CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’deki İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası başlayan protestolardaki polis şiddetini gündeme taşıdı.

Çakırözer yaptığı açıklamada Bakan Yerlikaya’ya seslenerek şu ifadelere yer verdi:

“19 Mart sivil darbesi sonrası iradesine sahip çıkmak için sokağa çıkan evlatlarımıza yapılanlar, hakkını aradı diye evlatlarımızı polise copla dövdürmek mi sizin proaktif politikanız! Eskişehir’de Ali Efe Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'na özgürlük istedi diye bu hafta hakim karşısına çıkacak ama hukuksuz talimatınızla ona uygulanan polis şiddetine ilişkin soruşturmada bir milim dahi ilerleme yok. Belediye başkanlarımıza, gazetecilere, sanatçılara şafak operasyonlarıyla algı yaratıyorsunuz, itibar suikastı yapıyorsunuz! Sonra da ‘Gözaltına almadık, mevcutlu ifadeye götürdük’ diyorsunuz. Mevcutlunun gözaltından ne farkı var, hangi kanuna göre alıp götürüyorsunuz?”

“BAŞ SORUMLULUĞU SİZLERE AİT”

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bütçe konuşmasındaki, ‘Asayiş yalnızca suçla mücadele değil, toplumun vicdanında güvenin daim kılınmasıdır, kamu düzeninin hukukla inşasıdır. Her vatandaşın evinde, sokağında huzurla nefes alabilmesidir’ açıklamasını yeniden gündeme getiren Çakırözer, “Sizin yönettiğiniz bakanlıkta ve onun güvenlikle ilgili birimlerinde durum hiç böyle değil. Siz ve diğer yöneticilerin haksız hukuksuz talimatları nedeniyle bunlardan bazılarının vatandaşlara yönelik kötü muamelelerinin ve vahim insan hakları ihlallerinin baş sorumluluğu sizlere ait!” diye konuştu.

“GAZİ MECLİSİN SAYGINLIĞINA GÖLGE DÜŞÜREN BÜYÜK BİR UTANÇTIR”

CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın ablukaya alınmasında yaşanan olayları da hatırlatan Vekil Çakırözer, “İstanbul'da İl Başkanlığımızın 5 bin polisle ablukaya alınması, vatandaşlarımıza ve onların vekillerine gaz sıkılması, darp edilmesi hem büyük hukuksuzluktur hem de bu Gazi Meclisin saygınlığına gölge düşüren bir büyük utançtır” ifadelerini kullandı.

“POLİS ŞİDDETİNE İLİŞKİN SORULTURMA BİR MİLİM DAHİ İLERLEMİYOR”

Çakırözer, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından iradelerine sahip çıkmak için sokaklara çıkan gençlere uygulanan polis şiddetine de değindi. Eskişehir’deki İmamoğlu protestolarına katılan gençlere yönelik müdahalelere ait fotoğrafları komisyonda gösteren Çakırözer, şu ifadeleri kullandı:

“Ağır çalışma koşullarına, özlük haklarındaki adaletsizliklere rağmen yurdun dört bir yanında özveriyle görev yapan yüzbinlerce polisimize, jandarmamıza, diğer güvenlik görevlilerine fedakarca çalışmaları için teşekkür ederim. Ancak siz ve diğer yöneticilerin haksız hukuksuz talimatları nedeniyle bunlardan bazılarının vatandaşlara yönelik kötü muamelelerinin ve vahim insan hakları ihlallerinin baş sorumluluğu sizlere ait! İşte 19 Mart Darbesi sonrası Eskişehir'de üniversite öğrencisi Ali Efe arkadaşlarıyla birlikte hakkını aradı diye gözaltına alındı. Gözaltı sürecinde polislerce darp edildi. O gece hastaneye götürüldüğünde vücudunda morluklar ortaya çıktı! Fotoğrafları burada! Ali Efe Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'na özgürlük istedi diye bu hafta hakim karşısına çıkacak ama ona uygulanan polis şiddetine ilişkin soruşturma bir milim dahi ilerlemiyor.

“BU ÇOCULAR NE YAPTILAR”

Sadece Ali Efe'ye değil, o dönemde İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, ülkenin farklı şehirlerinde gençler, kadınlar, yurttaşlar maalesef polis şiddetiyle, biberle, gazla, copla, şiddetle susturulmak istendi. Bu çocuklar ne yaptılar? Cinayet mi işlediler, çete mi kurdular? Gözüne, ağzına biber gazı sıkacak, tekme tokat orantısız güç kullanacak kadar öfkelenmeniz için ne yaptılar?”

CHP Eskişehir Milletvekili Çakırözer, Türkiye’de gazetecilere, siyasetçilere yönelik şafak operasyonlarını ve gözaltıları da eleştirerek şu açıklamalarda bulundu:

“Sokak ortasında dövülerek öldürülen aktivist belgeselci Hakan Tosun için ne yaptınız? Ölümü üzerinden bir ay geçti, ailesi, gazeteciler, meslektaşları, hak savunucuları Hakan Tosun'un akıbetini soruyor ama Emniyet, Bakanlık hepsi sessiz! Ülkenin seçilmiş belediye başkanlarını, gazetecileri, sanatçıları, hak savunucularını, bürokratları yani çağırıldığında emniyete, adliyeye gidip ifade verebileceği insanları şafak baskınlarıyla, terörle mücadele ekipleriyle gözaltına aldırıyorsunuz! İtibar suikastı, algı operasyonu yapıyorsunuz. İşte gazeteci Ercüment Akdeniz’in gözaltına alınma süreci ibretlik! Akdeniz, 247 gün haksız, hukuksuz tutuklu kaldı. Kendisi nasıl gözaltına alındığını açıklıyor gazetecilere. ‘Her sabah 5.30'da işe gitmek için evden çıkıyorum. 18 Şubat’ta, aynı saatte evden çıktığımda apartmanın önünde sivil polisler vardı, beni bekliyorlarmış! Oğlum avukat, onunla görüşeyim dedim 'Hayır.' dediler. Saat altı gibi eve baskın yapılacağı söylendi. Eşim tansiyon hastası, yanımda anahtar var, ya ben açayım ya siz açın dedim, dinlemediler. Özel harekât birimi gelince baskın aşamasına geçildi. Levyeyle kapıya vurdular, şok baskın yaptılar, bunu da kamerayla kayda aldılar.’ Bu ne demek Sayın Bakan? Gözaltı işlemini bir güvenlik operasyonu görüntüsüne büründürerek kamuoyu algısını manipüle etmek değil mi? Bu yaptığınız tamamen keyfîdir, gözdağıdır, algı yönetimidir, itibar suikastıdır. Gazeteciliği kriminalize etmenin, muhalif sesi susturmanın, topluma gözdağı vermenin adıdır.”

Kaynak: Bülten