Saadet Partisi Eskişehir İl Başkanı Fesih Bingöl, İsrail’in Filistin topraklarındaki uygulamalarını sert sözlerle eleştirdi ve uluslararası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin yeterince etkin adım atmadığını savundu.
Bingöl, yaptığı açıklamada İsrail’in “77 yıldır işgalci” olduğunu belirterek, “77 yıldır çocukları, kadınları, doktorları, gazetecileri, akademisyenleri öldürmeye, hastaneleri ve ambulansları vurmaya, yerinden yurdundan edilmiş insanları kamplarda bombalamaya devam ediyor” diye konuştu.
Bingöl, 14 Mayıs 1948 ile 7 Ekim 2025 arasındaki dönemi kıyaslayarak tarihin hiçbir döneminde çocuk katliamının bu kadar pervasızca yaşanmadığını öne sürdü.
"BU TABLO ASLINDA KABUL EDİLEMEZ"
Saadet Partisi İl Başkanı, İslam ülkelerinin liderlerinin tepkisini “sadece kınama ve toplantı” ile sınırlı tuttuğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:
Birleşmiş Milletleri göreve çağırdılar. Petrol sevkiyatının gelirleriyle övündüler. İsrail’i protesto eden gençlerimizi gözaltına aldılar. Yardım gemilerinin gidişine izin vermediler. İsrail ile ticareti kesiyormuş gibi yaptılar. Dolayısıyla bu tablo aslında kabul edilemez. Ancak neticede Gazze’deki ve Filistin’deki insanlar çok onurlu bir mücadele verdiler. Ve çok büyük bedeller ödeyerek bu soykırıma karşı aslında bir başarı elde ettiler.
Bu başarı iki noktada değerlendirilebilir. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Trump da bu konuda yirmi maddelik bir barış metni hazırlamıştı. Fakat bu metin daha çok İsrail’in lehineydi. Hamas buna itiraz etti ve Mısır’da görüşmeler devam ediyor. Bugün itibarıyla saat 12.00’de bir ateşkes imzalanacak.
"BU HALKIN TEPKİSİNİN SONUCUDUR"
Burada özellikle Hamas’ın siyasi gücünün ve direnişin birikiminin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bazı konularda anlaşmaya varıldı ama bence bu anlaşmanın temelinde özellikle Sumud Filosu’nun, Özgürlük Filosu’nun ve Vicdan Gemisi’nin hareketi ile diğer ülkelerin bu konudaki tavrı etkili olmuştur. Avrupa ülkelerinde halklar da kendi yönetimlerini harekete geçirmeye çalıştı. Dün İspanya, İsrail’le olan silah anlaşmasını feshetti ve artık silah satışı yapmayacağını açıkladı. Bu, halkın tepkisinin sonucudur.
"300 KİLOMETRE UZAKLIKTAKİ HAPİSHANEYE GÖTÜRÜLDÜ"
Ülkemizde maalesef köprülerde yürüyüş yapılırken, altından ticaret gemileri geçiyor. Bir aktivist dün yaptığı açıklamada, Aşdod Limanı’nda Türk bayraklı gemilerin bulunduğunu ve gemilerde Türkçe konuşulduğunu ifade etti. Bu gemilerin kime ait olduğu ve ne taşıdığı da topluma açıklanmalıdır. Biz Saadet Partililer olarak diyoruz ki: Gazze’ye meydanlarda değil, Meclis’te sahip çıkın. Dün Saadet Partisi’nin Vicdan Gemisi’nde 3 milletvekilimiz vardı: Hatay, Bursa ve Denizli milletvekilleri. Bu isimler ciddi bedeller ödeyerek gemiye bindiler. Daha önce Tunus’ta gemiye alınmamışlardı ama bu defa başarıyla katıldılar. Ablukayı delmek ve yardım ulaştırmak amacıyla yola çıktılar. Maalesef dün sabah saat 3 sularında gemiye müdahale edildi. Milletvekillerimiz Aşdod Limanı’na, oradan da İsrail’in güneyinde, yaklaşık 300 kilometre uzaklıktaki bir hapishaneye götürüldü.
Saadet Partisi bu konuda ciddi bir çalışma yürüttü. Meclis Başkanı’yla görüşme yapıldı ve mecliste ortak bir duruş sergilendi. Bir tezkere yayınlandı. Ancak Türkiye’nin yürüttüğü bu çalışmaların yeterli olmadığını söylemek gerekir. Milletvekillerimiz Uluslararası Hukuk’a ve Deniz Hukuku’na aykırı şekilde alıkonuldular. Dün alınan kararla Varsova’ya gönderilecekleri söylendi, ancak bu sabah gelen bilgiye göre bundan vazgeçilmiş. Üçüncü bir ülkeye gönderilecekler ama ismi açıklanmıyor. Maalesef Türkiye Dışişleri Bakanlığı, İsrail tarafıyla yaptığı görüşmelerden net bir sonuç alamıyor. İrtibat kurulamıyor, dolayısıyla akıbetleriyle ilgili kesin bilgi yok.
"ARTIK YARDIMLAR BEŞ NOKTADAN GİRİŞ YAPABİLECEK"
Biz hem Vicdan Gemisi’nde bulunan milletvekillerimizin hem de diğer aktivistlerin ülkelerine sağ salim dönmelerini arzu ediyor ve dua ediyoruz. Şunu da belirtmek gerekir ki Sumud Gemisi, Özgürlük Filosu ve uluslararası toplumun tepkisi İsrail’i geri adım atmaya zorlamıştır. İsrail bu nedenle ateşkesi imzalamak durumunda kalmıştır. Anlaşmada iki madde öne çıkıyor: Gazze’deki savaşın sona ermesi, işgal güçlerinin bölgeden çekilmesi ve insani yardımların girişine izin verilmesi. Artık yardımlar beş noktadan giriş yapabilecek. Bu, ablukanın fiilen delindiği anlamına geliyor.
Biz İsrail’e güvenmiyoruz. Trump bu konuda devreye girdi ve hafta sonu Orta Doğu’ya, Mısır’a geleceğini söyledi. Bence bu ateşkesin kalıcı olması gerekiyor. Anlaşma kapsamında, işgal güçlerinin %70’inin geri çekilmesi maddesi de yer alıyor. Bunu anlamlı ama yetersiz buluyoruz.
"SOYKIRIM DAVASI AÇILMALI"
3 çözüm önerimiz var. Barış gücü oluşturulmalı ve Filistin’e gönderilmeli. İncirlik ve Kürecik üsleri soykırım ortaklarına kapatılmalı. İsrail’e petrol sevkiyatı durdurulmalı, ticaret kesilmeli. Ayrıca İsrail ordusuna katılan çifte vatandaşlara soykırım davası açılmalı. Tüm insani, diplomatik ve siyasi mekanizmalar harekete geçirilmelidir. Savaşın başlamasının üzerinden iki yıl geçti. Burada şehit olan tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Onurlu bir halkın, vatanını nasıl savunabileceğini bütün dünyaya gösterdiler.
Bu süreçten sonra dünya ülkeleri kalıcı bir barış sağlamak için, İsrail’in işgal ettiği topraklardan çekilmesi yönünde siyasi ve ekonomik baskı kurmalıdır. Maalesef İslam ülkeleri bu konuda sınıfta kalmıştır. İnşallah halk hareketleriyle idareciler vicdanlarının sesini dinleyerek üzerlerine düşeni yaparlar. Saadet Partisi bu konuda her türlü desteği vermeye hazırdır."