Siyah-kırmızılı kulübün efsane yıllarında forması giyen, teknik adamlık görevini üstlenen ve geçmiş yıllarda altyapıda koordinatörlük görevini de yürüten Serdal Eroy, yılların bilgi ve birikimiyle Eskişehirspor’a yol haritası çizdi.
Sosyal medya hesabından “Eskişehirspor KURTULUŞ reçetesi” başlığıyla görüşlerini açıklayan Eroy, şu ifadeleri kullandı:
“Eskişehirspor hakkındaki fikirlerimi bugün paylaşacağım...
Ne demiştim; önce ekonomik altyapı, her türlü üst yapıyı da belirler.
Futbol için de bu böyle.
Ne kadar ilginçtir ki, ülkenin içinde bulunduğu durum ile Eskişehirspor’un içinde bulunduğu durum çok büyük benzerlik gösteriyor.
Nedir bu benzerlik?
Her ikisi de kuruluş ilkelerinden saptı, uzaklaştı...
Ülke bu duruma düştü çünkü Mustafa Kemal’in çizgisinden uzaklaştı.
Konumuz futbol olduğuna göre ES-ES’imize bakalım ve kurtuluş reçetesini de ortaya koyalım.
Yapılacak olan basit aslında; kopyala-yapıştır yapacağız.
Aziz Bolel, Celal Sölpük, Aydın Begiter, Niyazi Önal ve diğerleri...
Bu isimler bizim kurucu kadromuzdu.
Bizim Mustafa Kemallerimizdi.
O hâlde önce iyi bir yönetim oluşturmalıyız.
Bu yönetim dürüst insanlardan oluşmalı ve takımı düzlüğe çıkarmaktan başka bir erek gütmemeli.
Devam edelim.
Armamızdaki üç yıldız, üç amatör takımı simgeler: Yıldıztepe, İdmanyurdu ve Akademi Gençlik.
O hâlde ikinci hamle:
İçimize dönmeli, Eskişehir’deki tüm amatör futbolcular taranmalı, yetenekli oyuncular saptanmalı. Bu yapılırken üniversiteler ihmal edilmemelidir.
Bunu ancak futboldan, futbolcudan anlayan yetenek avcıları becerebilir.
Şu aşamaya kadar yaptığımız ne?
Sadece kopyala-yapıştır yapıyoruz.
Üstelik Mustafa Kemal’in yaptıklarından da faydalanıyoruz.
O, etrafına memleket sevdalılarını topladı; Amerikan mandasını, İngiliz himayesini reddedip sadece halkına güvendi.
Sölpük, Bolel ve diğerlerinin yaptığı da buydu.
Devam edelim.
Kurucu kadromuz hazır mı, yetenekli futbolcuları bulup 30 kişilik kadroyu oluşturduk mu?
Ama bir şey eksik?
Dönelim tarih kitabının tozlu sayfalarına;
O bize cevap verir.
Tarih kitabı diyor ki, bu takımın başına yetenekli bir hoca veya hocalar grubu lazım.
Bunu biz söylemiyoruz.
Işıklar içinde uyusunlar, Allah hepsine rahmet eylesin; Abdullah Gegiç, Abdullah Matay, Galip Türkkan hocalar söylüyor.
Şimdi biraz gerçekler:
Borcumuz var, 2. Lig’e çıkarsak transfer yasağı hortlayacak.
Bu yıl çıkalım veya çıkamayalım fark etmez.
Biz ne yaptık?
İyi bir yönetim oluşturduk, yetenekli bir genç kadro kurduk ve yetenekli bir hoca getirdik.
Külleri eşeledik artık, ateş yanacaktır.
Elimizdeki kadroyla 2. Lig’i yürütemeyiz.
Şu andaki yönetim yukarıda bahsettiğim özelliklere sahip mi, çözemedim!
Değillerse uyarılmalı ve kuruluş felsefemiz anlatılmalı.
Bunları yaparsak aydınlık geleceğimize bakabiliriz:
1- Öncelikle bulduğumuz gençlerle uzun süreli sözleşmeler yapmalıyız ki elimizden uçup gitmesinler.
Bu çocuklara Es-Es sevdasını bıkmadan usanmadan anlatmalıyız ki siyah-kırmızılı formayı sırtlarından önce yüreklerine giysinler.
2- Yönetim içerisinde mutlaka ama mutlaka ekonomiden çok iyi anlayan bir-iki idareci olmalı ki kulüp borçlarını ödeyebilsin.
Mustafa Kemal’in yaptığı gibi Tekâlif-i Milliye Yasası çıkaramayacağımıza göre yine Eskişehir halkına ve ekonomik kafaya ihtiyacımız var.
Kaldı ki takım yukarılara doğru yükseldikçe kulübün borçları da (seyirci hasılatıyla birlikte) yavaş yavaş kapanacaktır.
3- 19 Mayıs 1919 ve 19 Haziran 1965 fikirlerini hayata geçirdiysek ve Anadolu İhtilali’ni başardıysak şimdi sıra geldi devrimlere.
Hoca ve seçtiğimiz genç oyuncuların eğitimlerini sürdürmeleri sağlanmalı.
Okul-Aile-Kulüp üçgeninde futbolcu takip edilmeli.
Bu anlayış, gelecekte bir Eskişehirspor Lisesi’nin (kim bilir belki üniversitesinin de) temelini atmamızı sağlayabilir.
Böylece yetenekli oyuncular kendiliğinden koşup gelir bize ve tam burslu okuyabilir.
Benim naçizane fikirlerim bunlar.
Sevgiler ve saygılar.”





