Milli Savunma Bakanlığı, haftalık basın bilgilendirme toplantısını Eskişehir'deki 1’inci Ana Jet Üs Komutanlığı’nda gerçekleştirdi. Basın toplantısında konuşan Milli Savunma Bakanlığı Basın Halkla İlişkiler Müşaviri ve Bakanlık Sözcüsü Tuğamiral Zeki Aktürk, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Suriye’ye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tuğamiral Aktürk, Türkiye'nin tutumunda herhangi bir değişiklik olmadığını vurguladı. Aktürk, Suriye topraklarında tek bir silahlı yapının Suriye ordusu olması gerektiğini ve terör örgütü SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu konusundaki olumsuz tutumlarının sürdüğünü belirtti. Türkiye'nin bu konuda kararlı duruşunu koruduğunun altı çizildi.
34 BİN KİŞİ ENGELLENDİ
Konuşmasında sınır güvenliğiyle ilgili güncel verileri de paylaşan Aktürk, 1 Ocak 2025’ten bu yana hudutlardan yasa dışı yollarla geçmeye çalışan 2 bin 335 kişinin yakalandığını, 34 bin 811 kişinin ise sınırı geçemeden engellendiğini ifade etti. Son bir haftada ise 6’sı terörist olmak üzere 156 kişinin sınır hattında yakalandığını, bin 184 kişinin geçiş yapamadan durdurulduğunu açıkladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır güvenliği konusunda etkin bir mücadele yürüttüğü vurgulandı.
Suriye harekât alanlarında sürdürülen tünel imha çalışmalarına da değinen Aktürk, Tel Rıfat bölgesinde yaklaşık 132 kilometre, Menbic bölgesinde ise 108 kilometre uzunluğundaki tünellerin imha edildiğini duyurdu. Türkiye’nin sınır ötesi güvenlik politikası kapsamında, terör tehdidine karşı kararlı operasyonların sürdüğü belirtildi.
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Tuğamiral Aktürk, İsrail’in Mescid-i Aksa’daki kışkırtıcı eylemlerine devam ettiğini ve Filistin halkına karşı soykırım boyutlarına ulaşan saldırılar gerçekleştirdiğini söyledi. Aktürk, Filistin topraklarının ilhak edildiğini, hastanelerin yıkıldığını, sivil halkın açlıkla karşı karşıya kaldığını ve buna rağmen uluslararası toplumun hala somut bir adım atmadığını ifade etti. Uluslararası hukuk ve insani değerlere vurgu yapan Aktürk, kalıcı ateşkes için uluslararası toplumun üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.
GÖSTERİ UÇUŞU YAPILACAK
Toplantıda ayrıca, Türk Hava Kuvvetleri'nin akrobasi timi SOLOTÜRK’ün, İstanbul’un fethinin 572’nci yıl dönümü kapsamında özel bir gösteri uçuşu gerçekleştireceği duyuruldu.
Öte yandan Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, Suriye’deki son gelişmelerle ilgili sorular üzerine şu bilgilendirmeyi yaptı:
"Daha önce DEAŞ terör örgütü ile mücadele için 5 ülke tarafından ortak bir Harekât Merkezi kurularak çalışmalara başlanması kararı alınmıştı. Suriye yeni hükümetinden Koordinasyon Biriminin Şam/Suriye'de görev yapması yönünde davet alınmış, Türkiye, Suriye ve Ürdün’den müteşekkil Koordinasyon Birimi 19 Mayıs tarihinde Suriye’de göreve başlamıştır. Biz de Koordinasyon Birimi için personel görevlendirmesini yaptık. Yeni Suriye yönetimi ile terör örgütü SDG arasındaki mutabakat süreci, bölgesel istikrar ve güvenliğin sağlanması açısından dikkatle takip edilmektedir. Suriye’de barış ve huzurun tesisi için atılan her türlü olumlu adımı desteklemekle birlikte bu sürecin şeffaf, kapsayıcı ve tüm tarafların meşru güvenlik kaygılarını dikkate alan bir şekilde yürütülmesi gerektiğini vurgulamaktayız. Suriye’de tek bir silahlı yapı olarak sadece Suriye ordusunun bulunması gerektiği ve SDG terör örgütünün Suriye ordusuna entegrasyonu konularında tutumumuz değişmemiştir. Süreçte aksamalar, gecikmeler olsa dahi sonuç değişmeyecektir. Tekrar hatırlatmak gerekir ki Suriye’de adem-i merkeziyetçi, ayrılıkçı gündemlere Suriye hükümeti ile iş birliği içinde müsaade edilmeyecektir."
"ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDECEK"
Bakanlık kaynakları, Türkiye’nin Avrupa Güvenlik Eylem Fonuna (SAFE) dahil olması ile ilgili sorular üzerine ise şu değerlendirmeleri yaptı:
"Ukrayna’daki savaş ve güncel küresel gelişmelere paralel olarak Avrupa’nın savunma kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Bu kapsamda AB tarafından savunma tedarikine harcanmak üzere üye ülkelere 150 milyar avroluk fon sağlanmasını öngören SAFE Tüzüğü, 27 Mayıs tarihinde AB Konseyinde kabul edilmiştir. SAFE mekanizması prensip olarak ülkemizin de katılımına açık olmakla birlikte, tüzükte AB üyesi olmayan ülkelere yönelik birçok kısıtlayıcı tedbir yer almaktadır. Ayrıca maalesef bu süreçte ülkemiz de dahil AB üyesi olmayan müttefiklerin AB savunma ve güvenlik mimarisi dışında bırakılmasına veya bir pazarlık aracı olarak kullanılmasına yönelik girişimlere de şahitlik ettik. Avrupa güvenliğinin ancak kapsayıcılık, stratejik öngörü ve kolektif
dayanışma ile güçlendirilebileceğini, bunun için vizyoner bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda ülkemizin sahip olduğu savunma yetenekleriyle Avrupa savunmasına ve güvenliğine önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz. Bu durum SAFE Tüzüğü'nün müzakere sürecinde birçok müttefikimiz tarafından da dile getirilmiştir. Bu çerçevede önümüzdeki süreçte açık görüşlü ve öngörülü Avrupalı müttefiklerimizle SAFE mekanizması kapsamında veya dışında (özellikle insansız hava araçları, hava savunma sistemleri, zırhlı araç ve kara platformları, elektronik harp ve radar sistemleri, mühimmat ve roket sistemleri ile deniz sistemleri alanlarındaki gelişmiş yeteneklerimizle) savunma işbirliklerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarımız devam edecektir."