Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın, İç Anadolu Bölge Başkanları ile birlikte, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'u ziyaret ederek, yeni yargı paketinde yer almasını istedikleri konuları gündeme getirdiklerini ifade etti.
"ADALETİN SAĞLANMASI VİCDANLARDA BAŞLIYOR"
Adaletin sağlanmasının vicdanlarda başladığını belirten Günaydın, "Özellikle son zamanlarda siyasetin hukuka alet edilmesi noktasında yaşadığımız sıkıntılarla yüzleşiyor olmak bizleri derinden yaralıyor. Dolayısıyla, adaletin gerçekten sağlandığı bir yıl olmasını temenni ediyorum" dedi.
Göreve geldiklerinde Eskişehir’i yalnızca kendi kentinde değil, bölgesinde ve ulusal düzeyde de etkin kılmak istediklerini ve zaten Eskişehir Barosu’nun da böyle bir geçmişi ve etkililiği olduğunu vurgulayan Günaydın, " Bu kapsamda, Eskişehir Barosu genç bir baro. Bu nedenle, CMK ve adli yardım ücretlerindeki sıkıntıları da dile getirdik. Adalet Bakanı Sayın Yılmaz Tunç’u ziyaret ettik. Avukatların mesleki anlamda yaşadığı sıkıntıları dile getirerek, yeni yargı paketinde yer almasını istediğimiz konuları gündeme getirdik ve taleplerimizi ilettik " şeklinde konuştu.
"AVUKATLAR'IN VERİLERE ULAŞABİLMESİ GEREKİR"
En önemli konulardan birinin, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda avukatlara getirilen kısıtlamalar olduğunu ifade eden Günaydın, "Savunma makamının temsilcileri olarak verilere ulaşmamız gerekir; çünkü savunmanın en önemli noktası veridir. Bu konuda, yeni yargı paketinde avukatlara yönelik engellerin kaldırılmasına dair düzenlemelerin yer aldığını gördük. Bu, bizim açımızdan sevindirici ve olumlu bir gelişme. Taslak halindeki düzenlemeye göre, kişisel verilerin korunması kapsamında avukatların bilgi ve belge talepleri reddedilmeyecek; reddedilmesi durumunda mutlaka özel bir gerekçe ve kanuni dayanak gösterilmesi gerekecek.
Yargı paketinde bizi bekleyen başka düzenlemeler de var. Özellikle “yargı süreçlerinde hız ve dijitalleşme” başlığı altında, e-duruşma uygulamasının kapsamının genişletildiğini görüyoruz. Artık ilk ön inceleme duruşmalarında da e-duruşma yapılabilecek" değerlendirmesinde bulundu.
"GECİKEN ADALET ADALET DEĞİLDİR"
Günaydın sözlerine şöyle devam etti:
"Bildiğiniz gibi yargıda gecikme çok fazla. Geciken adalet, adalet değildir. Bu nedenle yargı süreçlerinin hızlandırılması önemli. Burada altını çizmek isterim: Gecikmelerin sorumlusu avukatlar değildir. İstinaf ve Yargıtay’daki sürelerle ilgili yapılacak düzenlemelerin de bu anlamda faydalı olacağını düşünüyoruz.
Yargı Reformu Strateji Belgesi 2025 Ocak ayında açıklandığında, “savunmanın güçlendirilmesi” başlığı altında önemli maddeler yer almıştı. Biz de bu maddelerin hayata geçirilmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. Özellikle arabuluculukta taraf vekilleri için ücret düzenlemesi yapılması olumlu bir gelişmedir.
Bir başka yenilik de Yargıtay kararlarında. Artık yalnızca yetki veya görev yönünden bozma değil, esasa ilişkin bozma da yapılabilecek. Bu, önemli bir ilerleme. Ayrıca, belirsiz alacak davalarının kaldırılması ve kısmi davalarda zamanaşımının kesilmesine ilişkin düzenlemeler de hak arama özgürlüğü açısından olumlu gelişmelerdir."
ÇOCUK ADALET SİSTEMİNDE DE DEĞİŞİKLİK GELİYOR
Ceza hukuku ve çocuk adalet sistemi açısından da bazı değişiklikler geldiğini söyleyen Günaydın, "Özellikle sanal bahis ve internet dolandırıcılığı gibi suçlara yönelik cezaların artırılması, toplum güvenliği açısından yerinde bir adımdır. Trafikte tehlikeli suçların cezalarının artırılması ve önleyici politikaların güçlendirilmesi de olumlu değerlendirilebilir.
Suça sürüklenen çocuklara yönelik olarak yaşa göre indirim oranlarında bazı değişiklikler yapılması planlanıyor. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, çocuk adalet sisteminin “onarıcı” niteliğinin zayıflatılmamasıdır. Bu sistemin disiplinler arası bir yaklaşımla, doğru dengelerle yürütülmesi gerekir.
Sayın Bakan’a da ilettiğimiz gibi, bu süreçlerde baroların, yani uygulayıcıların, mutlaka içinde yer alması gerekmektedir. Taleplerimizi Sayın Bakan not etti. Umarım bu öneriler mecliste de karşılık bulur ve adaletin daha şeffaf, daha hızlı, insan haklarına saygılı bir şekilde işlemesi için hayata geçirilir" ifadelerini kullandı.
Şu aşamada olumsuz bir düzenleme görmediklerini, aksine taleplerinin dikkate alınması ve bu şekilde geçmesi durumunda, olumlu gelişmelerin daha fazla olacağına inandığını ekledi.
"KIZILİNLER TERMAL BÖLGESİ PROJESİ ÖNEMLİ BİR KAZANIM"
Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın, Kızılinler Termal Bölgesi Projesi'nin Eskişehir'in gelişimine, üretimine ve vizyonuna değer katan bir proje olduğunu belirterek, "ERİAD, hepinizin bildiği gibi uzun yıllardır proje üreten bir kuruluş. Bu Kızılinler Termal Bölgesi’nin hem termal hem de havacılık açısından kamu yararına dayanan bir perspektifle yürütülmesi, bence Eskişehir adına çok önemli bir kazanım olarak görülmeli.
Son yaşanan gelişmeler ve bazı tartışmalar, özellikle hukuk devleti ilkesi gereği, yasal çerçeveye uygun hareket eden her yatırımın hiçbir ayrıcalık veya engellemeyle karşılaşmadan objektif biçimde değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Asıl ölçüt kişisel ya da siyasi tercih değil, şehrin ortak menfaatidir. Ben, Kızılinler Projesi’nin artık tüm şehrin projesi olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda emeği geçen tüm Eskişehir Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği yönetimine teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.
"HUKUKUN ÖNGÖRDÜĞÜ ESASLARA SADAKATLE DEVAM EDİLMELİ"
Günaydın sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
Barolar olarak da elbette kentimizin ekonomik, çevresel, sosyal ve kültürel anlamda gelişmesine katkı sağlayacak her projeyi destekleriz. Hukuk devleti süreci içinde edinilmiş, yapılmış yatırımların kente katkı sağlayacağına inanan biri olarak, hukukun öngördüğü usul ve esaslara sadakatle devam edilmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Çünkü ortada yapılan bir yatırım, harcanan bir emek ve alınmış kararlar var. Bunların uygulanması, hukuk devletinin gereğidir. Kişisel çıkarların, kimden gelirse gelsin, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşması mümkün değildir. Dolayısıyla şehirler de adalet de vizyonla büyür, arkadaşlar. Bu nedenle vizyona değer katan tüm girişimlerin önünü engellemek yerine, hukukun çizdiği çerçevede destek vermek hepimizin ortak sorumluluğudur."