Türkiye Spor Yazarları Derneği Eskişehir Şubesinin yeni hizmete giren şube binasını ziyaret eden Eskişehirspor teknik direktörü Hakan Şapcı, Siyah kırmızılı takımdaki ve gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi.

Şapcı, yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi,

“Sizlerle beraber olmaktan çok mutluyum, gurur duyuyorum. Hepimizin tek bir ortak paydası var, o da Eskişehirspor'un başarısı. Ben geldiğim günden beri gerçekten bunu bütün toplantılarda, bunu oyuncularımla da paylaşıyorum. Çok büyük bir camianın teknik direktörlüğünü yapmak, çok büyük bir camianın içinde bulunmuş olmaktan dolayı çok heyecanlıyım.

Açıkçası burada çalışmaktan, burada görev yapmaktan dolayı çok keyif alıyorum. Burada en önemli beklenti, şehrimizin de, hepimizin de beklentisi, takımımızın bir an önce eski günlerine tekrar dönmesi.

Bunun için çok çalışan, çok fazlasıyla fedakârlık yapan bir yönetim kurulumuz, yine sağ olsun çok ciddi bir kulüp personelimiz ve hepinizin de güvenmesini istediğimiz çok önemli bir oyuncu grubumuz var.

İnşallah hem önce bu sene bir üst lige çıkmayı, daha sonra da oralarda da yetinmeyip işte Süper Lig'e kadar Eskişehirspor'un geleceği günlerin başladığı kanaatindeyim.

"BU SENE ŞAMPİYON OLACAĞIZ"

Eskişehirspor'un büyüklüğünün bir parçası da siz değerli basın mensuplarının Eskişehirspor'a gösterdiği ilgiden, Eskişehirspor'la ilgili yaptığınız çalışmalardan da belli oluyor. Bu kadar büyük bir camianın, bu kadar herkesin açıkçası sevdiği, kendiyle özdeşleştirdiği bir camianın da bir an önce üst liglere gelmesi gerekir diye düşünüyorum.

Eskişehirspor her anlamda çok önemli bir marka, çok önemli bir kulüp, çok önemli bir şehir takımı. Ben sizinle tesislerde yaptığım basın toplantısında söylemiştim. Sosyal medyadan bu konuda bazı arkadaşlar bize tepki göstermişlerdi. Bir kere daha söylüyorum. Futbolda Anadolu devrimini başlatan kulüp Eskişehirspor'dur. 70'li yıllarda gösterdiği büyük başarılarda, o zamanlarda herhalde birer puan ikişer puanla şampiyonlukları kaçırmış, Başbakanlık kupaları, Cumhurbaşkanlığı kupaları kazanmış bir kulübün bundan 50 yıl önce gösterdiği başarıları gerçekten takdir etmemiz gerekiyor ve bugün de bu camiaya bence bu büyüklüğü, bu gücü oralardan buralara taşımamız gerekiyor.

Ben inanıyorum. Bunda da çok iddialıyım. Bu sene şampiyon olacağız. Ondan sonra da her yıl bir üst ligi kovalayacağız diye düşünüyorum Eskişehirspor. Bu gücün, bu potansiyelin bu şehirde fazlasıyla olduğunu da açıkçası hissediyorum, görüyorum.

Çok şanslıyım. Ben Mümin Özkasap'ın Manisaspor zamanlarında, altyapıda antrenörlük yaptığım yıllarda yaklaşık 7 sene yardımcılığını yaptım. Yani ben Mümin Özkasap sayesinde Eskişehirspor'un o en iyi dönemlerinin neredeyse tüm maçlarını biliyorum. İstanbul'da oynanan Galatasaray maçlarını, buradaki UEFA Kupasındaki Sevilla serüvenini Mümin Hocam'dan dinlemiştim. Kendisine de buradan sizlerin aracılığıyla bir selam yollayayım. Bizde emeği çoktur. Ama sizin dediğinize bu anlamda çok katılıyorum. Ben bir Manisalı olarak, belki Eskişehir'e hiç gelmemiş biri olarak o dönem içerisinde Mümin Hocam'dan Eskişehirspor'u dinlediğimde ben bile etkileniyordum. Şimdi sizin dediğiniz gibi bizim oyuncu kardeşlerimiz de Eskişehirspor efsaneleriyle böyle toplansalar, bence bu da çok güzel olur.

"BİZİM KORKUMUZ YOK"

Şimdi şunu söylemem lazım, ben bunu geçen basın toplantısında da söyledim, aslında benzer şeyler anlatacağım. Taraftarımızdan benim tek beklentim sabırlı olmaları. Çünkü inanılmaz bir güç var. 15.000 kişinin önünde muhteşem bir stadın içerisinde futbol oynamak, Eskişehirspor forması giymek, oyuncu kardeşlerimiz için gerçekten başka bir hava. Ancak burada bütün taraftarlarımızdan özellikle rica ediyorum, yani şimdi süre ve bence ligin zorluk derecesi yüksek maçları da geliyor. Buralarda bize sonuna kadar sabretmelerini diliyorum. Çünkü Söke maçında da gördük biz. Biz nasıl kendi takımımızın motivasyonunu anlatıyorsak, Eskişehirspor'la oynamak için buraya gelen takımlar da apayrı bir motivasyonla sahaya çıkıyorlar. İşte bizim oradaki tek gücümüz taraftarımız.

Taraftarımız o kadar önemli ki oraya gelen futbolcu, takım, o gücü gördüğünde zaten bir afallayacak. Stadın içindeki ambiyansı görünce Eskişehirspor'un gücünü daha fazla hissedecek ve sahaya çıkan takım diyecek ki: "bizi bugün yenerler." Onu hissettireceğiz ve Allah razı olsun, yani ben bugün taraftar gruplarımızdan önemli derecede destek alıyoruz takımımız için. Ama en önemli gücü taraftar. Bir futbol kulübünün, bir futbol takımının en önemli gücü ve hatta bence gerçek sahibi taraftardır. Ve bu şehirde o fazlasıyla var. Sadece onlardan bize her şartta destek olmalarını ve biraz da sabır göstermelerini bekliyorum.

Bahis soruşturmasında 1024 futbolcunun dahil edildiği bir disiplin soruşturması şeklinde devam ediyor. Sevk edilen oyuncularla ilgili cezalar verildi. Bizde de iki oyuncumuz şu ana kadar bu konuda disiplin soruşturması sonucunda ceza aldı. Yani bence bu soruşturma adına söylenecek çok şey var. Bunların işte bizim oyuncularımızın bir kısmı amatör. Amatör oyuncular olduğu için bu oyuncuların sevk edilip edilmemesiyle ilgili gündemde şeyler vardı. Bizim öyle bir korkumuz yok. Herhangi bir şekilde karar ne çıkarsa ona göre hareket ederiz. Ancak biz bu şekilde ya da başka oyuncularımızın ceza alması durumuna da tüm hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu durumda da olsa, başka oyuncularımız ceza da alsa ki alacağını da düşünmüyorum bu arada, onu da söyleyeyim. Bizim herhangi bir hedeften sapmamız olmayacak. Biz sene sonunda dediğim gibi şampiyon olacağız.

"HER MAÇA KAZANMAK İÇİN ÇIKACAĞIZ"

Ben buna çok inanıyorum. Şehir de buna çok inanıyor. Bu 3 haftalık galibiyet serisi bence şehirde o havayı tekrar oluşturdu. Ama zorluk derecesi yüksek maçlar açıkçası bu hafta ve önümüzdeki haftadan itibaren daha fazla artacak. Bu periyodu da devre sonuna kadar kayıpsız aşabilirsek, şampiyonluk iddiamızı daha gür bir sesle söylemeye, tekrarlamaya devam edeceğiz.

Ligde yer alan her takım için çalışma yapıyoruz. Bütün takımları izliyoruz, bütün takımları analiz ediyoruz. Güçlü ve zayıf yönlerini tespit edip ona göre antrenmanlar yapıyoruz, ona göre maç hazırlıkları yapıyoruz. Tabii Karşıyaka ve Kütahya şu an sıralamada bizim üzerimizdeki iki takım. Ama onların da cezalı futbolcuları var. Onları da biliyoruz. Transferlerini takip ediyoruz. Olası kadrolarını tahmin etmeye çalışıyoruz. Ama dediğim gibi, yani bütün takımlar için hazırlık yapıyoruz. Onlar için de yapacağız. En iyi şekilde hazırlanacağız ve her maça da kazanmak için çıkacağız.

Aslında bu transfer süresinin uzaması ve yaş sınırının kaldırılması, tüm kulüpler adına gösterilmiş bir avantaj. Yani, kulüplerin oyuncu havuzunu genişletebilmeleri, çünkü 2005 ve sonrası için de transfer hakkı vardı. Şimdi neredeyse artık 30 yaşın üzerindeki bir oyuncuyu bile amatör statüde olma şartıyla transfer edebilecek kulüpler var. Bu, tüm kulüplere oyuncu havuzunun genişlemesi adına bir avantaj sağlar.

Bunun bizim için bir avantaj olup olmayacağını biraz da süreç belirleyecek. Biz, oyuncu tercihlerimizi biraz daha Eskişehirspor'a kısa vadede ama ilerleyen zamanlarda katkı sağlayabilecek daha genç oyuncular üzerinden belirlemiş durumdaydık.

Ancak fırsat transferi oluşabilir. Belki bizim oyuncularımızda sakatlık olabilir, bazı problemler olabilir. Eğer bu konuda kullanabileceğimiz bir hakkımız da olursa, onu da kullanmak isteriz.

"DEVRE ARASINDA KAMP İSTİYORUZ"

Amatör transfer konusunda tüm kulüplerin talebi vardı. Bazı kulüplerde 6 oyuncu, 7 oyuncu, 8 oyuncu eksilmiş durumda. Oyuncu sayısı anlamında bu açılan yaş sınırı ile beraber oyuncular, kontenjan oyuncularını bile tekrar alıp Gökhan abi ile de sabah konuştuk, o oyuncuları alıp hafta hafta kontenjan sayısını bir fazla ya da iki fazla yapabilmek hakkıyla TFF'ye haftalık listeler verip devam edebilecekler. Bize de böyle bir fırsat oluşursa, bizim de böyle bir talebimiz oluşursa, takımımızın böyle bir ihtiyacı oluşursa bunu kullanmak isteriz tabii ki.

Şu an için net kararımız yok. Yani, bir oyuncunun ayrılıp ayrılmamasıyla ilgili yönetim kuruluyla oturup, "İşte bunlar ayrılsın, şunları yollayalım, bunları isteyen kulüp olursa verelim," gibi bir karar vermiş durumda değiliz. Ancak şunu söylemem gerekiyor: her futbol kulübünde olduğu gibi bizde de devre arasında ya da belki de kısa vade içinde ayrılacak oyuncular olacak. Yani, ben bunu futbolcu kardeşlerimle de paylaşıyorum. Eğer biz şans veremeyeceksek, süre veremeyeceksek, onlar da bu mesleği yapıyorlar ve gidip oynamaları gereken bir yere, süre almaları gereken bir yere gitmeleri, onlar adına da bence iyi olur.

Bu konuyla ilgili de tabii ki tasarruflarımız olacak. Ama şimdi oturup oyuncu bazında karar verdiğimiz, ayrılmasını düşündüğümüz oyuncu için bir görüşme gerçekleştiremedik. Burada açıklayamam ama bununla ilgili de tabii ki takım içerisinde dediğim gibi tasarruflarımız var.

Teklifler, kulübün menfaatine ve oyuncunun menfaatine olursa değerlendirilebilir. Her oyuncu için bunlar söz konusu olabilir. Ancak tabii kulübün ve oyuncunun şartları, düşünceleri ortak noktada birleşmeli.

Devre arasında kamp istiyoruz. Takvimin nereye gideceğini de bilmiyoruz. Bizim üçüncü liglerin takvimi bir hafta kaydı. Devre arası bizim daha önce belirlediğimizde 4 haftalık bir süreçti. Şimdi 3 hafta kaldı. Bu 3 hafta içerisinde de yine yönetim kurulumuzun bize sağlayacağı bir imkanla kesinlikle bir kamp düşüncemiz var. Bunu biraz burada sizin huzurunuzda yönetim kurulumuza da bildirmiş olacağız ama açıkçası bizim bir kamp talebimiz kesinlikle var.

"ŞAMPİYONLUK KUTLAMASINI BİLE HAYAL EDEMİYORUM"

Her maçı çok disiplinli, çok inançlı, çok güçlü bir şekilde oynayıp kazanmak. Yani biz maç maç bakıyoruz, maç maç bakmak zorundayız. Kazandığımız her maç bizi hedefe bir adım daha yaklaştıracak. Ben bu periyodun, önümüzdeki 5 maçlık periyodun, bizi sizin söylediğiniz şampiyonluk konusunda en kritik dönemeç olduğunu düşünüyorum. Eğer biz bu 5 maçı kayıpsız geçebilirsek burada alabileceğimiz sadece bir beraberlik hakkımız olduğunu düşünüyorum. Yani 4 galibiyet, 1 beraberlik. O da bence bir opsiyon. Yani biz 5'te 5'i hedefleyeceğiz ama sadece bir beraberlik alabiliriz diye düşünüyorum. Aldığımız puanlar ve devreyi bitirdiğimiz yer, bu söylediğiniz şampiyonluk iddiamız konusunda bizim durumumuzu netleştirecek. O yüzden bu önümüzdeki haftaların o sizin dediğiniz en kritik viraj olduğunu düşünüyorum. Burayı dönebilirsek ki dönecek, takımımız inşallah, sonrası yolumuz daha fazla düz olacak diye düşünüyorum.

Eskişehirspor’da ben çalışmadan önce bir futbol takımının başına gelebilecek birçok aksilik gelmiş. Bazı takımlarda 2-3 yıl da olabilecek sakatlıklar art arda olmuş. Hatta bizden sonra da, açıkçası, maalesef bazı şanssızlıklar devam ediyor. Mesela omuzu kırılmış Furkan'ın, Deniz'in dirseği kırılmış. Tam biz bunları konuşurken, stoper Talha'nın yüzünde elmacık kemiği 3 yerinden kırılmış. Şimdi geçen hafta antrenmanlar yapıyoruz Eskişehirspor'da, bu sefer Batuhan'ın ayak tarak kemiğinde bir çatlak şüphesiyle günlerce uğraştık. Eskişehirspor'un bu sene başına gelen en büyük talihsizlik ve şanssızlık bu sakatlıklar. Tabii yani bir de bundan önce de maalesef yani bu, ben hep söylüyorum, bizim de başımıza gelebilir. Maçların kazanılıp kazanılmaması da belirliyor bu iyi ya da kötü durumu. Mesela ben tüm maçları izledim, öyle maçları kaybetmiş ki Eskişehirspor, belki çok farklı kazanabileceği bir İzmir Çoruhlu maçını kaybedip İzmir'den buraya gelmiş. Belki de 8-10 tane çok ciddi gol pozisyonuna girmiş. Gördüğüm kadarıyla en büyük problem bu sakatlık ve şanssızlıklar olarak görülüyor. Bir de tabii ki şöyle bir durum var: Her yeni takım bir adaptasyon süreci geçirir. Bu adaptasyon sürecini siz ne kadar maç kazanarak devam ettirirseniz, sonuçlar o kadar çabuk olur. Bizde biraz skorların da iyi gelmemesi o adaptasyonu biraz zorlaştırmış. Şimdi tabii skor iyi olunca takımın morali ve öz güveni de artıyor. İnşallah bu süreci, serüvenleri tekrar devam ettirebilirsek şampiyonluk hedefine ulaşırız. Yani bizden önce, bizden sonra diye değil de, genel seyir anlamında o kötü ve şanssız dönemi inşallah geride bırakmışızdır.

Eskişehirspor taraftarı, Eskişehirspor camiası, şehrin Eskişehirspor'a gösterdiği ilgi ve alaka, sizlerin Eskişehir maçında gösterdiği mücadele... Ben böyle bir camiada şampiyonluğu açıkçası, yanlış anlamayın, abartmak istemiyorum ama bir şampiyonluk kutlamasını hayal bile edemiyorum. Şehrin o anki coşkusunu gözümde canlandırıyorum. Porsuk'un etrafını, stadın etrafını, araçların büyük konvoylarla şehrin içinde o turları atışını filan görünce, beni en çok gözümde o tablo, böyle kapatıyorum gözlerimi geceleyin.

O şampiyonluk kutlamaları beni acayip derecede motive ediyor. O şehrin yaşayacağı coşku gözümde canlanınca daha fazla motive oluyorum.
Ama şunu da söylemem gerekiyor: Hani bugün iyi günlerimiz. Bu süreç bazen çok zorluklar da getirir. Bazen iyi oynar kazanırsınız, bazen kötü maçlar oynar kaybedersiniz. İşte burada ben hep size de onu söylüyorum, kardeşiniz, arkadaşınız olarak: Bizim hep beraber o zor günlerde de birlik ve beraberliği bütün camia olarak göstermemiz lazım. Bir eleştiri olarak almayın bunu ama gördüğüm kadarıyla maalesef şehirde bu muhalefet de çok. Zor günlerde bir araya gelme konusunda biraz sanki sıkıntılarımız oluşuyor gibi. Ben hepinizden, şehrimizden, taraftarımızdan, camiamızdan bu sürecin çok böyle kolay, her hafta maç kazanıp devam edebileceğimiz bir süreç olmadığını bilmenizi istiyorum. Zorluklar olacak, sıkıntılar olacak. O dönemlerde de bir arada, birlik ve beraberlik içerisinde kalmamız gerekiyor. Bu camiayı hep beraber hak ettiği yerlere taşımamız gerekiyor.

Ben inanıyorum, başaracağız inşallah. Çok inançlıyım, çok umutluyum. Herhangi bir kaygım yok.

"NET BİR ŞEY KONUŞAMIYORUZ"

Önümüzdeki sezonun planlaması konusunda net bir şey konuşamıyoruz. Türkiye'deki günlük, haftalık ve aylık planların nasıl gittiği, sizin daha sonra söylediğiniz planları da etkiliyor. Yani beni yanlış anlamayın, üç hafta kaybedersek önümüzdeki senenin konuşu olacak bir tarafı olmaz. O yüzden maalesef, işin gerçeğidir bu, hafta hafta gitmek zorundayız. Ama ben şunu biliyorum: bu takım ikinci lige çıkarsa, transfer yasağının da açılacağını, çok ciddi bir bütçe oluşturulup ikinci ligde de şampiyonluğa oynayacak bir takım kurulacağını biliyorum.Ve bunu samimi olarak söylüyorum, bu ben olsam da olmasam da olacak. Eskişehirspor adına bu süreç başlamış. Ben bunu geldiğim gün de söyledim. Yani buna "yükseliş dönemi" denebilir, "geri dönüş" olabilir, "efsane tekrar geri dönüyor" şeklinde sloganlaştırılabilir. Eskişehirspor bu sürecin içine girmiş durumda.

Çünkü buralar yetmez. Hani ne diyorlar ona, şey sığmaz buraya. Yani bu kulübe, bu camiaya, evet, buralar yetmez yani, çok belli. Buraların çok üstünde bir camia. Türkiye'de Süper Lig... Bugün, geçen hafta çok izledim, tüylerimi diken diken etti: Kocaeli takımı Galatasaray'ı yendi. Biz de Kocaelispor'dan bir oyuncu kardeşimizin transferi için görüştük, antrenörlerle, teknik ekiple. Dedim ki, "Tebrik ediyorum yani kazandınız."

O dedi ki, "Yani biz kazanmadık, şehir kazandı." Yani stadın içine girdiğinizde, o gün o maçı kazanacağınız belliydi. Şimdi Eskişehirspor da buraya Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi getirsin, iddia ediyorum aynı başarıyı gösterecek. Galatasaray'ı da yenecek, Fenerbahçe’yi de yenecek, Beşiktaş'ı da yenecek yani. O kadar büyük bir gücü olan bir kulüp burası. Yani bugün, yarın, önümüzdeki sene daha da büyüyecek ve inşallah oraya kadar, tepeye kadar çıkacak bu kulüp. Ben ona çok inanıyorum.”

Kaynak: Murat Dağtekin