Eskişehir’de Köprübaşı’nda toplanan Emek Gençliği, Sol Genç ve Türkiye İşçi Partisi (TİP)’li Öğrenciler, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmelerinin 53. yıl dönümü nedeniyle Ulus Anıtı’na yürüdü. Sloganlarla İsmet İnönü Caddesi’nden yürüyen gençlere çevreden geçen vatandaşlar da alkışlarıyla destek verdi.
“İdamlarının üzerinden 53 yıl geçti”
Ulus Anıtı’nda gençler adına basın açıklamasını yapan Emek Gençliği’nden Berivan Özkara, şunları söyledi:
“Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilmesinin üzerinden 53 yıl geçti. Gençlik mücadelesinin en ön safındaki bu üç fidan, dönemin iktidarı ve sermaye sınıfı tarafından; demokratik, özgür, sınıfsız bir ülke ve dünya mücadelesini cezalandırmak amacıyla idam edildi. Tüm dünyada yükselen gençlik hareketi, Türkiye’de emekçi sınıfın mücadelesiyle birleşmiş, büyümüş ve iktidarın korkulu rüyasına dönüşmüştü” dedi.
“Gençler egemen sınıfların kabusu”
68’den bugüne bizlere mücadele mirası ve çıkarılması gereken dersler kalırken, egemenlerin payına ise bu heyula düştü. ‘Sen bakma havanın durgunluğuna, derya dediğin uyur uyur uyanır.’ Mart eylemliklerinden 1 Mayıs’a önce ‘Genel Grev Genel Direniş’ çağrısıyla meydanlara çıkan, boykotlar örgütleyen, sonrada işçi sınıfının safında 1 Mayıs alanlarında buluşan gençler egemen sınıfın, saray iktidarının kabusu olmaya devam ediyor” diye konuştu.
“Emperyalist barbarlığa karşı bağımsızlık kavgasının temsilcisi oldular”
Denizlerin mücadelesi, tüm dünyada savaş çığırtkanlığının yükseldiği bir dönemde eşit ve özgür bir yaşama giden yolun işçi sınıfı ve ezilen halkların mücadelesinde buluşmakla örüleceğini ilan etmişti. 68 gençliği, savaşa ve emperyalizme karşı uyanmış derya olmuş; barışı ve ezilen halkların, işçi sınıfının iktidarını savunmuştu. Denizler, önce parasız, bilimsel, demokratik eğitim mücadelesinin neferi olmuş, öğrenci hareketinin sorunlarıyla ilgilenmişti. Bununla birlikte bu sorunların dünyanın işleyişine içkin olduğunu görmüş, bu işleyişi tersine çevirecek kuvveti toplamak için daha büyük bir mücadeleye atılmışlardı. Günlük sorunların kalıcı çözümü için, topyekun bir gelecek kavgasına atıldılar. Emperyalist barbarlığa karşı bağımsızlık ve sosyalizm kavgasının temsilcisi oldular. Üniversite sıralarından gelen kuvvet, üretimden gelen güçle, işçi sınıfıyla birleşebildiği her yerde, yeni fırtınalar koparmıştı.”