Dijital dünyada işlenen suçlarla mücadele kapsamında yetkililer tarafından önemli bir yasal düzenleme hazırlığı yürütülmektedir. Devlet, MASAK aracılığıyla internet üzerinden yapılan dolandırıcılık gibi "bilişim suçlarında" hızlı hareket edebilmek için yeni bir yasa çıkarmak istiyor. Söz konusu tasarı yasalaştığında finansal kuruluşlar, şüpheli gördükleri para trafiklerine anında müdahale etme hakkına kavuşacak. Ancak hukukçular, hazırlanan metnin vatandaşların temel haklarını ihlal edebileceği endişesini taşıyor. Ceza Hukuku Profesörü Dr. Ersan Şen, kanunun mülkiyet hakkına etkisini, kanunun kapsamını Tgrthaber.com Ekonomi editörü Bengü Sarıkuş'a anlattı.
Mülkiyet Hakkına Yargısız Müdahale Tartışması
Hukuk çevrelerinde tartışma yaratan düzenleme, Ceza Muhakemesi Kanunu'na (CMK) eklenmesi planlanan "Bilişim suçlarının işlenmesi suretiyle elde edilen menfaatin bulunduğu hesabın askıya alınması ve el koyma" başlıklı m.128/A hükmü hakkında görüş bildirdi. Tasarıda yer alan maddeler, finansal kuruluşlara inisiyatif vererek sürecin yargı makamlarından bağımsız ilerlemesine olanak tanıyor. 48 saate kadar askıya alma yetkisinin bankalar, ödeme hizmeti sağlayıcıları veya kripto varlık hizmet sağlayıcıları tarafından kullanılmasına izin veren bahse konu düzenlemenin mülkiyet hakkına müdahale olduğunu belirten Şen, yargı erkinin de devre dışı bırakıldığını ifade etti. Vatandaşların varlıklarına tedbir konulması sürecinde hakim veya savcı onayının aranmaması eleştirilerin odağında yer alıyor. Ünlü hukukçu, böyle bir yetkinin kamu gücü yerine özel kurumlara devredilmesinin sakıncalarına dikkat çekiyor. Yargı denetimi olmadan atılacak adımların hak ihlallerine yol açabileceği savunuluyor.
Finansal Kuruluşlara Tanınan Olağanüstü Yetkiler
Tasarı metninde yer alan ifadeler, bankalara ve kripto varlık sağlayıcılarına geniş bir hareket alanı açıyor. CMK m.128/A'da yer alan "Suçta kullanılan her türlü hesabın üç güne kadar askıya alınmasına ilgili banka, ödeme hizmeti sağlayıcısı veya kripto varlık hizmet sağlayıcısı tarafından karar verilebilir." ifadesini eleştiren Şen, "Bu ifade, hakim veya Cumhuriyet savcısı olmaksızın bir kişinin suçta kullanılan hesabına geçici tedbir koymak suretiyle Anayasa m.35 ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Ek Protokol m.1 ile güvence altına alınan mülkiyet hakkına müdahale anlamına geliyor" dedi. Yapılan değişiklik ile birlikte anayasal güvence altındaki bir hakkın kullanımına sınırlama getirilmesi hedefleniyor. Her ne kadar birkaç gün için de olsa da, Anayasa m.35’in ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Ek Protokol m.1’in güvencesinde bulunan mülkiyet hakkının kısıtlandığı, kısıtlamanın da esasen kamu görevlileri tarafından yerine getirilmediğini belirten Şen, yargı erkinin bahsi geçen aşamaya hiç müdahil olmayacağını vurguladı. Özel sektör çalışanlarının vereceği kararların hukuki sonuçlar doğurması sistemi değiştiriyor. Anayasal hakların korunması noktasında sürecin hassasiyetle yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor.
Şüpheli İşlemlerin Tespiti ve Süre Sınırı
Kanun koyucunun temel hedefi, suç gelirlerinin kaçırılmasını engellemek olarak açıklanıyor. Meclis'in sözü edilen yeni kuralı getirme amacı bankalara, bir şüpheli işlem gördüklerinde anında, hızlı ve geçici olarak o hesabı dondurma yetkisi vermek. Uygulama sayesinde yasadışı yollarla elde edilen fonların transferi durdurulmaya çalışılacak. Böylece, para suçluların eline geçmeden engellenmiş olacak. Getirilmek istenen sistemde Askıya alma süresi 48 saat olarak sınırlanıyor. Belirlenen zaman dilimi içerisinde adli makamların devreye girmesi öngörülüyor. Bahsedilen sürenin amacı, “suçtan elde edilen menfaatin başka yere aktarılması veya ortadan kaldırılması” gibi riskleri önlemek. Bankanın, şüpheli parayı 48 saat tuttuğu belirtilirken belirtilen süre içinde Savcılık veya Hakimlik kurumunun devreye girip paranın suçla bağlantısı varsa kalıcı olarak el koyma kararının kanunda altı çiziliyor. Süreç içerisinde masum vatandaşların mağduriyet yaşamaması için mekanizmaların nasıl işleyeceği merak ediliyor. Ancak Şen, önerilen maddede sayılan suçların banka görevlileri tarafından nasıl ayırt edilebileceği sorusuna da dikkat çekiyor.
Mevcut Usuller ve Olası Hukuki Sorunlar
Banka personelinin suç tespiti yapma kapasitesi ve yetkisi konusunda ciddi soru işaretleri bulunuyor. Ersan Şen, önerilen maddede sayılan suçların banka görevlileri tarafından nasıl ayırt edilebilip de sayılan suçlardan birisinin işlendiği sonucuna varılabileceğinin anlaşılamadığını belirtti. Hukukçu, keyfi uygulamaların önüne geçilmesi adına farklı bir yöntem öneriyor. Şen, söz konusu konuda en azından uzman bir kamu kurumu ile iletişime geçilmesi suretiyle hesap hareketinde kısıtlamaya gidilmesinin daha isabetli olacağını söyledi. Halihazırdaki yasal çerçeve daha bürokratik bir süreç içeriyor. Mevcut durumda CMK m.128'e uygun el koyma tedbirinin uygulanabilmesi için MASAK veya BDDK tarafından usule uygun hazırlanmış bir raporun gerekli olduğu, ancak bahsi geçen raporun hazırlanmasının zahmetli ve uzun süreli olabildiği dile getiriliyor. Yeni tasarıda ise hesap sahibi, askıya alma kararına karşı savcılığa başvurabilir; savcı ilgili başvuruyu 24 saat içinde değerlendirecek. Askıya alma / elkoyma sürecinde, tedbiri uygulayan banka ya da kurumun kararı hukuka uygun sayılıyor. Bahse konu düzenleme kabul edilirse Türkiye’de bankacılık, ödeme hizmetleri ve kripto alanlarında mali suçlarla mücadelede önemli bir dönüşüm yaşanacak. Tasarı hala Meclis’te; yani metin üzerinde değişiklik yapılma ihtimali var. Kanunun son hali önümüzdeki günlerde belli olacak.




