Kentimizde yıllarca gazetecilik yapan Ali Akyüz, Uluönder’de Karadeniz Pide (Kar-Pi) adıyla işletme açtı. Mesleğinden kopmayan Akyüz, işyerini eski gazete, dergi, kitaplarla donattı. İlgi çeken dükkânda eski objeler de var…

Akyüz, keyifli ve ilginç sohbetimizin sonunda “Belge kalır, gazete kalır… Bu nedenle gazetelerin yaşaması gerekiyor. Gazeteleri de okur yaşatır, yaşatmalı. Yarına belge bırakmak için gazeteciliğin yaşaması gerekir” dedi.

YENİ BİR ŞEYLER ÖĞRENİYORUZ

Akyüz, çaylarımızı içerken “Bizim dükkân aynı zamanda müze. Senin bildiğin gibi… Bilmeyenlerin de duymasını istediğimiz gibi müze… Çok önemli bilgiler ve belgeler var. Gazeteler, dergiler, kitaplar var. Eski objeler var. Antika değil ama antika benzeri eski eşyalar var. Başkaları için değerli olmayabilir ama benim için çok değerli” dedi. “Elimize geçen her şeyden yeni bir şeyler öğreniyoruz” diyen Akyüz, şöyle konuştu: “Mesela Atatürk 1928 yılında harf devrimini yaptığı yıl yani Türkiye’de Latin harfleri okuma yazma bilen insan yokken çocuk dergisi çıkarttırmış. Şu gördüğün Çocuk Dergisi onun beşinci yılına ait bir sayı. Adı da Çocuk Dergisi… Burada Ülkü Marşı olarak görülen Andımız’ın ilk metni. Büyük ihtimalle ilk kez bu dergide yayınlandı. 1935’te yazılmış… Üstündeki de bestesi… Bugün çoğumuz Andımız’ın bestesi olduğunu bilmez ama bestesi de varmış.”

ATATÜRK’ÜN TÜRK DİLİ KONUSUNDAKİ BİLGİLERİ ÇOK EŞSİZ

Akyüz, “Bunları 10 yıldır topluyorum. Şans diyelim… Kimini ben buldum, kimi de beni buldu. 1928’in Hesap Bilgisi kitabı… 1939 ve 1940’ın Kıraat yani Hayat Bilgisi kitapları… 1929’un güzel yazı defteri, 1933’ün alfabesi… Cumhuriyet’in onuncu yılı için yazılmış tiyatro oyunu da var. Okullarda oynanmak için yazılmış. Tasarruf ve yerli malı haftası için yazılmış bir tiyatro oyunu da var. Madalyalarımız var… Şu gördüğünüz Atatürk’ün öldüğü yıl, Türk Kadını adına çıkarılmış hatıra madalya. Üzerinde ‘Kurtardığın Türk Kadını sana bağlılığını sunar’ yazıyor. 1938 tarihli… Şu da Cumhuriyet’in onuncu yıl hatıra madalyonu. O zaman Cumhuriyet’in Ü’sü varmış. Cümhuriyet’in olarak yazılmış. Bunun yanında Atatürk’ün yaşadığı günlerin gazeteleri var. Bunlar benim için çok kıymetli. Şu gördüğün Atatürk’ün katıldığı son seçim için verdiği ilan… 1935 seçimleri için… İlk kelimeye dikkat edersen ‘Kemal’ değil ‘Kamal Atatürk’ yazıyor. O yıllarda Türk Dil Kurultayları yapıldı. Atatürk’ün Türk Dili konusundaki bilgileri çok eşsiz.”

ATATÜRK, BAYANLAR, BAYLAR…

Gazetelerin hepsinin orijinal olduğunu ifade eden Akyüz, “Atatürk’ün huzurunda, Atatürk’ün katıldığı toplantılarda bütün konuşmacılar söze “Atatürk, bayanlar, baylar’ diye başlarmış. Yani Ulu Önder, Büyük Kurtarıcı gibi sıfatlar yok. Öldükten sonra sıfatlar etlenmiş. Sağlığında böyle değil. Sadece büyükelçiler, yabancı misyon şefleri Atatürk’ün huzurunda konuşurken ‘Ekselansları Atatürk’ ya da ‘Ekselansları’ diye hitap edermiş. Şu gazete Atatürk ilkelerinin anayasaya işlendiğini yazan gazete. 1937 tarihli… Orada da ‘laik’ değil ‘layık’ yazıyor. Onun yanındaki 30 Ağustos’un onuncu yıl gazetesi. O zaman 30 Ağustos Zafer ve Tayyare Bayramı olarak kutlanıyor. O yıllarda şehirler kendi aralarında para toplayıp devlete tayyare alıyor. Onuncu yılda Ankara ve Kızılcahamam tayyare hediye etmiş devlete. Bizim Sivrihisar Uçağı gibi… Bizimki Kurtuluş Savaşı sırasında olduğu için daha anlamlı elbette. Onun yanındaki Hatay’ın bağımsızlık referandumunu yazan gazete. Hatay biliyorsun diplomatik olarak çok uğraştığı yer. 1937’de orada referandum yapılmış, bağımsızlık kararı alınmış. 1938’de Atatürk’ü kaybettik. Hatay 1939’da Türkiye’ye katıldı. Şu gördüğün bambaşka bir Atatürk fotoğrafı… Hiçbir yerde göremezsiniz. Çok özel bir Atatürk fotoğrafı… Hemen yanındaki Atatürk’ün geçici mezarının açıldığını haber veren gazete. 1953 yılı… Etnografya Müzesi’nden Anıtkabir’e yolculuğunun hikâyesi… Köylü Gazetesi 1924 yılına ait… ABD Başkanı Eisenhower’un Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın “Memleketimizde Amerikalıları candan sevmeyen hiçbir Türk ve hiçbir parti yoktur ve olamaz“ sözleri yer alıyor birinci sayfada. Geçenlerde bir Amerikan Bayrağı tartışması vardı, işte Amerikan bayrağının kimler tarafından sallandığı ne yazık ki görülüyor. Keşke kimse Amerikan bayrağı sallamasa ve biz bugünlere gelmeseydik” diye konuştu.

AÇILIŞI BÜLENT ECEVİT’E NASİP OLDU

Akyüz: Şurada Boğaziçi Köprüsü’nün açılış gazetesi. Cumhuriyet’in 50’nci yılında… Bizim kuşak iyi hatırlar. O yıllarda Türkiye’nin üç tane sembol yatırımından biriydi. Diğerleri Keban Barajı ve nükleer santraldı. Sadece köprü yapılabildi. Keban Barajı’na başlandı ama nükleer santrali yaptırmadılar. O dönemin en ilerici gazetesi Milliyet, köprünün yapımına karşı çıktı. 68 Kuşağı öğrencilerini organize etti. Zap Suyu’nda köprü yok İstanbul’da niye köprü olsun diye kampanyalar yaptılar. Gerçekten gidip Zap Suyu’na tahtadan köprü yaptılar. Boğaziçi Köprüsü’nün açılışını protesto etmek için… Açılışı Ecevit’e nasip oldu. Köprünün yapımına en çok karşı çıkan da Ecevit’ti ama Allah ona nasip etti… Demirel, evindeki televizyondan seyretti açılışı. Köprünün dört ayağında, ayakların içinde dev asansörler var. Açıldığı ilk yıllarda insanlar köprüye çıkıp gezebiliyordu. Ben de 1973’te, açıldığı yıl yürüdüm köprü üzerinde… Sonraki yıllarda intiharlar nedeniyle yasaklandı. Hürriyet, Tercüman, Ulus, Köylü, Yeni Sabah, Cumhuriyet gazeteleri var. Başka gazetelerde vardı o yıllarda burada olanlar haber içerikleri nedeniyle sergileniyor. Mesela 27 Mayıs kararlarının verildiği günün gazetesi…

TELEFON, SÖZLÜK, RADYO, TABAK…

Akyüz: 1902 yılına ait Osmanlıca sözlük var. Nurhayat Öcal’ın hediyesidir. Çok özel bir çalışma. Chevrolet’in 40’lı modellere taktığı lambalı araba radyosu, ilk slayt makinesi, İkinci Dünya savaşı döneminden telefon, Osmanlı dönemi tunçtan yapılma tabak, 1948 ve 1950 yılına ait duvar takvimler, İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı günün gazetesi, Menderes’in 27 Mayıs’tan iki gün önce Eskişehir’e geleceğini haber veren gazete…

DP’LİLER FETİH TÖRENLERİNE KATILMIYOR

Akyüz: 30 Mayıs 1953 tarihli gazetemiz var. İstanbul’un fethinin 500’ncü yılının ertesi günkü gazetesi. DP Hükümeti törenlere resmen katılmıyor. Bir Yunan gazetesi ‘basiretli’ davrandığı için DP hükümeti tebrik ediyor. Birileri bunu bize anlatsa inanmayız. Belge kalır, gazete kalır… Bu nedenle gazetelerin yaşaması gerekiyor. Gazeteleri de okur yaşatır, yaşatmalı. Yarına belge bırakmak için gazeteciliğin yaşaması gerekir.