Finansal sıkışıklığın arttığı dönemde kredi kartı kullanımı hızla yayılıyor. Ancak artan harcamalar, birçok kişinin borçlarını tam olarak ödeyememesine yol açıyor. Uzmanlar, yalnızca asgari tutarın yatırılmasının borcu küçültmediğini, aksine büyüttüğünü ifade ediyor. Kara liste riskinin giderek arttığı uyarısında bulunulurken, “3 ay kuralı”nın ihlali durumunda yasal sürecin kaçınılmaz hale geldiği belirtiliyor. Gelir düzeyine uygun harcama yapılması gerektiği vurgulanıyor.

3 Ay Kuralının Önemi
Kredi kartı kullanımı Türkiye genelinde her yıl artış gösteriyor. Ancak bu yaygınlaşma, beraberinde ciddi borç sorunlarını getiriyor. Uzmanlar, özellikle yüksek faiz dönemlerinde kullanıcıların borçlarını tam olarak kapatmakta zorlandığını dile getiriyor. Kart borcunun 90 gün boyunca ödenmemesi, yasal işlemlerin başlatılması anlamına geliyor.
Bu süreçte borç, “takip” statüsüne geçiyor ve kart sahibi yalnızca bankaya değil, aynı zamanda hukuki mercilere de muhatap oluyor. Bankalar bu durumda icra işlemi başlatabiliyor. Maaşlara, taşınmazlara veya banka hesaplarına haciz uygulanabiliyor.
Asgari Ödeme Tuzak Olabilir
Finans uzmanları, yalnızca asgari tutarın ödenmesinin bir çözüm oluşturmadığını belirtiyor. Her ay sadece asgari miktar yatırıldığında, faiz yükü giderek büyüyor. Zamanla toplam borç, yapılan ödemeleri aşabiliyor. Bu durum, kullanıcıyı uzun vadede borç sarmalına sürüklüyor.
Finansal planlama yapmadan kart harcaması yapanların kara listeye girme olasılığı da artıyor. Uzmanlara göre, kart sahipleri sadece günü kurtarmaya değil, bütçelerini dengeli biçimde yönetmeye odaklanmalı. Bu şekilde, faiz etkisinin ve ek borç riskinin azaltılması mümkün hale geliyor.
Yasal Sürecin Başlama Aşaması
Kredi kartı borcunun üç ay boyunca ödenmemesi, bankanın yasal takip sürecini başlatmasına neden oluyor. Bu aşamada borçlu kişi hem icra hem de haciz uygulamalarıyla karşılaşabiliyor. Bankalar, kişinin gelirine ve sahip olduğu malvarlığına el koyabiliyor.
Kara listeye giren bireyler, uzun süre boyunca kredi ya da yeni kart başvurusunda bulunamıyor. Bu durum, finansal geçmiş üzerinde olumsuz etki yaratıyor ve bireylerin bankacılık sistemine erişimini kısıtlıyor. Uzmanlar, borçlarını zamanında ödemeyenlerin ilerleyen dönemlerde kredi notlarını toparlamakta zorlandığını vurguluyor.
Uzmanlardan Harcama Uyarısı
Ekonomistler, vatandaşların gelir düzeyini aşan harcamalar yapmasının en temel hatalardan biri olduğunu ifade ediyor. Birçok kişi, kart limitlerini gelirinden bağımsız şekilde kullanıyor. Bu durum, ödeme zorluklarını artırarak finansal dengeyi bozuyor.
Finansal danışmanlar, “Harcamalarınızı gelirinize göre belirleyin, asgariyle yetinmeyin,” uyarısında bulunuyor. Planlı kullanımın, faiz yükünü azaltmanın en etkili yolu olduğu belirtiliyor.
Artan Kart Borçları Endişe Yaratıyor
Sözcü’nün haberine göre, son aylarda kart borçlarında ciddi bir artış yaşanıyor. Faiz oranlarının yükselmesiyle birlikte borç kapatma süresi uzarken, bankalar da gecikmeler için yasal faiz uygulamaya devam ediyor.
Uzmanlar, finansal disiplindeki zayıflığın hem bireysel hem toplumsal düzeyde risk oluşturduğunu dile getiriyor. 3 ay kuralının göz ardı edilmesi yalnızca kişisel borç krizine değil, bankacılık sisteminde genel istikrarsızlığa da neden olabilir. Bu nedenle gelirle orantılı harcama, zamanında ödeme ve bilinçli kart kullanımı büyük önem taşıyor.