Cihan Yıldırım yaptığı araştırmaları sonucu aktarıyor;

İsmet Süder, 2006-2009 yılları arasında Eskişehir’de il başkanlığı yaptı. Süder, 2010’da genel başkanlığı bırakan Deniz Baykal’ın son il başkanlarından biri… Süder’den sonra 6-8 ay gibi Abdülkadir Adar il başkanlığı yaptı. Yani aslında Baykal’ın Eskişehir’deki son il başkanı Adar…


Maliye Bakanlığı yaparken Eskişehir’e geldi
1967 yılında CHP İl Yönetim Kurulu Üyesi seçilen Süder, 1970’li yıllarda Belediye Meclisi Üyeliği de yaptı. Deniz Baykal ile ilk tanışmaları da bu yıllara dayanıyor. Baykal, 1973’te milletvekili oldu. Koalisyon Hükümeti’nin Maliye Bakanıydı… Maliye Bakanlığı yaparken Eskişehir’e geldi. Baykal da 30’lu yaşların ortasında o zaman… Süder’den 4-5 yaş büyük…


1973’te Eskişehir’de tanıştılar
Süder 43’lü, Baykal 38’li… Süder “Çok düzeyli ilişkimiz vardı, bize çok itibar ederdi” dedi. Hırçın mizacını hatırlattığımda “Evet, öyleydi ama bize karşı çok nazikti. Biraz da Çerkez olduğumuzu bildiği için herhâlde bizi kırmazdı” diye konuştu. 1973’te Eskişehir’e geldiğinde Selami Vardar Belediye Başkanı… Partide toplantı yapıldı, orada tanıştılar… Süder, aynı zamanda belediye meclisinin grup başkanvekili…


Bana il başkanlığını teklif etti 
Süder, bir anısını şöyle anlattı: “Altan Öymen dönemi… Deniz Baykal, geri dönüş hazırlığında… Çankaya’da bir büroda toplantı yapıldı. Baykal, orada bana il başkanlığını teklif etti. Ben atamaya karşıyım, ben mazur görün dedim. 2000-2001 gibi… Ben Azmi Kerman’ı önerdim ama birileri devreye girince atanmadı.”


Evindeki telefonu arayıp görüşürdük
Baykal’ın örgüte önem verdiğini birkaç kez ifade eden Süder, “Bizlere güvenirdi. Bizde istismar etmezdik, haddimizi bilirdik. İletişime açık biriydi. Her zaman, 7/24 ara derdi. Cep telefonu yoktu sonradan aldı. Evindeki telefonu arayıp görüşürdük. Hiç çekinmeden gece gündüz arıyorduk. Bazen kendisi olmayınca eşi açardı telefonu, not alırdı, sonradan Baykal dönüş yapardı” dedi.


Gidin ne yaparsanız yapın
Süder, “Baykal, örgüte önem verirdi” cümlesini iki örnekle açıklamak istedi. İlki şöyle: “Yılmaz Hoca DSP’den 2011 yılında CHP’ye geçiş yaptı. Süreç biraz sancılı olmuştu. Dönemin CHP Lideri Baykal ve Genel Sekreteri Önder Sav ile Yılmaz Hoca arasında soğuk rüzgârlar esiyordu. Hoca ve CHP arasında ‘ilk tur görüşmeleri’ olumsuz geçmişti. Hoca’nın CHP’ye katılması için Genel Merkez’e gittim. Önder Sav ile görüştüm. Sav, olumsuzdu. Deniz Bey’i kastederek ‘patron kabul etmez zaten’ dedi. Olsun, bi gidelim dedim. Israr edince kırmadı beni ve Deniz Bey’in yanına gittik. Baykal en sonunda ‘gidin ne yaparsanız yapın’ dedi. Gelip hoca ile konuştum. Yine olmadı, olmuşuz sonuçlandı. Ama Baykal bize yol vermişti. Bizim isteğimizi geri çevirmemişti.”


PM’den karar çıkarttık
Süder, şöyle devam etti: “Bir de İbrahim Gerede olayı var… İbrahim Hoca… Genel Başkana hakaret ettiği için partiden ihraç edilmişti. İbrahim Hoca’nın partiye dönmesi için Önder Sav’a rica ettim. Sav bana ‘Böyle bir şey daha önce olmadı. Genel Başkan’a hakaret edip partiye dönen olmadı” dedi. Ona her şeyin bir ilki vardır dedim. PM’den karar çıkarttık ve partiye geri döndü İbrahim Hoca.”


Sonuna kadar devlet adamıydı
Tecrübeli isim, eski genel başkanı Deniz Baykal için “Sonuna kadar devlet adamıydı. Örnek bir CHP’liydi… Kültürlü, zeki, bilgili ve elbette Atatürkçü… Dünyayı iyi tahlil ederdi.  Çok okurdu” dedi.