Cumhuriyet Halk Partisi Eskişehir İl Kongresi, Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Tek adayla gidilen kongrede mevcut İl Başkanı Talat Yalaz güven tazelerken, programa partililer ve çok sayıda delege katıldı. Kongrede kürsüye çıkan CHP Eskişehir milletvekilleri Jale Nur Süllü, Utku Çakırözer ve İbrahim Arslan gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur Süllü şu ifadeleri kullandı;
"Ne yazık ki içinde bulunduğumuz koşullar hiç de iç açıcı değil. Hepimiz, karamsar tablolardan çok yorulduk. Krizler ardı ardına bitmiyor. Sadece ekonomik kriz değil; demokrasi krizi, adalet krizi, sağlıkta kriz, eğitimde kriz… Her alanda bir kriz yaşanıyor ama ben size bugün karamsar bir tablo çizmek istemiyorum. Çünkü hepinizin gözlerinde o umudu, o iktidar olma inancını görüyorum. Sadece sizlerin gözlerinde değil; sokağa çıktığımızda, farklı şehirlere gittiğimizde, alan çalışmaları yaptığımızda vatandaşlarımızın biz Cumhuriyet Halk Partililerden beklentilerindeki ışığı, umudu da görebiliyoruz. Evet, vatandaşlarımız gerçekten çok yorgun. Ama bizler de bir o kadar kararlıyız. Biz Cumhuriyet Halk Partililer o güce sahibiz. Çünkü biz o gücü, milletine güvenerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ten alıyoruz. Biz o gücü, tüm dünya devletlerine Lozan Antlaşması’nı kabul ettiren, Cumhuriyet’in ikinci büyük lideri İsmet İnönü’den alıyoruz. Biz o gücü, “Kıbrıs Fatihi”, “Karaoğlan” Bülent Ecevit’ten alıyoruz. Biz o gücü, partimizi yeniden ayağa kaldıran Deniz Baykal’dan ve “Hak, hukuk, adalet” diyerek yürüyen Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’ndan alıyoruz. Ve biz o gücü, tüm zorluklara rağmen durmadan çalışan, meydan meydan gezen, halkın yanında olan Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’den alıyoruz.
“Eskişehir, Türkiye haritasında 1999 yılından bu yana parlayan bir yıldız”
Eskişehir, Türkiye haritasında 1999 yılından bu yana parlayan bir yıldız. Kimin sayesinde? Elbette Sayın Yılmaz Büyükerşen Hocam sayesinde. Ve buradaki bu ışık, yavaş yavaş tüm Türkiye’ye yayıldı. Bolu’yla başladık, Bilecik’le devam ettik. Tüm Türkiye’ye Eskişehir’deki bu başarılı belediyecilik anlayışı örnek oldu. Dolayısıyla biz bu gücü, Yılmaz Büyükerşen Hocamızdan alıyoruz biz Eskişehirliler. Aynı şekilde, 1999’dan bu yana Eskişehir’de başarılı hizmetler veren, “Tepebaşı’nda hayat var” dedirten Ahmet Ataç Başkanımızdan, Odunpazarı’nda halkçı belediyeciliğin öncüsü olan Kazım Başkanımızdan da o gücü alıyoruz. Ama en çok o gücü, Eskişehirliler olarak sizlerden alıyoruz. Zaman zaman çocuğunu, torununu işe yerleştiremese de, bulunduğu konumdan ötürü haksızlığa uğrasa da Cumhuriyet Halk Partili olmaktan asla vazgeçmeyen siz değerli üyelerimizden… Evet, gerçekten Cumhuriyet Halk Partili olmak yürek ister. Seçim denince alanları dolduran siz Cumhuriyet Halk Partili örgütümüz, her zaman bize büyük güç veriyorsunuz.
Geçtiğimiz dönemde il başkanlığını kazanan sevgili başkanım Talat Başkan, gerçekten çok zorlu bir süreçte görev yaptı. Kendisine ve yönetimine, bu süreçte verdikleri emek ve destekler için Eskişehir Cumhuriyet Halk Partisi adına tekrar teşekkür ediyorum. Yeni dönemde başka adayımız olmadığı için, hepimizin büyük gönül rızasıyla yeniden seçilecek kendisine ve yönetimine şimdiden başarılar diliyorum. Evet, biz hep birlikte önce birbirimize inanacağız, birbirimize güveneceğiz. Dayanışarak, el ele, omuz omuza çalışarak, her zamankinden daha çok emek vererek başarılı olacağız. Ben de Talat Başkanım gibi söylüyorum: Bizim başarısız olma şansımız yok. Biz kazanacağız. Biz kazanacağız. Biz kazanacağız.
CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer şu ifadeleri kullandı;
"16 bin liraya milyonlarca emekliye “geçin” diyen, yirmi iki bin liraya milyonlarca emekçiye “geçin” diyen ama öte yandan milyarları, trilyonları bir avuç rantiyeciye, bir avuç çeteye peşkeş çeken bir iktidarı biz alaşağı etmek zorundayız. Bunun için yapacaklarımız belli. İktidar programımızı, parti programımızı Eskişehir’in tüm köylerine, mahallelerine, bakkallarına, fabrikalarına, evlerine anlatmak zorundayız. Sevgili Ayşe Başkanımızın burada olması bir tesadüf değil. Zehra Başkan’ın burada olması da bir tesadüf değil. Türkiye’de bir kadın devrimi yaşanıyor. O devrimin en önemli adımlarından birini, Sayın Ayşe Yüce’yi Eskişehir’in ilk Büyükşehir Belediye Başkanı seçerek sizler attınız. Ama bu yeterli değil. Türkiye’deki bu kadın devrimi, kadın düşmanı bu iktidarı alaşağı ederek tamamlanacaktır. Buna güveniyoruz. Kadın Kolları Genel Başkanımız, kadın kollarımız ve bizler, kadınların mücadelesini yalnızca kadınlarla değil, erkeklerle birlikte omuz omuza veriyoruz. Türkiye’de bu kadın devrimi başarıya ulaşana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
“86 milyonun bu partiye, bizlere, sizlere ihtiyacı var”
İktidar yolculuğumuz sürüyor. Genel Başkanımız haftada iki, bazen üç miting yapıyor. Artık altmışıncı mitingi geçti. İnşallah altmış beşincisi gelecek hafta Eskişehir’de olacak. Genel Başkanımız her yerde İstanbul’da, Anadolu’da, yurt dışında hep adaleti, demokrasiyi ve halkın refahını savunuyor. Bizler de bu yolculuğu, yani iktidar yolculuğunu zaferle sonuçlandırmak sorumluluğunu taşıyoruz.
Çiftçi emeğinin karşılığını alamıyor. Esnaf, siftah yapmadan kepenk kapatmak zorunda kalıyor. Çarşıya çıkın, iki adım atın; kimi dinleseniz aynı şeyi söylüyor. Ama bütün bu karamsarlığa rağmen umut bizdedir. Umut Cumhuriyet Halk Partisi’ndedir. İşte bu yüzden partimiz hedefte. Bu parti, kuruluşun ve kurtuluşun partisidir. Savaş meydanlarında kurulan bu partiyi kayyumlarla, mahkeme koridorlarında ele geçirmek isteyen bu iktidara karşı inadına kol kola, inadına omuz omuza, inadına kardeşçe koruyacağız ve büyüteceğiz. Çünkü 86 milyonun bu partiye, bizlere, sizlere ihtiyacı var. Sevgili Ayşe Ünlüce Başkanımıza ve tüm belediye başkanlarımıza, bu fakirlik, yoksulluk ve işsizlik altında inleyen milletimizin derdine derman oldukları için teşekkür ediyoruz. Halk Et, Halk Ekmek, Halk Süt, Halk Yumurta, Halk Market, Belde Evleri, kreşler, huzurevleri, danışma merkezleri… Nerede sıkıntı varsa orada olan başkanlarımıza şükranlarımızı sunuyorum. Yılmaz Büyükerşen Hocamız az önce bize teşekkür etti. Biz de size, hocam, Eskişehirliler olarak, Eskişehir sevdalıları olarak, hatta tüm Türkiye adına minnettarız. Hakkınızı ödeyemeyiz. İyi ki varsınız, Allah sizi başımızdan eksik etmesin.
“Beylikova’mızı ne Amerika’ya ne bir başkasına peşkeş çektirmeyeceğiz”
Biliyorsunuz, bu iktidar Amerika’ya meşruiyet arayışı için gitti ve orada Trump’ın yanında suçüstü yakalandı. Ne için mi? Beylikova madenlerimizi peşkeş çekmek için! Suçüstü yakalanmakla kalmadılar, üstelik “Biz aslında en ileri tesisi kuracaktık, ama Eskişehir Büyükşehir Belediyesi engel oldu.” diyerek gerçeği çarpıttılar. Oysa Büyükşehir Belediyesi, Eskişehir’in menfaatini korumak için hukuki bir başvuru yaptı. Onlar ise bunu engel gibi göstermeye çalışıyor. Gerçek şu ki suçüstü yakalandılar ve bunu örtmenin yollarını arıyorlar. Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak oradaydık: Genel başkan yardımcımız, il başkanımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, ilçe başkanlarımız hep birlikte haykırdık. Biz, Beylikova’mızı ne Amerika’ya ne bir başkasına peşkeş çektirmeyeceğiz! Dün Sayın Deniz Yavuz Yılmaz açıkladı, ben de buradan tekrar söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kanun teklifimizi veriyoruz. Ne için mi? Türkiye’de çıkarılan nadir elementlerin, kıymetli madenlerin ham halde, toprağıyla birlikte yurt dışına çıkarılmasını yasaklamak için! Bakalım bu iktidar, gerçekten ülkesini düşünüyorsa bu teklife imza atacak mı? Görmek istiyoruz.
“Sarıcakaya’yı, Mihalgazi’yi siyanür zehrine heba etmeyin!”
Bir de şunu hatırlatayım: Enerji Bakanı ve diğer yetkililer, belediyelerin açtığı dava süreçlerini izlediklerini söylüyorlar. O halde bir de çevre örgütlerinin, sivil toplumun ve vatandaşların açtığı diğer davalara da baksınlar. Biz diyoruz ki: Sarıcakaya’yı, Mihalgazi’yi siyanür zehrine heba etmeyin! Zehirlediğiniz dere yetti, köy yetti, insan yetti! Ama onlar bakamazlar, çünkü dertleri Eskişehir’i zehirlemek. Eskişehir’i hâlâ üvey evlat gibi görmekten vazgeçmediler. Biz bunun nedenini biliyoruz. Çünkü Eskişehir halkı, Yılmaz Hoca’yı, Ayşe Başkan’ı, Kazım Başkan’ı, Ahmet Başkan’ı seçti. Bu şehir, bu güzel şehir Eskişehir, bizleri yönetime layık gördü. Başkanlarımız çok iyi yönetiyor, biz de arkalarındayız. İktidar olana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Son olarak, geçmiş dönemlerde bu partiyi ayakta tutan, altı okun bayrağını yere düşürmeyen siz kıymetli örgütümüze minnetlerimi sunuyorum. Yolumuz açık olsun. Yolumuz iktidar yoludur. Ve bu yoldan dönmek yoktur."
CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan şu ifadeleri kullandı;
"Sevgili arkadaşlar, söylenecek söz çok. İktidara yönelik de çok, bize yönelik de çok. Bir kongre gerçekleştiriyoruz. Kongreler, görev alındığı tarihten bugüne bir değerlendirme içerirken, esasen geleceğe dönük olarak neleri, nasıl yapıp yapamayacağımızı tartıştığımız süreçlerdir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kongreleri ve kurultay süreci, bir yönüyle direnişi ortaya koyarken, diğer yönüyle sadece direnişle sınırlı kalmayıp Türkiye’nin önüne bir gelecek projesi koyma iddiasını taşır. Göreceksiniz; bizim görmemizden daha kıymetlisi, milyonlarca yurttaşımız görecek ki planlanan kurultayımızda “Evet, bize dair birileri bir şeyler söylüyor” diyerek kulak verecek. O program değişimiyle, o hükümet programı açıklamamızla Türkiye’ye yeni bir umut doğacak.
“2026 yılı, 2025’ten çok daha ağır geçecek”
Bu kongreler süreci sadece il başkanı, ilçe başkanı ya da yöneticilerin kim olacağı, kimlerin kurultay delegesi seçileceği meselesine indirgenecek bir konu değildir. Biz, yönetim anlayışımızı ortaya koyarken aynı zamanda Türkiye’nin geleceğine de dokunmak istiyoruz. Bu iktidar bir yanıyla siyasal darbe girişimini çoktan aşmış, darbenin kendisine dönüşmüş ve hâlâ sürmektedir. Siyasi darbe iklimi devam ederken, aklımızdan çıkarmamalıyız ki bu iktidar aynı zamanda ekonomik ve sosyal bir yıkım uygulamaktadır. Ve yanılmayı çok isterim ama bütçe çalışmalarına başladım; 2026 yılı, 2025’ten çok daha ağır geçecek. Meclise getirilen bütçe kanunu, vergi gelirlerinde yaklaşık beş trilyonluk bir artış öngörüyor. Bu ne anlama geliyor?
Şu anda yoksullaşan, açlık sınırının altında yaşayan, işsizlikle boğuşan yurttaşlarımız için daha fazla vergi, daha fazla hayat pahalılığı, daha fazla zam anlamına geliyor. Bunu da zaten ifade etmeye başladılar. Önümüzdeki günlerde bu bütçenin detaylarını hem kamuoyuyla hem de emek örgütleriyle paylaşacağız.
“Bu saatten itibaren bu ülkede kimsenin hiçbir güvencesi kalmamıştır”
Sorunumuz şu: Tespitlerimiz doğru ama görevimiz bu tespitleri aşmaktır.
Bu ülkede en az yetmiş beş milyon insan yoksulluk ve açlık sınırının altındadır. Yaklaşık on iki milyon insan işsizdir. Bunların hepsi doğrudur.
Ama bize düşen görev, bu yetmiş beş milyon insanı bu koşullardan nasıl çıkaracağımızı ortaya koymaktır. Tam da bu noktada sevgili başkanlarımızın, benden önceki vekillerimizin ifade ettiği gibi, Ahmet Özel Başkanımızın cezaevinde bir yılı doldu. On beş buçuk milyon insanın oy vererek Cumhurbaşkanı adayı ilan ettiği Sayın İmamoğlu bugün hâlâ Silivri zindanındaysa, sadece o zindanda kalmakla olmaz; 18 Mart gününü hatırlayalım. Sayın İmamoğlu, İhsan Sofrası’nda diploması iptal edildiğinde, “Bu saatten itibaren bu ülkede kimsenin hiçbir güvencesi kalmamıştır.” demişti. Evet, bugün yaşadığımız tam da budur.
Ekrem İmamoğlu ve diğer arkadaşlarımız aylarca, yıllarca zindanlarda ömür tüketiyor. Artık sadece kendileri değil, aileleri de hedef alınıyor; şirketlerine el konuluyor, yakınları mağdur ediliyor. O halde sevgili arkadaşlar, hiçbirimizin şikâyet etme, sızlanma ya da bahane üretme hakkı yoktur. Neden mi? Çünkü cesaretle esaret arasındaki fark bir harftir: “C”. Eğer cesaretin “C”si düşerse, esaret başlar. Cumhuriyet Halk Partisi’nin tüm kadroları, cesaretle ayağa kalkmak zorundadır. Bu mesele toplumsallaşmalı, siyasallaşmalı; milyonlarca insanın korkusu cesaret duygusuyla aşılmalıdır.
“Hepimizin daha fazla sorumluluk duygusuna ihtiyacı var”
Evet, sahadayız, çalışıyoruz, hep birlikteyiz. Bugün isterdim ki 23 bin üyeli Cumhuriyet Halk Partisi’ni bu salonlar alamasın! O yüzden hepimizin daha fazla sorumluluk duygusuna ihtiyacı var. Eğer biz cesareti gösteremez, inanmazsak; sokaktakinden cesaret bekleme hakkımız da olmaz. Çünkü bizim davamız, Yılmaz Güney’in dizelerinde olduğu gibi, işsizlere iş, açlara aş, ceketsizlere ceket, ayakkabısızlara ayakkabı bulma davasıdır. Çünkü bizim davamız, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bize emanet ettiği cumhuriyeti; laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti nitelikleriyle sonsuza kadar yaşatma sorumluluğudur. Çünkü bizim bu insanlara verilmiş sözlerimiz ve sorumluluklarımız vardır.
“Eskişehir’in aydınlık yüzünü Türkiye’ye göstermek çok önemlidir”
Ben sokaktaki yurttaşın ayağa kalkmaya hazır olduğunu görüyorum. Sorun bizdedir. Biz ayağa kalkacağız arkadaşlar. Eskişehir Cumhuriyet’in kentidir, Atatürk’ün ilçesi ve devrimlerinin yılmaz savunucusudur. Önümüzdeki hafta yapılacak mitingde Eskişehir’in aydınlık yüzünü Türkiye’ye göstermek çok önemlidir. Buradan o çağrıyı yapalım ki Türkiye’ye güçlü bir mesaj gitsin. Evet, bu kongrenin konusu olmayabilir ama beni tanıyanlar bilir: Delege seçimlerinde neredeyse birbirimizi boğazlıyoruz, değil mi? “Sen ilçe delegesi olacaksın, ben olamayacağım.” “Kim yönetime girsin, kim milletvekili adayı, kim belediye başkan adayı olsun?” tartışmaları olduğunda partide müthiş bir hareketlilik yaşanıyor. Peki neden bu enerjiyi başka zaman göstermiyoruz? Bu soruyu kendimize sormalıyız. Az önce bir karar aldık, bunu sadece temenni olarak söylemeyeceğim: İlk kez il kongresinde blok listeyi kaldırdık. Bir yandan ön seçim savunusu yaparken, öte yandan blok listelerle adayları belirlemek güvenle bağdaşmaz. Demokrasi diyoruz; işte demokrasi bu kongre süreçlerinde başlar.
“Gidecekler! Göndereceğiz!”
Milletvekili kampında da ifade ettim: Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayını üyelerimizle, halkımızla belirlediysek, kurultayda genel başkanımızı da üyelerimizin belirlemesi cesaretini Türkiye demokrasisine göstermeliyiz. Şunu hatırlatmadan bitiremeyeceğim: AKP, siyasal yolculuğuna 2002’de %34 oyla başladı. 2014’te Cumhurbaşkanlığı seçiminde %51’e, 2015 Kasım seçiminde %49’a ulaştı. Ancak oradan sonra tek başına yürüyemedi; önce MHP’yi, sonra BBP’yi, DSP’yi ve diğer küçük partileri yanına aldı. Bugün anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin birinci parti olması çok kıymetlidir. Ama AKP ve MHP oy oranı hâlâ %35 bandındadır. O nedenle gideceklerini biliyorlar. Gidecekler! Göndereceğiz! Geldikleri gibi mutlaka göndereceğiz. Bu stratejiyi akılla, bilimle, hep birlikte kurmak zorundayız. Üzerimize düşen ne varsa örgütsel anlamda fazlasıyla yapacağız. Yolundan dönme kardeşim, inandığın değerlerden sapma. İlkesel siyasal mücadeleni sürdür. Ama bunu yaparken özgüvenin asla dönüşmesin; tevazu içinde yoluna devam et. Türkiye siyaseti senin gibi gençleri kazanmalı. 2026 yılı zor geçecek, ama bize düşen görev hem direnmek hem de Türkiye’nin önüne koyacağımız gelecek projesiyle milyonlarca yurttaşımızı aydınlık yarınlara taşımaktır."