Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Bozuklukları Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (DİLKOM), Disleksi Farkındalık Haftası kapsamında önemli bir farkındalık etkinliğine ev sahipliği yaptı. DİLKOM Prof. Dr. Seyhun Topbaş Seminer Salonu’nda gerçekleştirilen etkinliğe, Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaziye Seçkin Yılmaz konuşmacı olarak katıldı. Etkinlikte, disleksi nedir, tanı süreci nasıl işler, disleksi belirtileri nelerdir gibi birçok başlık ele alındı.

Normal doğum haftası ve emzirme haftası kutlaması gerçekleştirildi
Normal doğum haftası ve emzirme haftası kutlaması gerçekleştirildi
İçeriği Görüntüle

Konuşmasında disleksi ve tanılama sürecine değinen Fenerbahçe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şaziye Seçkin Yılmaz şu ifadeleri kullandı, “Disleksi, bir özgül öğrenme bozukluğudur (ÖÖB). Özgül öğrenme bozukluğu; en az altı ay boyunca gerekli müdahalelere rağmen sözcüklerin yanlış, yavaş veya aşırı çaba harcanarak okunması, okunanların anlaşılmasında güçlük yaşanması, harfleme sorunları, yazılı anlatımda zorluklar, sayı algısı, dört işlem veya hesaplama güçlükleri ile sayısal akıl yürütme problemlerinden en az birinin varlığıyla belirlenen, öğrenme ve okul becerilerinde kalıcı zorlukları kapsar. Disleksi, nörobiyolojik kökenli özgül bir öğrenme bozukluğu olup doğru veya akıcı sözcük tanıma güçlükleri, zayıf harfleme, heceleme ve çözümleme becerileriyle karakterizedir. Bu zorluklar genellikle dilin fonolojik bileşenindeki bir bozukluktan kaynaklanır. Disleksi, bireyin bilişsel becerileriyle ya da yetersiz eğitim koşullarıyla açıklanamayacak, beklenmedik bir durumdur. İkincil sonuçlar arasında okuduğunu anlamada güçlük, sözcük dağarcığının sınırlı kalması ve okuma deneyiminin azlığı nedeniyle ön bilgilerin yeterince gelişememesi yer alabilir. ÖÖB’nin belirlenmesi ve tanılanması zorlayıcı olabilir; çünkü farklı türdeki özgül öğrenme bozuklukları çoğu zaman aynı bireyde birlikte görülür. Disleksi ile görülen bozuklukların (komorbidite) oranı yüzde 30 ile yüzde 60 arasında değişir. En sık görülen eş tanı, disleksi ve diskalkuli birlikteliğidir. Akademik bir alanda eksiklik yaşayan çocukların yüzde 30 ila yüzde 50’sinde diğer alanlarda da benzer zorluklar gözlemlenir. Tanı süreci genellikle şu şekilde başlar: Çocuğun akranları okumaya geçmişken ‘Bu çocuk neden okuyamıyor?’ sorusu ebeveynler ve öğretmenlerde bir şüphe oluşturur. Bu durumda okulun psikolojik danışmanı ve rehber öğretmeniyle iş birliği yapılarak yönlendirme süreci başlatılır.”

Doç. Dr. Yılmaz, disleksi tanılama sürecine ilişkin konuşmasının devamında şu noktalara değindi, “Tanı sürecinde ebeveynler veya sınıf öğretmeni, ÖÖG şüphesini bildirir. Gereklilik hâlinde PDR öğretmeninin de dâhil olduğu yönlendirme süreci başlatılır. Ardından tıbbi ve eğitsel değerlendirmeler yapılır. PDR ve sınıf öğretmeninin değerlendirmesi doğrultusunda RAM raporu hazırlanır. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde (ÖEYM) özel eğitim öğretmeni, ergoterapist ve dil ve konuşma terapisti (DKT) sürece dâhil olur. Karar verme sürecinde okulun sınıf öğretmeni ve PDR öğretmeniyle iş birliği yapılır. Sürecin sonunda tekrarlayan rapor yenileme, değerlendirme ve müdahale aşamaları yürütülür.”

Kaynak: Bülten