Erzincan İliç’teki maden faciasında toprak altında kalan emekçilerin bedenlerine ulaşılamazken AKP iktidarı TBMM’de madenlerde denetimin azaltılarak, yeni facialara yol açabilecek düzenlemeleri içeren kanunu hayata geçirmenin derdine düştü. İktidar muhalefetin tepkilerine rağmen, düzenlemeleri Meclis’e getirirken CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “İliç’teki facianın üzerinden daha 73 gün geçti. Siyanürlü toprak altında kalan 9 emekçimizden 7’si hala kurtarılmayı beklerken, siz yeni İliç’lere yol açabilecek düzenlemeleri Meclis’e getiriyorsunuz” dedi.

Kanun ile Birleşik Arap Emirlikleri’ne maden ve enerji alanında imtiyazlar verilmesinin önünün açılacağını da belirten Çakırözer, “Birleşik Arap Emirlikleri’ne kıyak için İliç’i de unuttunuz! Bu kanun ile Dışişleri Komisyonu’nda bekleyen anlaşma için mıntıka temizliği yapılmakta. Böylesine vahim imtiyazlar içeren, hukuki güvencemizin yok edildiği bir anlaşmayı kimle yaparsanız yapın karşısındayız. Çünkü sizin peşkeş çektiğiniz o alanların tümü 85 milyonun malıdır, hakkıdır” diye konuştu.

“HER TORBANIN UCU DOĞA KATLİAMINA ÇIKIYOR”

TBMM’de Maden Kanunu’nda düzenlemeler içeren kanun teklifi görüşmelerine başlandı. Muhalefet Erzincan İliç’te meydana gelen maden faciasında siyanürlü toprak altında kalan emekçilerin bedenlerine ulaşılamamışken yeni facialara yol açabilecek düzenlemelerin Meclis’e getirilmesine tepki gösterdi.

22 yıllık AKP iktidarı döneminde Maden Kanunun onlarca kez değiştirildiğini ve her seferinde ormanların, tarım arazilerinin, meraların ve zeytinliklerin şirketlerin yağma alanına dönüştürüldüğünü söyleyen CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer şunları söyledi:

“ÇED raporlarındaki doğa düşmanı muafiyetler ve onaylarla ormanın, meranın yok edilmesinin önünü siz açtınız. Sadece 2023 yılında 4 bin 500 projede ‘ÇED Gerekli Değil’ 553 projede de ‘ÇED Olumlu’ kararı verdiniz! Olumsuz karar sayısı sadece 10. Sizin iktidarınızda coğrafyamızın yüzde 60'tan fazlası maden sahası olarak işaretlendi. Getirdiğiniz her torbanın ucu doğa katliamlarına varıyor. Bugün bir taraftan ‘İliç'teki faciadaki ihmaller araştırılsın’ diye komisyon toplanıyor, diğer taraftan ‘Madencilikte uluslararası standartlara uyum zorunluluğunu ortadan kaldıralım’ diye önümüze kanun koyuyorsunuz. İşte, sizin samimiyetiniz, vicdanınız bu kadar.”

“MALİYETİ AZALTMAK İÇİN HAVAMIZI KATLETMEYİN”

Kanunda yapılan düzenleme ile Ulusal Maden Kaynak ve Rezerv Raporlama Komisyonu (UMREK) koduna göre raporlama zorunluluğunun kaldırıldığına da dikkat çeken Çakırözer, “UMREK, madenciliğin uluslararası standartlara, bilimsel, teknik esaslara göre yürütülmesini denetleyen, bağımsız bir Komisyon. Kuruluşu doğrudur fakat meslek odalarını aktif bir şekilde dâhil etmeyişi ve yavaşlığı nedeniyle eleştiri konusudur. Bu komisyonu çoğulcu ve süratli işler hâline getirecek düzenlemeler yapmak yerine şimdi tamamen kaldırmak istiyorsunuz. Neymiş? Kömür madenleri için UMREK zorunluluğu korunacakmış. Peki ama diğer gruplarda yer alan maden sahaları nasıl denetlenecek? Bir kez daha uyarmak isterim ki maliyeti düşürelim, bürokrasiyi azaltalım diye böyle bir denetim yolundan vazgeçmek temiz bir doğa için; havamız, suyumuz, toprağımız için geri döndürülemez zararlara yol açacaktır” diye konuştu. 

“HERKES TESİS KURABİLİR, BELEDİYELER KURAMAZ”

Kanunda yapılan düzenleme ile herkese sağlanan su alanları üzerinde tesis kurma yetkisinin yerel yönetimlerden esirgenmesine de tepki gösteren Çakırözer, “Oysa belediyeler bu yetki verilirse enerji maliyetlerini bir adım da olsa düşürebilir, tasarruf edecekleri kaynakla milyonlarca ihtiyaç sahibi yurttaşımıza derman olabilirdi. Patronlara sağladığınız imkânı belediyelere vermemenizin tek bir amacı var: Aman CHP’li belediyeler bu imkândan yararlanamasın. Evet, maalesef yine vahim bir ayrımcılıkla karşı karşıyayız bu torbada” dedi. 

BAE’YE BÜYÜK İMTİYAZLAR…

Çakırözer, kanun ile enerji alanında Birleşik Arap Emirlikleri’ne bazı imtiyazlar verilmesinin önünün açılacağını da belirterek, şunları söyledi:
“Biz bu kanunu görüşürken Meclis’te Dışişleri Komisyonu’nda gündeme alınmayı bekleyen bir başka anlaşma daha var. Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri Arasında Enerji ve Doğal Kaynaklar Alanında Stratejik Ortaklık Çerçeve Anlaşması. Enerji Bakanı Sayın Bayraktar, bu anlaşmayla Türkiye'ye 30 milyar dolar geleceğini açıkladı. Görüştüğümüz torbadaki bazı maddelere bakınca anlıyoruz ki bu anlaşma için bize burada mıntıka temizliği yaptırılmakta, adrese teslim projelerin önü açılmakta.”

“HUKUK GÜVENCESİ YOK, YATIRIMLAR GİZLİ YAPILACAK”

Çakırözer anlaşmanın içeriğini şöyle aktardı:
“Anlaşmaya göre, BAE ile Türkiye'de 6 bin megavata kadar nükleer santral projesi, nükleer yakıt imalatı ve ileri nükleer reaktör kurulması için iş birliği yapılacak. 2.500 megavata kadar deniz üstü rüzgâr projeleri, 3 bin megavata kadar karasal rüzgâr ve güneş enerji projeleri, yeşil hidrojen üretmek için 5 bin megavatlık yenilenebilir enerji projeleri, 2 bin megavata kadar pompaj depolamalı HES projeleri yatırımı yapacak, şebeke ve iletim, termik santraller, yeni teknolojiler konusunda yatırımlar yapacak. BAE tüm finansmanı sağlayacak, Türkiye de onlara benzersiz imtiyazlar sunacak. Hangi imtiyazlar? Öncelikle proje yapılacak sahalar belirlenecek ve sadece Birleşik Arap Emirlikleri'ne tahsis edilecek. Bu sahalarda başka hiçbir yatırımcıyla görüşme yapılmayacak, anlaşma yapılmayacak, proje geliştirilmeyecek. Başka? Türkiye, projenin uygulanması için gerekli izinlerin, ruhsatların ve çevresel etki değerlendirme sürecinin alınmasında kolaylık ve destek sağlayacak. Başka? Yapacağı enerji yatırımları için ulusal iletim sistemimizde yeterli kapasiteyi Birleşik Arap Emirlikleri'ne tahsis etme sözü de verilmekte. Böyle bir anlaşmanın uygulanması ve hayata geçirilmesinden kaynaklanan her türlü anlaşmazlık taraflar arasında dostane biçimde çözülecek. Ne ulusal hukukumuzdan ne de uluslararası hukuktan kaynaklanan hiçbir güvencemiz yok ortada. İşin bir de gizlilik boyutu var, özel bir madde konmuş. BAE'nin enerji yatırımlarıyla ilgili tüm bilgiler gizli tutulacak.”

“KAPİTÜLASYONLAR ANLAŞMASI”

“Çevreye zararlı hangi işler için ÇED kolaylığı sağlayacaksınız BAE'ye? Güvenlik, sağlık ve çevre gibi hayatlarını doğrudan etkileyebilecek böylesine bir anlaşma hakkında vatandaşlarımızın sorgulama ve bilgi alma haklarını nasıl elinden alabilirsiniz?” diye soran Çakırözer, “Türkiye'de vatandaşına kredi verirken bile yetkili mahkemeyi belirleyen bu devlet, bakıyoruz, olağan dışı imtiyazlar sağlayarak nükleer santral, reaktör, termik santral gibi stratejik projeler yaptıracağı bir ülkeye karşı ne ulusal ne uluslararası hiçbir hukuki güvence aramıyor. İşin özeti, hem maddelerine hem de bütününe bakıldığında tam bir kapitülasyonlar anlaşması var karşımızda” dedi.

“85 MİLYONUN HAKKINI RANT ORTAKLARINIZA YEDİRMEYİZ”

Kanunla su üstü yenilenebilir enerji yatırımlarının denetim dışına çıkarılmasının da gündemde olduğunu belirten Çakırözer, “BAE'ye ulusal sistemde yeterli kapasitenin tahsis edileceği sözü veriliyordu. İşte burada bitmemiş enerji yatırımlarına ilişkin lisans başvurularının iptali kolaylaştırılıyor ve kapasite boşa çıkarılıyor. Hatta iptal edilen lisans bedellerinin teminatları hazineye irat kaydedilmesi gerekirken iade yoluna gidiliyor. Açıkça kamu zararına neden olunuyor ama kimin umurunda. Yeter ki yeşil dolarlar gelsin” diye konuştu. 

Çakırözer, şunları söyledi:
“Bir yandan ‘Darbeci, 15 Temmuz’un finansörü, 251 şehidimizin kanı onun elinde’ diyorsunuz, sonra o eli sıkmakla yetinmiyor, imtiyazlar vererek kucaklıyorsunuz. Siz onurunuzun ayaklar altına alınması karşısında iktidar olarak ‘Yarabbi şükür.’ diyebilirsiniz ama biz ülkemiz için, yurttaşlarımız için doğru bildiğimizden asla şaşmayız. Böylesine vahim imtiyazlar içeren, hukuki güvencemizin yok edildiği bir anlaşmayı kimle yaparsanız yapın karşısında dururuz çünkü sizin peşkeş çektiğiniz o alanların tümü 85 milyonun malıdır, hakkıdır. Onu size ve imtiyazlarla beslediğiniz rant ortaklarınıza yedirmeyeceğiz.”
 

Kaynak: Bülten