CHP Eskişehir Milletvekili İbrahim Arslan, Eskişehir Net ekranlarında yayınlanan Net Soru programında Meltem Karakaş’ın sorularını yanıtladı. Arslan, kamuda tasarruf paketi, seçimlerin ardından yerel yönetimlerin üstlendiği sorumluluklar, erken seçim çağrısı ve CHP’de devam eden disiplin süreci hakkında önemli açıklamalar yaptı. Programdan öne çıkan başlıklar şu şekilde:

“İKTİDAR 2021’DE DE TASARRUF PAKETİ YAYINLADI”

“Ne yazık ki çok da sokakta ya da yurttaşlarımızın gelir düzeyine, yaşam biçimine, sosyal yaşamına çok etkisi olacağını düşünmüyorum. Önce tersinden başlamak lazım. Hep benim kullandığım bir cümle vardır. Türkiye uzun yıllardır hep sonuçları konuşuyor. Sonuçları yaratan nedenleri hiç sorgulamıyor. Bugün evet kamuda bir tasarruf açıklaması yapıldı. Önemli olan bu tasarruf genelgesine niye ihtiyaç hissedildiğidir. Kaldı ki AKP iktidarının ilk tasarruf genelgesi de değil bu. Ülkemizde uzun yıllardır aslında ekonomik sorunları yaşıyoruz. Pandemiye bağlı olarak 2020 zaten zorlu geçmişti ama ekonomik kriz anlamında düşündüğümüzde 2021 yılı ve izleyen yıllarda artık pik yaptığı dönemler yaşandı. AKP iktidarı 29 Haziran 2021’de cumhurbaşkanlığı kararıyla tasarruf genelgesi yayınlamıştı. Aslında bu tasarruf genelgesinin içeriğini izlediğinizde pazartesi günü Mehmet Şimşek tarafından açıklanan kamuda tasarruf paketinin içeriğiyle neredeyse birebir örtüştüğüne tanık olacaksınız. 2021 yılında bu tasarruf önlemleri paketi yayınlandı. Bu tüm kamu kurum kuruluşlarını bağlayan bir şeydi. 2021 yılından bugüne kadar 3 yılda merkezi idare o tasarruf genelgesinden elde edilen sonuçları açıklamalıydı.

“2021’DEKİ TASARRUF GENELGESİNE UYULMADIĞINI İTİRAF EDİYORSUNUZ”

İkincisi eğer bugün yenide kamuda bir tasarruf genelgesi yayınlıyorsanız, 2021 yılından bu yana tasarruf genelgesine uyulmadığını aslında itiraf da ediyorsunuz demektir. Üçüncüsü de genelgelerin içeriğine baktığımızda artık bunların bir kararla değil gündelik yaşamımızda olan bir şekilde herkesin kamu kaynaklarını etkin ve verimli kullanması tasarrufa yönelmesi ve özen göstermesi gereken temel huşular olmasına rağmen bunlar niye bir karar altına alınmak zorunda kalınıyor?

“İNSANLARIMIZIN GÜNDELİK YAŞAMINA DOKUNACAK HERHANGİ BİR ŞEY OLMAYACAK”

Olumsuzlamıyorum kıymetli buluyorum ama 2024 yılı merkezi iktidar bütçesi yaklaşık 11 trilyon TL. tasarruf paketiyle elde edilmeye çalışılan rakamın 100-150 milyar TL civarında olduğu ifade ediliyor yetkililerce. Yani bütçenin yüzde 1’ine karşılık gelen bir oran. Halkımızın içinde yaşamış olduğu hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı, işsizlik, yoksulluk noktasından baktığımız zaman ne yazık ki insanlarımızın gündelik yaşamına dokunacak herhangi bir şey olmadığı gibi var ola haklardan da geriye gidişler söz konusu olacağı için olumsuz da etkilemesi de mümkün. Tasarruf adı altında iktidar 3 yıl boyuna emekli olanların dışında kamuya herhangi bir alım yapılmayacağını ortaya koydu. Milyonlarca gencimiz hayal kırıklığı yaşamıştır. Personel servislerinden tutun da kamu çalışanlarımızın kullanmakta olduğu lojmanlara kadar bir yığın önlemi de içermektedir bu. Dolayısıyla gündelik hayata dokunacağı çok önemli alanlar olmadığı ortaya çıkıyor.

“YATIRIMI YEREL YÖNETİMLER YAPIYOR”

2024 yılı merkezi idaresinde sadece faize ayrılan pay 1 trilyon 254 milyar lira. 85 milyona hizmet verecek mahalli idarelere ayrılan bütçe 859 milyar lira. Merkezi idareden yerel yönetimlere bütçeden faize ayrılan payın neredeyse yarısı kadar zaten bütçeye bir rakam kondu. Kaldı ki bu genelgeyle de o rakamların bile aktarılmayacağı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla CHP çok sayıda belediyeyi yönetecek. Merkezi idare uzun yıllardır kamuda yatırım yapmıyor. Yatırımı yerel yönetimler yapıyor. Yolundan tutunuz ulaşıma, binalardan tutunuz kreşine pazar yerinden tutunuz farklı alanlara kadar minik minik de olsa kendi yatırımlarını kendileri gerçekleştiriyor. Genelgede diyorsunuz ki, bina yapmayacaksınız. Yasaklıyorum. Taşıt aracı almayacaksınız. Yasaklıyorum vs vs. Böyle baktığımız zaman hem merkezi idareden aktarılacak kaynaklar hem de yerel yönetimlerin kendi öz gelirleriyle üreteceği yatırımları bu genelgeyle de ortadan kaldırım biraz daha çaresiz kılma amacı da ortaya çıkıyor.

“ESKİŞEHİR’İMİZ BÜTÇEDEN HAK ETTİĞİ PAYI ALMALI”

Eskişehir’in yatırım projeleriyle ilgili yeni sorunlar değil. O nedenle de bugüne kadar yapmadıkları için AKP iktidarını eleştirdik. Eskişehirliler de gereğini yerine getirdiler. Eskişehir gerek çevre yolu gerek ilçe bağlantı yolu gerek hava alanı gerek turizm termal projesi deprem ya da afete dirençli şehirler yaratılması noktasındaki daha faza sorunları da ilave edebiliriz. Gemlik demiryolu bağlantı hattı, Hasan Bey lojistik hattı vs bunlar Eskişehir’in yeni sorunları değil. En az 20-30 yıllık konuşulan ve çözüm bekleyen sorunlar. Yatırım programına da bazıları girdi. Bir kısmına ödenek ayırdılar. Buradan AKP’li vekillere ve yetkililere seslenmek istiyorum. Eskişehir bundan müstesna tutulmalıdır. Eskişehir’imiz bütçeden hak ettiği payı almalı bu sorunların çözümü mutlaka sağlanmalıdır.

“SAKARIBAŞI SU PROJESİ TASARRUF GENELGESİNİN DIŞINDA TUTULMALIDIR”

Sakarıbaşı Su Projesi’ne gelirsek Sayın Hatipoğlu’nun dillendirdiği bir proje vardı adını dillendirmemekle beraber 4 milyar liralık bir yatırımla bunu çözeceğiz diyor. Dediği de aslında bu projedir. 2020 yılında DSİ ile ESKİ Genel Müdürlüğü arasında bu sözleşme imzalandı. Bu kentimizin 50-60 yıllık su sorununu çözecek bir projedir. O nedenle tasarruf genelgesinin dışında tutulmalıdır. Kaldı ki başlangıç yılı 2020’dir. Bu proje mutlaka hayata geçirilmelidir.

İKTİDAR MENSUPLARI YÜZLERİ GÜLEREK, TÖRENLERLE AŞEVLERİ AÇTI

Seçim öncesi yerel yönetimlerde sağıyla, soluyla çok sayıda belediye başkanı kentlerine yapacakları hizmet ve yatırımlardan daha çok sosyal yardımları öne çıkararak bu seçim maratonunu yönetti. Bu Türkiye’nin geldiği noktayı sergilemesi açısından çok kıymetli ve çok hazin, üzücü bir şey. Bunu muhalif partileri yapabilir. Çünkü yurttaşlarımızın, hemşerilerimizin bu alandaki ihtiyaçlarını gidermekle ilgili muhalif partiler gerekli projeleri hazırlarlar. Ama iktidar partisinin mensupları bizimle yarışa girdi. Elinizden tutan mı var? Emeklilerimizi, asgari ücretle çalışanlarımızı yaşam standartlarını insan onuruna yaraşır hale getirme, işsizlere istihdam yaratma, insanlarımızı kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde, alın terleri, emekleriyle yaşam sürmelerini sağlayacak ekonomik, sosyal politikaları uygulamanızı kim engelledi? CHP mi engelledi? Tek başına iktidarsın. Ama Eskişehir’de bile emekliler için paketler açıklandı. Ne kadar ayıp. Emekliler bizim kıdemlilerimizdir. Onları çocuklarının, torunlarının cep harçlığına muhtaç ettikleri için utanmalılar. Bir ülkede aş evlerini törenle açıyorsanız, bir ülkede aş evlerinden söz ediyorsanız bu övünülecek bir şey değil. Utanılacak bir şeydir. Bu ülkede açlığın, yoksulluğun ne aşamaya geldiğin sergiler. Ama utanmadılar. Yüzleri gülerek, törenlerle aş evleri açıldı bu ülkede.

“SOKAĞIN DİLİNİ ANLAYACAĞIZ VE KAVRAYACAĞIZ”

Yerelden genele yürüyen bir iktidar yürüyüşümüz olacak. Türkiye’de erken seçim olabilmesinin kriterleri var. Ya parlamentoda erken seçim kararı alınması lazım ki buna bizim sayısal olarak gücümüz yetmiyor. Ya da cumhurbaşkanının meclis fesih ederek erken seçime götürmesiyle bu mümkün. CHP bence izleyen günlerde ki genel başkanımız da bunun işaretlerini vermiştir. Yerel seçim sonuçları bizde bir şımarıklığa dönüşmeyecek. Bunu sindirerek yolumuza devam ediyoruz ama sokağın dilini de anlayacak kavrayacağız. Sokağın dili erken seçim diyorsa da biz ona göre politikalarımızı geliştiririz diye bir yaklaşımı var. Bu da çok doğru bir stratejidir. Bizimle birlikte yol yürüyecek olan tüm muhalif partilere, sendikalara, meslek örgütlerine, toplumun örgütlü kesimlerine de yayarak çalışmalarımızı sürdürme arzusundayız.

“TOPARLAMAMIZ ÇOK KOLAY OLMADI”

Seçmenin tavrını doğru okumak lazım. 14-28 Mayıs seçim sonuçları özellikle sol, sosyal demokrat seçmen kitlesinde gerçekten büyük bir kırılma yarattı. Onu toparlamamız çok kolay olmadı. Ben Eskişehir’in mahalle mahalle köy köy analizlerini yapıyorum. Bu seçimde iki tablo ortaya çıktı. Birisi, bu ülkede solu, sosyal demokrasinin iktidara gelmesinden umudunu kesen bir seçmen kitlesinin hala sandığa gitmediğini görüyoruz. Diğer yandan bugüne kadar başta AK Parti olmak üzere değişik sağ partilere oy veren, gelinen noktada içinde bulunduğu durumdan hoşnut olmayan sandığa gitse başka partilere oy kullanan bir kitle de var ama gitse eli varmayan onun için de sandığa gitmeyen bir seçmem kitlesi var. Şimdi o zaman biz nerede hata ya da eksik bırakıyoruz da o seçmen kitlesini yanımıza alamıyoruz sorusunun yanıtını bulmamız lazım. 

“SEÇİME KATILIM ORANI EN DÜŞÜK MAHALLER YENİ BAĞLAR, ESKİ BAĞLAR, GÜLLÜK, BAHÇELİEVLER”

Analizlerim devam ediyor. Eskişehir’de seçime katılma oranının en düşük olduğu mahalleler Yeni Bağlar, Eski Bağlar, Güllük, Bahçelievler olarak analizlerimde ortaya çıktı. Büyükdere vs Emek’e kadar uzanan bir çizgi. Yaklaşık 156 bin seçme 14 Mayıs’taki tavrından farklı bir tavır sergilemiş gözüküyor. Bu 156 bin oyun yaklaşık 66-67 bini CHP’ye yönelmiş görünüyor. 80 bin civarında sandığa gitmeyen seçmen tespit ettim. Kalan kısım da diğer partilere dağılmış görünüyor. O nedenle analizlerimize devam edeceğiz. Emek’te ne oldu? Vişnelik’te, Akarbaşı’nda ne oldu? Öğrencilerin yoğun olduğu Eski Bağlar’da, Yeni Bağlar’da ne oldu?

KIRSAL İLÇELERDE YÜZDE 90’LARDA, MERKEZ İLÇELERDE YÜZDE 78

Örneğin 12 çevre ilçemizde seçimlere katılma oranı yüzde 90’lar seviyesindeyken merkez ilçelerde niye yüzde 78’lere geldi? Buradan çıkaracağımız çok ciddi sonuçlar var. Hem siyasal tutum açısından hem seçmenin sandığa gidip gitmemesi açısından. İzleyenler günlerde buralardan raporlarımızı hazırlayacağız.

SAVUNMALARI DOĞRUDAN GENEL MERKEZİMİZ ALACAK

Genel merkezimiz almış olduğu bir kararla seçimlerde yaşanan disiplinsizliklerle ilgili yetkiyi tamamen kendinde topladı. Bunda temel kaygısı şu: İllerde, ilçelerde yaşanacak bir çatışma, bir kırılma ortamını yaratmamak. Şikâyetleri genel merkezimiz kendisi alıyor belgeleriyle beraber inceleme, araştırma, sorgulama ve nihayetinde varsa olumsuzluk varsa savunmalarının alınmasını doğrudan genel merkezimizde yüksek disiplin kurulu marifetiyle gerçekleştirecek.

“DİSİPLİNSİZ DAVRANIŞLAR NE YAZIK Kİ VAR”

Ben meseleye sadece bugünle bakarak yanıt veremem. Kurumlar kurallarıyla yönetilir. Ben CHP’nin bir mensubuyum. Partimizin tüzüğü bizim anayasamızdır. Partimizin tüzüğünde CHP’nin üyesi olan herkesi bağlayan ödevler, sorumluluklar yer almaktadır. O nedenle kurumlar kurallarıyla yönetildiğine göre bu kurallara önce bu partinin mensuplarının uyması gerekir. Uzun yılladır partimizde sumen altı edilen bu tür disiplinsiz davranışlar ne yazık ki var. Sadece yerel seçimlerde yaşandığını söylemek olanaklı değil. Geçmişe baktığımızda bunların her birini görüyoruz. Bizzat yaşadıklarım da var çünkü.

“TESTİYİ TAŞIYANLA TESTİYİ KIRANI AYIRMAK GEREKİYOR”

Testiyi taşıyanla testiyi kıranı da ayırmak gerekiyor. Ben kimseyi zan altında tutmam. Disipline kimlerin isimleri verilmiş inanın bilmiyorum. Belgeleriyle mutlaka kanıtlayıcı olmak zorunda. Ona göre de arkadaşlarımız savunmasın ı yapar. Ben 60 yaşındayım. 12 Eylül öncesini saymayalım 1984 SODEP ile başladığım zaman 40 yılı aşkın süredir sol, sosyal demokrat partilerde mücadele vermeye çalışıyoruz. Seçimlerde de bunu yaşadık. Bir üstünlük aracı olarak söylemek değildir amacım. Bir tek hemşerimizi ikna edebilmek için kilometrelerce yol gidip gece yarılarına kadar o insanlarımızla hemhâl oluyorsak aynı duyarlılığı CHP’nin üyesi olan hele hele geçmişte bazı sorumlulukları üstlenmiş olan arkadaşlarımızın da göstermesini beklemek en doğal hakkımız. Bu şu değil: elbette herkes sürece aynı bakmak zorunda değil. Aynı adayları sevmek zorunda değil. Kendi iddialarını da ortaya koyabilirler. Ama bunun bir siyasal etik içinde yürütülmesi lazım. Herkesin ulu orta her şeyi her yerden konuştuğu, yazdığı hele hele bu sosyal medyanın da yaygınlaşmasıyla ulu orta oralardan yazıldığı, çizildiği bir alan haline getirilemez. O testiyi kıranları bir şekilde disipline etmezseniz testiyi taşıyan insanların gerçekten kırıyorsunuz.

“SİYASETİ AKTİF YAPAN ARKADAŞLARIMIZIN CÜMLELERİNE ÖZEN GÖSTERMESİ GEREKİR”

Eskişehir’de 17 bin üyemiz var. Aktif siyaset üreten 300-500-1000 insanın tartışma konusu. Ama bundan daha kıymetlisi şu: Yüz binlerce insan CHP’ye katıksız oy veriyor. Hiçbir beklentisi, talebi yok. Vekilliği, belediye başkanlığı, il başkanlığı talebi yok. Saf ve temiz olarak ben CHP’nin iktidarını görmek istiyorum diyor. O insanların yanında siyaseti aktif yapan arkadaşlarımızın ağzından çıkacak cümlelerin her birine dikkat etmesi, özen göstermesi gerekiyor.

“ESKİŞEHİR’DE DE BAZI OLUMSUZLUKLARI SAHADA DA GÖRDÜM”

Genel merkezimiz seçimlerden önce partinin 100. yılı nedeniyle bir af geliştirmişti geçmişle ilgili. Bu yeni bir aşama yerel seçimlerde ortaya çıkan konular. Gerçekten objektif kanıtlara dayalı olarak bir çalışma yürütülüyor. Eskişehir’de de arkadaşlarımızın bundan sonra tüzüğe uygun davranmaları gerekir. Çünkü eylem partinin eylemidir. Başarı partinin başarısıdır. İnsanlar kendilerini bir yerlerde görmek isteyebilirler ve bu da çok saygıdeğerdir. Ama parti adayları belirledikten sonra partililere düşen görev adaylarımızın ve partimizin başarısı için çaba göstermektir. Ne yazık ki Eskişehir’de de bazı olumsuzlukları sahada da gördüm. Sesimizi çıkarmadık. O bütünlük içinde hedefe kilitlendik ama şimdi sanırım bazı arkadaşlarla ilgili süreç devam ediyor.”

Kaynak: Meltem Karakaş