Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından Eskişehir’in Mihalgazi ilçesine bağlı Alpagut ve Tepebaşı ilçesine bağlı Atalan mahallelerine siyanürlü altın-gümüş madeni yapılmak isteniyor. Başta Eskişehir olmak üzere tüm Sakarya Havzası’nı ve yaşam alanlarını tehdit eden projenin İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısı 4 Temmuz’da yeniden yapılacak. Tüm doğa severleri 4 Temmuz’da saat 13:00’da Ankara’da Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önüne davet eden Mehmet Akif Aladağ, İDK toplantısı için hazır olduklarını ve destek olmak isteyen herkesi yanlarında görmek istediklerini ifade etti. Basın açıklamasına CHP Eskişehir İl Başkanı Talat Yalaz ve CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer de destek verdi.
“Toplantı Eskişehir’in geleceği açısından son derece önemli”
Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu adına açıklama yapan doktor Mehmet Akif Aladağ, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada buluşmamızın sebebi daha önce kutlamayla karşıladığımız Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş.’nin Alpagut-Atalan Altın ve Gümüş Madeni projesinin, ÇED sürecinin bir parçası olan İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun toplantısı hakkındadır. Biliyorsunuz ki, 1. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu toplantısı Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda 9 Nisan tarihinde gerçekleşmişti. Altın madeni, platform olarak gerçekleştirdiğimiz itirazlarla İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu Toplantısı sonrası durdurulmuştu. Bu haberi sevinçle karşıladığımızı kamuoyuna kutlamalarımızla duyurmuştuk. Geldiğimiz noktada şirket, 3 aydan bile kısa bir sürede zaten hali hazırda formalite olarak gördüğü ÇED sürecini hiçe sayarak eksiklikleri giderdiği iddiasıyla ÇED raporunu revize etmiş, 2. İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısı yapacağını kamuoyuna ilan etmiştir. Toplantı 4 Temmuz’da yine Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda gerçekleştirilecek. Toplantı Eskişehir’in geleceği açısından son derece önemli. Bu yüzden bütün Eskişehir’in çevresine ve doğasına duyarlı vatandaşlarımızı Ankara’ya bakanlık önünde yapacağımız açıklamaya davet ediyoruz.
“Sakarya Havzası’nın geri dönüşü imkansız şekilde zarar görmesini istemiyoruz”
Bizler, Eskişehir’in ve Sakarya Havzası’nın geri dönüşü imkansız şekilde zarar görmesini istemiyoruz. Yerin üstü altından daha kıymetlidir. 4 Temmuz günü Ankara’da olacağız. Çünkü eğer bu proje hayata geçerse yüzlerce hektarlık orman varlığımız yok edilecek. Binlerce ağaç kesilecek. Bölgedeki doğal yaşam olumsuz etkilenecek. Endemik türlerimizin yaşam alanları yok edilecek. Tarım açısından çok önemli değere sahip topraklarımız; teremiz, rokamız, yeşilliğimiz ve daha birçok sebzemizin ve meyvemizin üretimi olumsuz etkilenecek. Topraklarımız siyanür ve daha birçok ağır metal ile kirlenecek. İnsanlarımız kanser dâhil, pek çok hastalıkla ile karşı karşıya kalacaklar. Madencilik faaliyeti için kullanılacak su Sakarya Nehrimizi ve yeraltı suyumuzu olumsuz etkileyecek. Fakat bizler, yaşam alanlarımızın yağmalanmasına izin vermeyeceğiz. Kazanan doğa olacak. Mücadelemizi gerek sokakta gerekse Bakanlığa ait toplantı salonlarında sürdürmeye devam edeceğiz. Bir önceki ÇED raporu 3214 sayfaydı şimdiki ÇED raporu ise 3290 sayfa, rapora bazı eklemeler yapmışlar. Fakat projenin sebep olacağı etkiler hiçbir şekilde; değişmemiş, değişmiyor, değişmeyecek. ÇED raporunda birçok eksiklik var, tutarsızlık var. Bizler çalışmalarımızı tamamladık, 4 Temmuz günü son derece coşkulu bir şekilde Ankara’da olacağız, projeye yönelik ÇED sürecinin sonlandırılması gerektiğini titiz ve kararlı bir şekilde bilimsel argümanlarımızla anlatacağız.
“Korkuyoruz ki ilerleyen günlerde bir damla suya muhtaç kalacağız”
Dün gördük ki doğada sınırlar yok, Sakarya’dan başlayıp Bilecik’e sıçrayan orman yangını Eskişehir’imizi de etkiledi. Sokaklarda nefes almak zorlaştı, her tarafı kül sardı. Bu yaşanan felaket, doğamızı korumamız gerektiğini açık bir şekilde bir kez daha gösterdi. İklim krizi ile birlikte birçok krizi de birlikte yaşıyoruz. Eğer bu sistem değişmezse, doğamızı koruyacak politikalar üretemezsek korkuyoruz ki ilerleyen günlerde bir damla suya muhtaç kalacağız.
“Gözü dönmüş bir grup ile karşı karşıyayız”
Bizler; ekosistemimizi, yaşam alanlarımızı, kültürel varlıklarımızı enerji ve maden projelerine karşı korumamız gerektiğini söylüyorken bir taraftan da madenci şirketler ÇED süreçleriyle ilgili rahatsızlıklarını, kendilerine verilen izinlerin az olduğunu iddia ediyorlardı. Ve süper bir izin istiyorlardı... Hangi izni alamadılar ki? Cerattepe’den Kuzey Ormanları’na, Sivas’tan Muğla Akbelen’e her yerde bir maden projesi, bir enerji projesi… Ne yazık ki madenciliğe izin verilmeyen hiçbir alan yokken daha fazla imtiyaz sahibi olmak isteyen gözü dönmüş bir grup ile karşı karşıyayız.
“ÇED süreci olacak mı onu bile bilmiyoruz”
Geçtiğimiz haftalarda söz konusu süper izni içeren torba yasa komisyona sunuldu. Kanun maddelerini incelediğimizde, ÇED sürecine yönelik izinlerin adeta yangından mal kaçırırcasına hızlı bir şekilde tamamlanmasını sağlayacak maddelerin hayata geçirilmek istenildiğini gördük. ÇED süreci içerisinde kurumların 3 ay içerisinde görüşlerini sunması isteniyor ve hatta kurumlar izin verdiği projeye dair daha sonrasında görüşlerini olumsuza çeviremeyecek... Aynı zamanda ÇED gerekli değildir kararları kaldırılacak, peki yerine ne gelecek bilmiyoruz? Bundan sonra bu projeler için hiçbir ÇED süreci yürütülmeyecek mi yoksa projeler ÇED sürecine mi tabii olacak, bilmiyoruz? Fakat şunu biliyoruz ki hali hazırda ÇED raporları kopyala yapıştır yöntemlerle hazırlanıyor.
“Torba yasanın maddelerinin hiçbiri kabul edilemez”
AKP tarafından meclis gündemine getirilen torba yasa teklifinde yer alan maddelerin hiçbirisi kabul edilemez. Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün yetkileri arttırılacak, madencilik faaliyetleri için verilen izin süreçleri son derece kolay bir hale dönüştürülecek, Akbelen Ormanı’ndaki zeytinlikler madencilik faaliyetlerine kurban edilecek… Anayasamıza aykırı bir teklif var karşımızda, eğer bu torba kanun Meclis’ten geçerse kaybeden doğamız olacak, biz olacağız… Kazanan ise sadece bir avuç sermayedar olacak. Doğayı sermayeye teslim eden bir anlayışla hazırlanmış Torba kanun ne zaman meclise gelecek bilmiyoruz fakat geldiği gün tekrardan Ankara’da olacağız, doğayı savunan tüm arkadaşlarımızı da yanımızda görmek isteriz.
“Eskişehir’in dört bir tarafı madencilik projeleri ile kuşatılmış”
Eskişehir’imizin dört bir tarafı madencilik projeleri ile kuşatılmış durumda; bir tarafta altın madenleri, bir tarafta nadir toprak elementleri, bir tarafta kömür ocakları, bir tarafta ise taş ocakları… Havamızı, suyumuzu, toprağımızı savunmaktan başka bir çaremiz yok. Alpagut-Atalan’da yapılması planlanan altın madeni projesinin ÇED sürecini durdurmak şu aşamada öncelikli hedefimiz. 4 Temmuz’da saat 13:00’da bizler Ankara’da Bakanlık önünde olacağız. Açık çağırımızdır, doğasını seven tüm dostlarımızı Ankara’ya bekliyoruz.”