Eskişehir Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Recep Şen, Romanya Dobruca kırım Göçmenleri Derneği Başkanı Metin Gündoğdu, Kırım Gelişim Vakfı Eskişehir Temsilcisi Abdullah Akkurt, Eskişehir Kırım Halkbilim Araştırma ve Geçlik Derneği Başkanı Göksel Akçora ve Kırım Ailesi Topluluğu'ndan Anife Kurtseyit, Kırım Tatar sürgününün ve soykırımının 81. yıl dönümü dolayısıyla ortak bir bildiri yayımladı.
Yayımlanan bildiride şu ifadelere yer verildi,
"NUFÜS YOĞUNLUĞU YÜZDE 30'LARA GERİLEDİ"
"Yaklaşık 400 yıl Kırım ve Kuzey Bozkırlarında hüküm süren ve Osmanlı Devletinin Kuzey Kalesi olan Kırım Hanlığı Osmanlı devleti ve Rusya arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra Rusya ya direnememiş ve 1783 yılında Rus çarlığı tarafından işgal edilmiştir.
Rusya’nın “Kırım’ı Tatarsızlaştırma” ve “Karadenizi Rus gölü “ haline getirme politikası kapsamında başlattığı topraksızlaştırma, zorla din değiştirme, baskı ve zulüm uygulamaları 1783-1922 yılları arasında yaklaşık 1.800.000 Kırım Tatarının Kırım’dan ve Kıpçak’tan zorla göç etmesine neden oldu. Bu yıllar arasındaki zoraki göçlerde onbinlerce Kırım Tatarı hayatını kaybetti ve Kırım’da Türk-Tatar nüfus yoğunluğu%96 lardan %30’lara geriledi.
1783 ten 1944 e kadar geçen süre içinde Rus kaynakları bile Kırım dan 3.500.000 insanı hicret etmek zorunda kaldığını söyler.
1941-1944 Yılları arasında Kırım Alman işgali altında kaldı. II.Dünya Savaşı’nın sonlarında Kırım’ı Almanlardan geri alan Sovyet Rusya Kırım Tatarlarının sürgün edilmesi fikrini hayata geçirmek için fırsat buldu."
"35 BİN KIRIM TATAR ERKEĞİ SAVAŞIYORDU"
"Eli kanlı diktatör Stalin’in 11 Mayıs 1944 tarihinde imzaladığı kararname ile erkeklerinin büyük çoğunluğu Almanya’ya karşı Sovyet Kızılordusu’nda silah altındayken Kırım Tatarlarının büyük sürgünü 18 Mayıs 1944 gecesi başladı. Sürgünün başladığı gece yaklaşık 35.000 Kırım Tatar erkeği Sovyet Kızılordusu’nda cephede savaşıyordu.
Büyük çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 423.100 Kırım Tatarı için istiflenerek dolduruldukları hayvan vagonlarında Soykırım yolculuğu Urallara ve Orta Asya Çöllerine doğru başladı ve en kısa yol 22 gün sürdü. Sürgün yolculuğu boyunca açlık, susuzluk ve hastalıktan binlerce kadın, çocuk ve yaşlı hayatını kaybetti.
Bu SOYKIRIM yolculuğu ve sonrasında yaşanan olumsuz koşullardan dolayı 195.471 Kırım Tatarı hayatını kaybetti. Bu, Sürgüne gönderilenlerin %46’sını teşkil ediyordu.
Soykırım’da ve muhacerette hayatını kaybeden atalarımızı rahmetle anıyoruz."
"HALKIMIZ YİNE BİR SOYKIRIM İLE KARŞI KARŞIYA"
"Bugün Ukrayna, Litvanya, Letonya, Estonya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Kanada parlamentoları 18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Türkleri Sürgünü’nü “Soykırım” olarak tanıdı ve ilan etti.
Bizler, insan hayatına ve insan haklarına değer veren bütün ülke parlamentolarını Kırım Tatar Türkleri Sürgününü “Soykırım” olarak tanımaya ve bu iğrenç insanlık suçunun asla unutulmamasını sağlamaya davet ediyoruz.
Günümüzde Kırım yine Rusya devletinin işgali altında ve Kırım Tatartürkleri geçmişte olduğu gibi bugün de baskı ve zulüm altında. Halkımız yine bir soykırım tehdidi ile karşı karşıya.
1944 SOYKIRIMI’nın 70.yıldönümünde Kırım yine Rusya tarafından İşgal edildi ve yine binlerce Kırım Tatartürkü Vatanını yeniden terketmek zorunda kaldı . Terk edemeyenler ise baskı ,zulüm , işkence , kaçırılma ve ölüm tehtidleri altında işkence hanelerde , Rusyanın en uzak cezaevlerinde tutsak olarak yaşamak zorunda .
Her an evlerinden , işyerlerinde yada yolda yürürken kaçırılma , öldürülme korkusu ile Vatanlarında yaşamaya çabalar haldeler . On yıldır yine , yeniden bir sözde Sürgün aslında SOYKIRIM ile başbaşa kalırmıyız endişesi ile yaşamaya devam etmekteler.
Tarihimizin bu en acı gününde, bizler, Kırım Tatarları olarak tüm dünyaya sesleniyor ve haykırarak diyoruz ki; “Kırım Tatarlarının millî iradesi olmaksızın vatanımız Kırım’ın kaderine hiç kimse ya da devlet karar veremez!”