DSP Odunpazarı Belediye Başkan Adayı Garip Yıldırım, Eskişehir.net ekranlarında Cihan Yıldırım’ın sorularını yanıtladı. Programdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“ORTAK AKILLA HERKESİ DİNLİYORUZ”

“Sahayı geziyoruz. İnsanların sorunlarını dinliyoruz. Neler yapabileceğimizi bu kente nasıl katkı sağlayabileceğimiz konusunda ortak akıl yürütmeye çalışıyoruz. Tek kişinin aklıyla değil ortak akılla herkesi dinliyoruz. Herkesin önerileri oluyor. Onları not alıyoruz. Ben uzun zaman bu kentte farklı görevlerde bulunduğum için kentin ne gibi sorunları var bilgi sahibiyim. Deneyimlerimiz var. Bazen Odunpazarı sınırlarını aşabiliyoruz.

“İNSANLARA GİDECEĞİ YERİ GÖSTERMEDEN NEREYE TAŞIYACAKSINIZ?”

Küçük sanayi kentin merkezinde kalmış ve sorun haline gelmiş. Oradaki insanları da düşünmek lazım. Alt yapı yok, su yok, kanalizasyon sistemi yerine kuyu sistemi var. Günümüzde kuyu sistemi hiç doğru değil. Elektrik arızası oluyor. Elektrik idaresi müdahale edemiyor. Diyor ki o hat benim değil. Kendi imkanlarınızla bu hatları yaptınız diyor. Küçük sanayiyi taşıyacağım demek değil de önce taşınacak yeri belirleyip o inşaların iş yerlerini yapıp bunu yerel yönetimlerle birlikte Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üstlenerek ortaklaşa yürütülebilir. Ya da yerel yönetimler der ki ben şurada arazi buldum. Bana bu konuda destek sunun ben de buraya taşıyayım. Önce insanlara gideceği yeri göstermeden nereye taşıyacaksınız?

“ODUNPAZARI’NIN BİRÇOK YERİNİN YENİLENMESİ LAZIM”

Odunpazarı’nın birçok yerinin yenilenmesi lazım. Karapınar’ı da düşünmek lazım. Gündoğdu’da insanlara kentsel dönüşüm uygulanacak deniyor ama ruhsatları verilmiyor. Uygulayın kentsel dönüşümü. Şu anda insanlar ilkel şekilde yaşamaya devam ediyor. Kavgayla değil, sürtüşerek tartışarak değil. Orada birlikte konuşarak, çözüm üreterek sonuçlandırmak lazım. Ciddi sorun var o bölgede. Şehrin girişi en güzel yer olmak gerekirken, Eskişehir burası mı diyorlar? Orada kat düzenlemesi yapılabilir. İnsanlar da mağdur olmamış olur. 

“DEPREME DAYANIKLI YAPILAR YAPMAK BİZİM GÖREVİMİZ”

Eskişehir deprem bölgesi. Ancak depreme dayanıklı yapılar yapmak bizim görevimiz. Depreme dayanıklı hale getirebilir eski yapılar ancak orada maliyet hesabı yapmak lazım. Depreme dayanıklı hale getireceğiniz eski yapının maliyeti, yeni yapı yapma maliyetine yakın ise orayı yeniden yapmak lazım.

“KIZILİNLER'DE SANİYEDE 100 LİTRE SU VAR”

Ben daha önce köy hizmetleri bölge müdürlüğündeyken bölgeyi biliyordum. Oradan ayrılıp ESKİ’ye geçtikten sonra o bölgeyle ilgili bir çalışma yaptık. O bölgede ciddi bir emare gördük. Birçok insan hatırlar. Kızılinler’in girişinde hamam gibi bir şey vardı. Suyun o kadar olduğunu düşünüyordu insanlar. Kızılinler’de kuyu açtık. 140 metreye kadar olan üç tane kuyu açtık. Üç kuyudaki debi saniyede 100 litre su. Bu az değil. 100 litre su, Kalabak suyu kaynaklarının 10 katı gibi düşünün. Sıcaklık derecesi, 46 ile 52 derece arsında sıcaklıklar var. Bu da ciddi bir sıcaklık. Örneğin 40 derece suya insan giremez ki, yanar. Oradaki suyun sıcaklığı yeterli. Kimyasal analizlerine baktığımız zaman yine faydalı bir su. İnsanlara iyi gelebilecek sular var. 

“SUYLA İLGİLİ YASAL DÜZENLEMELER VAR, YÖNETMELİKLER VAR”

Yasal düzenlemeler var, yönetmelikler var. İçilip içilemeyeceği konusunda raporlara bakılması lazım. Devletin dizayn ettiği TS 266 var. Orada hangi tür suların içilebileceği belli. Oralarda parametreler var. İnsani tüketim amaçlı sular hakkında yönetmelik var Çevre Bakanlığı’nın çıkardığı. Orada 46 parametre var. Onlara uygunsan TS 266’daki parametreleri sağlıyorsan içilir. Onu görmeden bir şey diyemem. Görsel olarak bakıp bu su içilir ya da içilmez diyemem. 

“GELEN SUYUN BULANIKLIĞINA GÖRE KULLANILAN KİMYASALLAR DEĞİŞİR”

Klor dezenfekte için kullanılan malzeme. Porsuk’tan su alınıyor Ömür’deki arıtma tesisine gitmeden önce ön klorlama dediğimiz sistem devreye giriyor. Yüksek dozda klor veriliyor ki bakteriler yok olsun. Tesiste bakteri üremesin. Aksi halde tesisteki havuzlar bakteri üretim merkezi gibi olur. Bunu engellemek için mecburen klor vereceksiniz. Daha sonra farklı oranlarda kimyasallar kullanılır. Gelen suyun bulanıklığına göre kullanılan kimyasallar değişir. Özellikle yağmurların çok yağdığı ya da karların erimeye başladığı dönemlerde daha fazla kimyasal kullanılır bu da maliyeti artırır.

“HALKIN OYUNU KİMSENİN BÖLME ŞANSI YOK”

Halkın oyunu kimsenin bölme şansı yok. Bu bir tercih meselesi. İnsanlar hangi siyasi partiyi ya da adayı tercih ediyorsa özellikle yerel yönetimlerde partiden ziyade adaylar öne çıkar. Hangi aday topluma, halka daha sıcak yaklaşırsa, onları nasıl kucaklayacak ona bakar insanlar. Sahaya çıkıyoruz. Diyor ki vatandaş, ben kararsızdım. Ya da oy kullanmaya gitmeyecektim, sizi gördüm evet oy verebileceğim birisi olduğunuzu düşünüyorum. O yüzden bölünmesi 50 yılı aşkın süredir konuşulur. Odunpazarı’nda 16 aday var. Kim kimin oyunu bölecek. 

“OYLARIN BÖLÜNECEĞİNİ DÜŞÜNENLER YANIMIZDA DURSUNLAR”

Biz iddialıyız. Yani oyların bölüneceğini düşünenler yanımızda dursunlar. Bize destek versinler. Bölmesinler. 25 yıl geriye gidersek. 1999 seçimlerinde Eskişehir büyükşehir belediyesi DSP’ye geçti. O dönemde DSP, ciddi bir oy aldı. Yerel yönetimlerde ise oylar bölünecek diye CHP’li arkadaşlar o gün ki seçim sonuçlarına baksın. CHP yüzde 2.5 almış. O zaman oylar bölünmemiş. Bir yerde toplanmış. Seçmenin sağ duyusuna güvenmek lazım. Ben siyasetçi değilim. Mühendisim. Rakamlar beni çok daha fazla ilgilendiriyor. İnsanları mutlu edecek projeler yani kişisel bir şeyim yok. Kimseye küskün değilim, kavgalı değilim. 

“İNSANLAR BİR ŞEYLERİN DEĞİŞMESİNİ İSTİYOR”

İnsanlar bir şeylerin değişmesini istiyor. Değişim son bir yılda çok gündeme geldi ama tatmin edici olmadı. Değişim sözcükle kalmamalı. Gerçek olmalı. Toplumdaki beklenti gerçek bir değişimden yana. Onu görüyoruz. Sandığa gitmeyecek kesim vardı. Onları sandığa çekeceğim. 

“20 GÜNDE 100 BİN KİŞİYE ULAŞTIK”

Yaklaşık 100 bin kişi civarında insana ulaştık şu anda. Bire bir. 25 günde. Hedefimiz tüm seçmene ulaşmak. Biraz da günler uzadı. O da bizim avantajımıza.”

Kaynak: Eskisehir Net Haber Merkezi