Yakın geçmişin bu yüzyıldaki en hazin öykülerinden biridir Cengiz Topel. Eskişehir’de dolaşırken karşımıza çıkan bir heykelden, isminin verildiği bir caddeden çok daha fazlasıdır. Cumhuriyet dönemimizin ilk hava harp şehidi olan Cengiz Topel, düşman kuvvetleri tarafından günlerce işkenceye uğramış, bilinci yerindeyken kalbi çıkarılarak şehit edilmiş, yiğit bir vatan evladıdır.

Peki, ülkemizin gurur anıtında ölümsüz bir yeri olan Cengiz Topel’in öyküsünü kaçımız biliyor? İsmini taşıyan caddedeki o heybetli heykele bakarken hangimiz yürek burkan bu hikâyeyi getiriyor aklına?

Cengiz Topel Eskişehir’in düşman işgalinden kurtuluş tarihi olan 2 Eylül’de, 1934 yılında İzmit’te dünyaya geldi. Trabzonlu tütün eksperi bir ailenin üçüncü çocuğu olan Topel Babasının tayini nedeni ile ilkokulu Bandırma ve Gönen’de, ortaokul ve lise eğitimini ise İstanbul’da tamamladı.

1955 yılında Kara Harp Okulu’nu tamamlayıp asteğmen olarak orduya katıldı. Çocukluğundan bu yana havacılığa karşı özel bir ilgisi ve merakı vardı. Bu sebeple hava sınıfına ayrıldı. Pilotluk hayaline kavuşmak için Kanada’ya pilotaj eğitimine gitti. 2 senelik eğitimin ardından Merzifon Hava Üssünde göreve başladı. 1961 yılında uzun zamandır hayalini kurduğu Eskişehir ile yolları keşişti ve o zamanki adıyla 1. Ana Jet üssünde göreve başladı. 1963 yılında ise Yüzbaşılığa terfi oldu.

1964’ün Ağustos ayında Kıbrıs’ta Rumların Türk halkına karşı gerçekleştirdikleri insanlık dışı eylemler ve katliamlara dur demek için müdahale kararı alan Türkiye’nin 4’lü filo komutanı olarak görevlendirildi.

Cengiz Topel’in uçağı uyarı uçuşu gerçekleştirdiği 8 Ağustos 1964’de Rumların uçaksavarla açtığı ateş sonucu hasar aldı ve düşmeye başladı. Topel düşen uçaktan paraşütle atladı. Ancak paraşütle inmek zorunda olduğu Yeşilyurt Bölgesi’nde Rum askerlerine esir düştü. Sonrasında başına gelenler ise keşke uçakla düşseydi dedirtecek kadar insanlık dışıydı.

Türk Hükümeti’nin uyarı ve mesajları ile Birleşmiş Milletlerin aracılığına rağmen Rum’lar üç gün boyunca Cengiz Topel’e insanlığa sığmayacak işkenceler uyguladı.

Dört gün sonra BM aracılığı ile gönderilen Cengiz Topel’in cesedi incelendiğinde ortaya çıkan tablo en kalpsiz insanı bile derbeder edecek kadar kötüydü.

Rum tarafı, “Hastanede öldü” şeklinde absürt bir açıklama yapmasına rağmen Topel’in nasıl şehit edildiği tüm gerçekliği ile tespit edilmişti.

Topel’in sol gözü oyulmaya çalışılmış, ayağı bilekten kırılmıştı. Acımasız Rumlar Topel’in kollarını matkapla oymuşlar, kafatasına beton çivisi çakmışlardı. Üstelik günlerce işkenceye maruz bırakılan Topel’in kalbi bilinci yerindeyken sökülüp acı içinde şehit edilmişti.

Topel’in cesedini gören ve son fotoğrafını çeken Türk Mukavemet Teşkilatı Kurucusu ve Ada’da mücadelenin simge isimlerinden rahmetli Eşref Düşenkalkar gördüğü manzarayı şöyle anlatmıştı;

Birleşmiş milletler askerlerinin temsilcileri önünde aziz şehidimizi gördüğüm gün, hayatımın en ıstıraplı günü idi. Ana vatanla yavru vatan arasına çelik kanatları ile köprü kuran Topel’imize son bir defa daha baktım. Baktım ki; kahpe Rumlar sol gözünü tahrip etmişler, pazılarını matkapla oymuşlar, kafatasının sol tarafına beton çivisi çakmışlar, sol ayağını kırmışlar, bu yetmiyormuş gibi boğazından göbeğine kadar göğsünü yarıp çuval diker gibi dikmişler. (bir doktorumuzun beyanına göre iç organlarını çalmışlar, kalp ve ciğerlerini) bir ara yumruklarını sıkmış, dişlerini kenetlemiş, ideal vücutlu Cengiz Topel’imize kahpece yapılanları düşündüm ve o an Allah’ın bana lütfetmiş olduğu tebessümü Rumların çaldığına inandım ve yemin ettim: Yunan sözü lügatlerde durdukça, bu kin benden vallahi de gidemez.’’

(Vehbi Zeki Serter, Kıbrıs’ta Rum - Yunan saldırıları ve Soykırım, Ataşe, s.231-236)

Topel’in şehit edildiği yer şu an adının verildiği Yeşilyurt Cengiz Topel kışlasında müze olarak hizmet vermektedir. İşkence gördüğü ve bir hemşire tarafından görüntülendiği iddia edilen oda restore edilinceye kadar işkencenin izleri net bir şekilde gözleniyormuş.