Kocaeli’nin Gebze ilçesinde 29 Ekim’de 7 katlı bir binanın çökmesi sonucu aynı aileden dört kişinin yaşamını yitirdiği facia, Türkiye'nin kanayan yarası olan kentsel dönüşüm sorununu bir kez daha acı bir şekilde gündeme getirdi. Yaşanan trajedinin ardından gözler, olası büyük bir depremin beklendiği megakent İstanbul'a çevrildi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan yapı ve deprem uzmanları, benzer felaketlerin İstanbul'da da yaşanabileceği konusunda ciddi uyarılarda bulundu. Uzmanlar, kentteki yapı stokunun endişe verici durumda olduğunu belirterek, on binlerce binanın herhangi bir sarsıntı olmadan dahi yıkılma riski taşıdığını ifade etti. Vatandaşların ve yetkililerin acil önlem alması gerektiği bir kez daha vurgulandı.

Deprem Beklemeden Gelen Tehlike: 50 Bin Bina Risk Altında

Uzmanlar tarafından yapılan açıklamalarda, İstanbul genelinde yaklaşık 600 bin binanın riskli statüde olduğu belirtildi. Daha da endişe verici olan ise, kentteki 50 bin binanın her an çökebilecek durumda olduğunun altı çizilmesiydi. Özellikle 1999 Marmara Depremi öncesinde inşa edilen yapıların artık ekonomik ve yapısal ömürlerini tamamladığına dikkat çekildi. Söz konusu yapıların büyük bir bölümünün yeterli mühendislik hizmeti alınmadan, düşük kaliteli beton ve demir gibi malzemelerle inşa edildiği hatırlatıldı. Ayrıca, zamanla binalara eklenen kaçak katların da mevcut taşıyıcı sistemler üzerindeki yükü artırarak çökme riskini katladığı vurgulandı. Uzmanlar, net bir dille “Bu yapılar acilen boşaltılmalı, yıkılmalı ya da güçlendirilmeli” uyarısında bulundu. Belirtilen 50 bin binanın, bir depremi beklemeden, yorgunluk ve çevresel etkenlerle kendi kendine yıkılabileceği tehlikesine işaret edildi.

Vatandaş İlgisiz, Dönüşüm Yavaş İlerliyor

Uzmanlar, İstanbul'da yaşanabilecek olası bir facianın önlenmesi için en etkili çözümün kentsel dönüşüm olduğunu, ancak sürecin istenen hızda ilerlemediğini belirtti. Devlet tarafından sunulan 'Yarısı Devletten' kampanyası ve diğer kentsel dönüşüm teşviklerine rağmen, birçok ev sahibinin çeşitli nedenlerle süreci ertelediği veya yavaşlattığı ifade edildi. Uzmanlar, konuya ilişkin yaptıkları değerlendirmede, “Dönüşüm hala lafta kalıyor, ev sahipleri süreci çok yavaş ilerletiyor” uyarısında bulundu. Ev sahipleri arasındaki anlaşmazlıklar, ek maliyetler ve taşınma sürecinin zorlukları gibi faktörlerin, hayati önem taşıyan dönüşüm adımlarını geciktirdiği kaydedildi. Gebze'de yaşanan acı olayın, ihmalkarlığın ve gecikmenin ne denli ağır sonuçlar doğurabileceğinin en somut örneği olduğu hatırlatıldı. Vatandaşların, kendi can güvenlikleri için daha proaktif davranmaları gerektiği belirtildi.

Kahramanmaraş Depremi'nde TOKİ Yapıları Sınavı Geçti

Kentsel dönüşümün ve sağlam yapılaşmanın ne kadar hayat kurtarıcı olduğu, geçtiğimiz yıl yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde bir kez daha kanıtlandı. Uzmanlar, deprem bölgesinde kentsel dönüşüm kararı alınmış ancak çeşitli nedenlerle iptal edilmiş bölgelerde yaşanan yıkımların çok daha ağır sonuçlar doğurduğunu hatırlattı. Buna karşılık, TOKİ koordinasyonuyla dönüştürülen veya sıfırdan inşa edilen yapılarda neredeyse hiçbir hasar oluşmadığı vurgulandı. Anılan durum, doğru proje, doğru zemin etüdü ve kaliteli malzeme ile inşa edilen binaların en büyük sarsıntılara bile dayanabildiğini gözler önüne serdi. TOKİ örneğinin, İstanbul'daki kentsel dönüşüm süreçleri için de bir model teşkil etmesi gerektiği ifade edildi. Sağlam yapıların, sadece bir barınma alanı değil, aynı zamanda bir yaşam güvencesi olduğu gerçeğinin altı çizildi.

1999 Öncesi Yapı Stokunun Ömrü Tükendi

Deprem riskine karşı yapılan çağrıların temelinde, 1999 Marmara Depremi öncesi inşa edilen yapı stokunun artık miadını doldurmuş olması yatıyor. O dönemdeki inşaat yönetmeliklerinin yetersizliği, denetim mekanizmalarının zayıflığı ve kullanılan malzemelerin kalitesizliği, bugün milyonlarca insanı büyük bir riskle karşı karşıya bırakıyor. Uzmanlar, söz konusu binaların sadece depremde değil, zamanla yıpranarak da çökme potansiyeli taşıdığını belirtiyor. Betonun dayanıklılığını yitirmesi ve demirlerin korozyona uğraması gibi faktörler, yapıların taşıma kapasitesini her geçen gün azaltıyor. Gebze'de yaşanan facianın, tüm Türkiye için bir uyarı niteliği taşıdığı ve özellikle İstanbul'daki riskli binaların tahliyesi ve dönüşümü için daha fazla vakit kaybedilmemesi gerektiği önemle vurgulandı. Çözümün, topyekun bir kentsel dönüşüm seferberliğinden geçtiği ifade ediliyor.

Kaynak: Haber Merkezi