonuçlanmamış olması gerekiyordu. Şeffaf olunması lazım. Bilimsel, teknik görüşler alınarak oluşturulmuş olması lazım. Katılımcı olunması lazım. Yerel yönetimler mesela bu süreç içerisinde yetkileri daraltılan, sınırlandırılan bir pozisyonda. Onların sürece daha fazla dahil ediliyor olması lazım. Açıkçası şeffaflık ve katılımcılık sürecin örülmesinde en önemli faktör.”

Kaynak: Meltem Karakaş | Eskişehir Net Haber Merkezi