İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, AK Parti Sarıyer İlçe Başkanlığını ziyaret etti. Bakan Soylu, 6 Şubat’ta Türkiye’de yaşanan deprem felaketine değinerek, “Ülkemizde yer kürenin en büyük depremlerinden birisi meydana geldi. Gerek etkinliği açısından, etkilediği alan açısından, gerek yaygınlığı açısından, gerek etkilediği insanlar ve yüzölçümü açısından dünyanın, yer kürenin varlığından itibaren en büyük depremlerinden birisi ile karşı karşıya kaldık. Daha önce de birçok afetle karşı karşıya kaldık. Geçmiş on yıllarda geçmiş yüzyıllarda birçok afetle karşı karşıya kaldık ama ilk günlerde de böyle düşündüm. Bunu bir afet olarak bir deprem olarak değerlendirmek, ölçüsü açısından, büyüklüğü açısından ve etkinliği açısından ne kadar bunun karşılığı olur hala bunun soru işaretleri kafamızdadır. Ve 64 gün 65 gün oralarda kıymetli Cumhurbaşkanımızın riyasetinde, yönetiminde bütün arkadaşlarımızla beraber, devletin bütün kapasitesi ile beraber, kadın kurum ve kuruluşlarımızın bütün kapasitesi ile beraber, yerel yönetimlerimizle, sivil toplum örgütlerimizle ve 81 vilayetin her tarafından oraya gelenler, gelmeyenler, gönlü orada olanlar ve olmayanlar, elini taşın altına koyanlar veya koymaya destek olanlarla, birlikte bir millet bir büyük mücadeleyi ortaya koymuştur. Ve orada arama kurtarma çalışmalarından bazılarındaki barınma çalışmalarına kadar, enkaz kaldırma çalışmalarına kadar, beslenmeye kadar, hakikaten kardeşliğin nasıl olduğunu, birlik ve beraberliğin nasıl olduğunu ve bu deprem karşısında birçok ziyaret eden yabancı ülke devlet adamlarının, dünyada böyle bir mücadele vermeyi görmedik, göremeyiz diye de tespitte bulunduklarını bir süreci birlikte geçiriyoruz” dedi.

"Bu milletin birliğinin hissettirilmesi için büyük bir mücadele ortaya konulmuştur"
Deprem bölgesindeki çalışmalarını anlatan Bakan Soylu, "Yaklaşık 700 bini aşan 2 milyon 700 bin civarında oradaki vatandaşımızın sadece çadırda hayatını devam ettirdiğini, diğer taraftan yaklaşık şu ana kadar 65 bin konteynerin indiği ve orada bunun yüzde 60’ına şuandaki hemşehrilerimizin orada yerleştikleri, diğer yerleşim yerinde de devam ettiği, çok kısa bir süre içerisinde yüz bin rakamını orada konteyner açısından ve konteyner kent açısından bulacağımız, 1.5, 2 ay içerisinde de 200 bin rakamını bulacağımız diğer taraftan da kalıcı konutların yapılması hususunda hemen adımların atıldığı, hemen temellerin atıldığı bizatihi Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde temel atmaların ve bunların gerçekleştirildiği bir sürecin birçok faktörü bir anda yürütülen, yönetilen birçok faktörü hep beraber bir milletin, bir devletin bütün kapasitesiyle beraber yönetmeye çalışıyoruz. Allah bir daha ülkemize, insanlığa böyle bir afet vermesin. Şunun ve orada hayatını kaybeden bizim inancımızla hükmen şehit olduğuna inandığımız bütün depremden hayatını kaybeden hemşehrilerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailelerine sabır, ülkemize sabır diliyoruz. O deprem de yaralı olan ama iyileşen oradaki depremzedelere geçmiş olsun şuan da hala tedavilerine devam edilenlere de Cenab-ı Allah’tan şifa niyaz ediyoruz. Şunun altını çizerek söylemek istiyorum orada büyük bir gayret ortaya konuldu. Oradaki vatandaşlarımızı yalnız bırakılmaması için saydığım bütün unsurlar samimiyetle seferber oldular, herkes seferber oldu. Ve bu kadar yaygın, bu kadar etkin bir depremde iki ay içerisinde acaba bu ayağa kalkar mı düşüncesi hakimken bugün, bir vesileyle temin ettik. Özellikle şuna hakikaten dikkat etmemiz gerekiyor. 20 bin geçici tuvalet kurduk. Her sabah, öğlen ve akşam her gün temizliklerine meşgul olduk. 10 binin üzerinde banyo kurduk o şehirlerin ilaçlanması geçen sene ne ise sivrisinek dahil olmak üzere bu sene onları iki katına çıkarabilmek için. Yerel yönetimlerin de depremzede olduğunu düşünürseniz aynı zamanda idari kontrolünde dahil olmak üzere aynı zamanda LGS- YKS’ye girecek çocuklarımızın kendi akranlarıyla yarışta geri kalmamaları için kiminin çadır kentlerde kiminin farklı alanlarda eğitimlerini sağlamak üzere ortaya konulan canla başla mücadeleye dahil olmak üzere 360 derece oradaki insanlara devletin her nefesinin hissettirilmesi için bu milletin birliğinin hissettirilmesi için büyük bir mücadele ortaya konulmuştur" diye konuştu.

Sabaha karşı İstanbul’a geldiklerini söyleyen Bakan Soylu, "Eyüpsultan’da sabah namazını karşıladık. Diyanet İşleri Başkanı da ordaydı. Ellerimiz Cenabı Allah’a kaldırdık ve niyaz ettik 'Allah’ım bizi bu millete mahcup etme' diye ve ondan sonra SKM Başkanımızla birlikteydik. Hemen bugün başlayalım dedik. Çünkü bizim kampanyamızın ismi 'Hemen Şimdi'. Ülkemizin ve insanımızın vakit kaybetmeye tahammülü yok. Cumhurbaşkanımız deprem konutlarının kalıcı konutların 1 yılda oradaki depremzede hemşehrilerimize verileceğini taahhüt etti. Dünyada bunu yapabilecek başka bir ülke söz konusu değildir. AK Parti’nin 2002 yılından itibaren yürüttüğü hükümetler olmasaydı, denetim kapasitesi bu kadar güçlü olmasaydı, bu millete büyük bir özgüven yüklenmemiş olsaydı bugün karmaşık, kaotik, dünyanın en büyük depreminde belki ne yapacağını şaşırmış, ne olacağını şaşıran ve acaba yarınlarımız ne olacak nasıl bu işin içinden çıkabileceğiz düşüncesinde olan bir tabloyla karşı karşıya kalacaktık. Oysa bugün önümüzdeki işlerimizi, işi önümüze almış durumdayız. Acımızı derindir doğru. Ama gelecek nesillerimize hep birlikte çok daha güvenli şehirler inşa edeceğiz ve 1 yıl içerisinde Cenabı Allah nasip edecek oradaki hemşehrilerimizin başını sıcak yuvalara koymuş olacağız. Ve onlar evlerinden sıcak yuvalarından çadıra konteyneri geçtiler. Ve onları tekrar çadırdan çadırdan, konteynerden kendi evlerine sokana kadar da durmayacağız. Hep beraber onlarla olacağız. Bu millet yüce gönüllü bir millet olduğundan medeniyetin bütün ilkelerini iliklerine kadar yaşadığını bir kez daha hep birlikte gördük. Sadece büyük bir afetle karşı karşıya kalmadık. Aynı zamanda büyük bir imtihanla da karşı karşıya kaldık. Ve bu imtihanı hep birlikte veriyoruz. Hem depremzedelerimiz hem milletimiz hem etrafımızdaki coğrafyada ve dünyadaki ülkeler hep beraberiz" diye konuştu.

"Cumhur ittifakı ile birlikte Türkiye bütün sınavlara karşı kendisini dirençli bir hale getirmiştir"
Kamerun’dan Yerel Yönetimler Bakanı'nın Türkiye'ye geldiğini anlatan Bakan Soylu, "Bize karınca ve kararınca destek olmaya geldiklerini söyledi. Siz yıllarca bize destek oldunuz. Siz Afrika’yı elinizin üzerinde tuttunuz. Tayyip Erdoğan bütün Afrika kıtasının kahramanıdır. Biz duruşumuzu göstermeye geldik. Onun için yalnız olmadığınızı, değerlerimize ve medeniyetimize uygun bir şekilde birbirimizi kucakladığımız bir imtihandan geçtiğimizi biliyoruz. Kararlı olacağız dik duracağız güvenli şehirlerimizi yeniden inşa edeceğiz. Kim ne derse desin ülkemizi milletimizi Türkiye Yüzyılı’yla bu kutlu kadrolarla bu güçlü kadrolarla AK Parti ile ve Cumhur İttifakıyla beraber kucaklaştıracağız. Son yıllarda birçok sınamadan geçtik. En son geçtiğimiz büyük sınav ve büyük imtihan deprem. Ondan önce afetler, yangınlar, depremler, sel felaketleri her birini yaşadık. Yine bu esnada hepimizin insanlık tarihinde görmediği bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomiyi eğitimi, sosyal hayatı felç eden anneyi babadan ayıran çocukları ailelerinden ayıran birbirine uzaktan bakmayı bile neredeyse engelleyen pandemiden geçtik. Ondan önce 15 Temmuz hain darbe girişimden geçtik. Bu esnada ekonomik saldırılardan döviz operasyonundan dünyanın bizi bir pranga altına almak istediği, etkilemek istediği ve hareket kabiliyetini kısıtlamak istediği bir dönemden hep birlikte geçtik. 17-25 Aralık darbesinden geçtik. Ülkenin doğu ve güneydoğusu ülkenin büyük şehirlerini felç etmek isteyen, kardeşi kardeşe düşürmek isteyen özerklik ilanlarıyla birlikte bu ülkenin birlik ve beraberliğine halel getirmek isteyen bir anlayıştan ve Türkiye’ye karşı taammüden işlenen olaylardan geçtik. 6-8 Ekim olayları. Ondan önce Gezi olaylarından geçtik. Bütün bunları hep birlikte yaşadık. Bazen tehditlerden, bazen parmak sallamalardan bazen Batı’nın bizi hakir görmesinden, küçük görmesinden, ‘Size istediğiniz adımı attırmayız’ denilen tehditlerden geçtik. Etrafımızdaki coğrafyada terör devleti kurmak istediler, hala kurmak istiyorlar. Bu sınavlardan ve bu tehditlerden geçiyoruz. Hakurk’tan Afrin’e kadar bir hattı sadece terör devleti değil Türkiye’nin güneyi ile olan bütün irtibatı, tarihiyle medeniyetiyle komşularıyla yakınlarıyla, Müslümanlarla olacak bütün irtibatlarını kesmek ve Türkiye’nin o tarafla olan bağını ortadan kaldırmak için ortaya konulan senaryolardan geçtik ve geçiyoruz" şeklinde konuştu.

“Cumhur ittifakı ile birlikte Türkiye bütün sınavlara karşı kendisini dirençli bir hale getirmiştir”
AK Parti’nin iktidara geldiği günden bu yana istikrara, altyapıya, yerli ve milli kalkınmaya büyük önem verdiğini belirten Bakan Soylu, “Eğer dünyada bütün coğrafyalara elimizi uzatmamız ile beraber, ilgi alanlarımızı etki alanlarımıza çevirmemizle beraber özgüvenimizi yükseltmemiş olsaydık, biz yaparız dememiş olsaydık, her türlü ekonomik saldırıya teslim olurduk. Her türlü terör saldırısında teslim olurduk. Her birinin maliyetini çok büyük ağır bedellerle bugüne kadar öderdik. Cumhur ittifakı ile birlikte Türkiye bütün sınavlara karşı kendisini dirençli bir hale getirmiştir” ifadelerini kullandı.

"Bizi yeniden IMF’ye Amerika’ya mahkum eden bir anlayışı ortaya koymaya çalışıyorlar”
14 Mayıs’ta milletin vereceği karara herkesin saygı duyması gerektiğini söyleyen Bakan Soylu, “Türkiye tam 20 yıldır büyük devrimleri gerçekleştirmiştir. Buna değişim demek, meseleye haksızlık yapmak anlamına gelir. Sadece Türkiye fiziki altyapısını değiştirmedi, Türkiye zihni altyapısını da değiştirdi. Bu ülkede insanlar kılık kıyafet sebebiyle okullara, devlet dairelerine alınmıyordu. Şimdi herkesin eşit vatandaş olduğu, birinci sınıf vatandaş olduğu, herkesin ‘ben dindarım’ diyebildiği bir ülke tablosu ile karşı karşıyayız. Bize yüksek demokrasi diye yutturdukları, herkesin kısıtlandığı, insanların kendi ana dillerini konuşabilme yeteneklerinin ortadan kalktığı, herkesi yaftaladıkları 28 Şubat’ından 12 Eylül’üne kadar her bir darbe ile birlikte insanları ürküttükleri bir tabloyu değiştirmek kolay bir iş değildi. Biz sadece bir siyaset yürütmüyoruz. Eğer bir siyaset yürütürsek birileri gibi ‘ben hesabımı seçim sonrasına dondurdum’ diyen bir anlayışın, meclise bir fazla kendi partisinden sokabilme için neredeyse at pazarlığı yapan bir anlayışın mensupları olurduk. Biz onların mensupları değil ilahi kelimetullah davasının mensuplarıyız. Biz bir Türkiye davasının mensuplarıyız. Eksiklerimiz elbette ki var, olacak. Bu millet bizim samimiyetimize itimat etti. İşte 14 Mayıs tüm bu kararları verecektir. Bizi istemeyenler. ‘Bunlar gitsin’ diyenler bir şey ortaya koyuyorlar. ‘Biz Suriye’de yapılan, Kuzey Irak’ta yapılan ve Türkiye’nin terör devletini engellemek için gerçekleştirdiği sınır dışı operasyonların tamamını durduracağız. Biz daha dün hapishanede ne kadar bu ülkenin devletine milletine saldıran terörist varsa hepsini dışarı çıkaracağız’ bunları açık açık söylüyorlar. ‘Bunlar gitsin’ diyenler. 15 Temmuz’da darbede uçaklarla helikopterlerle ağır makineli tüfeklerle bu ülkeyi teslim almak isteyenlerin artık hapishanelerde kalmamasını, yeniden devletin görevlileri olmasını talep ediyorlar. Bunlar çok açık. Bizi istemeyenler bizi Avrupa’nın diliyle yargılayanlar dönüp aile yapımızın bu ülkeye yakışmadığını ve burada aile yapısını ortadan kaldırabilecek birçok sapkınlığın bu ülkenin kuralı haline gelmesini istiyorlar. İHA’ya SİHA’ya savunma sanayimize yerli arabamıza kabahat bulup bütün ortaya koyduğumuz mücadeleleri bertaraf etmeye çalışıyorlar. ‘Bunlar gitsin’ diyenler bir tarafın Türkiye’nin kendi altyapısı ile oluşturduğu üretim ekonomisini, ihracatını, istihdamını bertaraf edip biz beceremeyiz diye dünkü nutuklarla bir araya gelip yeniden bizi IMF’ye Amerika’ya mahkum eden bir anlayışı ortaya koymaya çalışıyorlar” dedi.

"Dünyanın hiçbir döneminde bu kadar büyük bir göç akımı yaşanmamıştır, Türkiye bunun altında da ezilmedi"
Türkiye’de sadece bugün 3 milyon 426 bin Suriyeli'nin olduğunu söyleyen Bakan Soylu, "300 bin başka uyruklu irtica eden kardeşimiz var. Dünyanın hiçbir döneminde bu kadar büyük bir göç akımı yaşanmamıştır. Türkiye bunun altında da ezilmedi. Ne kardeşliğinden vazgeçti, ne hukuktan vazgeçti, ne sınırlarını güvenlik altına almaktan vazgeçti. Bu kadar büyük sınamaları, göç sınaması, afet sınaması, ekonomik saldırı sınaması, pandemi sınaması bunların hiçbirinde Türkiye teslim olmadı. Her birinden kendisi adına güç buldu. Çünkü samimiydi. Çünkü onun istikametini bozmak istiyorlardır. Doğu ve Güneydoğuda HDP’li belediyeler vardı. Ne yaptılar. PKK’ya parasal destek sağladılar mı, insan kaynağı sağladılar mı. Peki lojistik destek sağladılar mı. Neyle yaptılar bunu. Sadece elde ettikleri bir kısmı baskı ile, bir kısmı korkutarak elde ettikleri belediyelerle beraber bunu sağladılar. Bahsettikleri gibi karşımızdaki bunlar gitsin diyenlerin Allah korusun dedikleri yerine gelirse doğu ve güneydoğuda ne olacağını söyleyeyim. Bugün Suriye’de Kuzey Irak’ta nasıl Amerikan bayrağı olan askerler fink atıyorsa, Doğu ve Güneydoğu’da bunlar aynısını yaparlar. Sadece bir terör örgütünü değil Türkiye’yi uluslararası bir ezilmişliğin içine bırakırlar. Bana kızıyorlardı 2019 yerel seçimlerinde ‘eğer bunlara verirseniz bu seçimlerde PKK’lıları buralara koyacaklar’ dediğimde ‘bunlar siyasi söylemlerdir’ diye tepkilerle karşılaştım. Şimdi her gün Büyükşehir Belediyesi’nde bir terörist yakalanıyor. Kimisi DHKP-C’li. Kimisi savcı Selim Kiraz’ın şehit edilmesine bayrak sallayan, kimisi dağda bu işleri yapan anlayışı ortaya koyuyorlar. Milletimiz her şeyi görüyor" diye konuştu.