Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi Yenikent Mahallesi’nde bulunan Küllüoba Höyüğü, yapılan arkeolojik kazılarla tarih öncesi dönemlere ışık tutmaya devam ediyor. Araştırmalara göre, bölgede M.Ö. 3200-3300 yıllarında ilk yerleşimin başladığı değerlendiriliyor.Kazılarda, 5200 yıl öncesine ait 160’tan fazla insan iskeleti bulundu. Arkeologlar, höyükteki mezarlık alanında yaptıkları incelemelerde çocuk ölüm oranlarının oldukça yüksek olduğunu belirledi. Bu durum, dönemin yaşam koşullarının zorluklarını ve sağlık sorunlarını gözler önüne seriyor.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Türktekin, bölgede yaşayan toplulukların genellikle tahıl ağırlıklı beslendiğini söyledi. Ancak kazılarda, protein açısından zengin gıdalar tüketen farklı bir toplumsal kesimin varlığına dair bulgular da ortaya çıktı. Bu kişilerin mezarlarının diğerlerinden daha farklı şekilde yapıldığı tespit edildi. Kazılarda elde edilen en dikkat çekici bulgulardan biri ise şiddet sonucu ölümler oldu. 34 yaşlarında bir erkek ile 12 yaşındaki bir çocuğun, kafalarına sert bir cisimle vurularak öldürüldükten sonra taş sanduka mezarlara gömüldüğü belirlendi.
"12 YAŞLARINDA BİR ÇOCUK"
Küllüoba Höyüğü'ndeki mezarlık alanında çok önemli veriler elde ettiklerini dile getiren Prof. Dr. Murat Türktekin, "Burası bize insanların yaşamıyla ve besinleriyle ilgili çok önemli veriler sunmuştu. O nedenle çalışmaya devam ediyoruz. Mezarlık, milattan önce 3200-2900 aralığında tarihleniyor. Yani, bu gömülmüş evlerin bulunduğu alanla aslında çağdaş ve yaklaşık 100 metre ötesinde. Burada 160'dan fazla birey ortaya çıkarıldı. Bu bireyler üzerinde yaptığımız incelemelerde tahıl ağırlıklı bir tüketimin yaygın olduğunu ancak sosyal hiyerarşide de bazı farklılıkların olduğunu, bazı protein ağırlıklı beslenen kişilerin de bulunduğunu ve hatta onların farklı bir şekilde gömüldüklerinde ortaya çıkardık. Özellikle diş antropologların yaptığı diş incelemeleri bize bunu gösterdi. Yine çocuk ölümünün çok fazla olduğunu burada tespit etmiştik. Zaman zaman sosyal çatışmaların yaşandığını gösteren örneklerimiz de burada bulunuyordu. Bu nedenle de burada yine çalışmalara devam ediyoruz. Özellikle tabii 2900 yılında tespit etmiş olduğumuz bir taş sanduka mezar var. Taş sanduka mezar içerisinde 2 kişi gömülmüş. Birisi 31 yaşlarında bir erkek, diğeri de 12 yaşlarında bir çocuk. Bunların özelliği, ikisinin de kafalarına sert bir cisimle vurularak öldürülmüş olmaları. Bu sanki bir baba-oğul veya yönetici olarak, belki bir konumları varsa ya da soyun önüne geçmek için gerçekleştirilmiş olmalı diye düşünüyoruz. Yerleşmede böyle bir çatışma süreci yaşanmış gibi görünüyor" dedi.
Hacettepe Üniversitesi Antropoloji Bölümü Araştırma Görevlisi Dr. Demet Delibaş ise şunları söyledi:
"Burada erken tunç çağ mezarlığını kazıyoruz. Burada yaklaşık 160 iskelet çıkardık. Bu iskeletleri Hacettepe Üniversitesi Biyolojik Antropoloji Laboratuvarı'nda inceleyerek Küllüoba insanlarının yaşam biçimlerini anlamaya çalışıyoruz. Ölü gömme geleneklerini anlamaya çalışıyoruz. Ölü gömme geleneği küllü obada çeşitli taş sanduka mezarlar, basit toprak mezarlar var. Pitos mezar var. O bir kültürel çeşitliliğin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Dönem insanlarının nasıl yaşadıklarını, gündelik hayatlarının, beslenme biçimlerinin nasıl olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Herhangi bir savaş, şiddet izi var mı diye araştırmalarımızı yürütüyoruz. Taş sanduka mezarda, 2 bireyde şiddetin izleri var. İkisi de küt bir silahla öldürülmüş bireyler. Bu tarz verilerin mezarlığın ilerleyen aşamalarında iskeletlerimiz çoğaldıkça artacağını düşünüyoruz."