Gelecek Partisi Eskişehir İl Başkanı Hüseyin Durmazlar, Eskişehir’in deprem riski ve çevresindeki fay hatlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Durmazlar, “Deprem dediğimizde, sadece binaları ve binaların üzerindeki etkilerini tartışıyoruz. Ancak bugün dikkat çekmek istediğim farklı bir nokta var. Eskişehir, Sındırgı’daki fay zonunun diğer bir kolu olan Kütahya–Simav fay hattından da etkileniyor. Bunun haricinde Kütahya ile Eskişehir arasında bir de Dodurga fayı bulunuyor. Bu, pek çalışılmamış bir fay hattı. Konumu itibariyle Porsuk Barajı’nın hemen altındadır” dedi.
1944 yılında baraj yapılırken bu fayın dikkate alınmadığını aktaran Durmazlar, “Baraj yapıldıktan sonra 5 Mart 1950’de taşkın meydana gelmiş, 1966’da ise barajın yükseltilmesine karar verilmiştir. Jeolojik gözlemlerimize göre bu fay yıkıcı olabilecek bir yapıya sahip. Eğer burada bir hareketlenme olursa, 1944 yılındaki mühendislik bilgileriyle yapılan bu baraj yıkılırsa ne olur?” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’de bir fay hattı varsa sakınım bandı da olmalıdır”
Osmangazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Volkan Karabacak’ın yaptığı simülasyona da değinen Durmazlar, “Porsuk Barajı’nda yıkım sonrası yaklaşık 5 saat 22 saniye içinde şehir merkezinde su seviyesi 7,4 metreye ulaşarak şehir merkezini tamamen su altında bırakacaktır. Eskişehir sadece sıvılaşma riski olan Eskişehir fayından değil; Kütahya, Dodurga ve İnönü faylarından da risk taşımaktadır” diye konuştu.
Durmazlar, “Eskişehir fayı ile ilgili son çalışmalar, ‘Türkiye Diri Fayları Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi ve Araştırılması’ projesi kapsamında yapılmıştır. Atay depreminden sonra başlatılan bu projede diri fayların aktif olma süresi, üretebileceği deprem büyüklüğü ve vereceği hasar araştırılmıştır. Çalışma tamamlanmış, üç üniversite tarafından hazırlanan rapor Bakanlığa sunulmuştur. Ancak hâlâ yanıt gelmemiştir. Raporda, Eskişehir fayının üç segmentten oluştuğu ve her iki yanına 25’er metrelik sakınım bandı konulması gerektiği belirtilmiştir. Türkiye’de veya dünyada bir fay hattı varsa sakınım bandı olmalıdır. Bu, etkilerinden korunmanın en önemli yoludur. Araştırma platformunun yöneticisi TÜBİTAK, destekleyicileri MTA ve AFAD’dır. Ancak bakanlıklar arası anlaşmazlık nedeniyle süreç ilerlememektedir” şeklinde konuştu.
Kentsel dönüşüm ve mikrobölgeleme çalışmalarında bu raporun onaylanmasının önemine dikkat çeken Durmazlar, “Böylece zemin yapısı netleşecek, riskli bölgeler belirlenerek güvenli alanlara yönlendirme yapılacaktır” dedi.
“Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi binasının acil olarak güçlendirilmesi lazım”
Bazı bölgelerde imar sorunu yaşandığını belirten Durmazlar, “Karabayır Bağları, Gültepe, Ihlamurkent ve Sultanbeyli’de fay hattının tam yeri belirlenmediği için Odunpazarı Belediyesi bazı yapılara iskân vermemektedir. İnşaat ruhsatı alınsa da fay hattı netleşmediği için izin verilmemektedir. Fay hattı Turgutlar’dan başlayarak Karabayır Bağları’ndan, üniversite yerleşkesinin altından geçip Gültepe, Ihlamurkent ve Sultanbeyli yönünde devam etmektedir” diye konuştu.
Hastanelerin güçlendirilmesi gerektiğini de vurgulayan Durmazlar, “Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi binası acil güçlendirilmeli. Bu hastaneler yalnızca Eskişehir’e değil, Afyon ve Kütahya’ya da hizmet veriyor. Kütahya’da deprem olsa, yaralılar buraya gelecek. Buraların güçlendirilmesi bölgesel afet direncini artıracaktır” ifadelerini kullandı.