Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol, KESK adına kamu emekçilerini doğrudan ilgilendiren toplu sözleşme süreciyle ilgili yaptığı açıklamada, iktidarın hukuku yok sayan tutumuna tepki gösterdi. Demirkol, toplu sözleşme görüşmelerinin yasal süresinden önce başlatıldığını hatırlatarak, bunun ciddi bir usulsüzlük olduğunu vurguladı.
Eğitim Sen Eskişehir Şube Başkanı Özkan Demirkol, kamu emekçilerini ve emeklileri yakından ilgilendiren toplu sözleşme süreciyle ilgili yaptığı açıklamada, yasal sürece aykırı şekilde başlatılan görüşmeleri eleştirdi. Kamu Görevlileri ve Toplu Sözleşme Kanunu’na göre görüşmelerin ağustos ayının ilk iş günü başlaması gerektiğini hatırlatan Demirkol, bu takvimin “bakanın yurt dışı programı” bahanesiyle öne çekilmesini, yasanın açıkça çiğnenmesi olarak değerlendirdi.
Demirkol, yıllardır iktidarın kamu emekçilerinin taleplerini yok saydığını, alınan kararların tek taraflı olduğunu ve mevcut toplu sözleşme sisteminin işlevsiz bir yapıya dönüştüğünü ifade etti. İktidarın kamu emekçilerini yoksullaştırdığını, angarya çalışmayı yaygınlaştırdığını, vergi yükünü artırdığını ve görevde yükselmede adaletsizliği derinleştirdiğini söyledi. Bu sürecin, iktidar–hakem–yandaş sendika üçlüsünden oluşan bir yapı tarafından şekillendirildiğini belirterek, bu yapının emekçileri sadece bir “oyunun figüranı” haline getirdiğini vurguladı.
TALEPLERİNİ TEK TEK SIRALADI
Özkan Demirkol, kamu emekçilerinin her geçen gün yoksullaştığını ve maaşlarının yoksulluk sınırının altında kaldığını söyledi. En düşük kamu emekçisi maaşının Haziran 2025 itibarıyla 43 bin 690 TL olduğuna dikkat çekerek, bu tutarın Temmuz itibarıyla 85 bin TL’ye yükseltilmesi gerektiğini savundu. Ayrıca, seyyanen ödenen 18 bin 682 TL’nin taban aylığa dâhil edilmesini ve emeklilere de yansıtılmasını talep etti. Eş ve çocuk yardımı miktarlarının günümüz koşullarına uygun hale getirilmesini, kira desteği sağlanmasını ve bu desteklerin düzenli olarak güncellenmesini istedi.
Vergi adaletsizliğine de dikkat çeken Demirkol, gelir vergisi dilimlerinin emekçiler lehine düzenlenmesini ve yoksulluk sınırına kadar olan gelirlerde verginin düşürülmesini talep etti. Bunun yanı sıra, yılda iki kez net maaş kadar ikramiye verilmesini, kamu emekçilerine servis ve ulaşım desteği sağlanmasını, yemek ve yakacak yardımı yapılmasını da önemli gördüklerini belirtti.
Emeklilik sistemindeki adaletsizliğe de değinen Demirkol, 2008 sonrası işe başlayan kamu çalışanları ile önceki dönem çalışanlar arasında maaş ve emeklilik koşulları açısından büyük farklar bulunduğunu, bunun sosyal güvenlik hakkına aykırı olduğunu söyledi. Aynı işi yapan kamu emekçileri arasında bu kadar büyük farkların kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Kadın kamu emekçileri açısından da ciddi sorunlara dikkat çeken Demirkol, kamu kreşlerinin kapatıldığını ve kadınların yarı zamanlı çalışmaya zorlandığını belirtti. Bu uygulamaların kadınları güvencesizliğe ve ayrımcılığa ittiğini söyleyerek, ücretsiz ve tam zamanlı kamu kreşlerinin yeniden açılmasını, kreş desteği verilmesini ve çalışma yaşamında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasını talep etti.
Demirkol ayrıca, haftalık çalışma süresinin 30 saate düşürülmesini, doğum izni sürelerinin artırılmasını ve çalışma hayatında mobbingin sona erdirilmesini de önemli talepler arasında sıraladı. İşe alım ve görevde yükselmede mülakatın kaldırılmasını, liyakatin esas alınmasını, sendikal hakların genişletilmesini ve kamu hizmetlerinde özelleştirmeye son verilmesini istedi.