‘Devir hikâyeler devri’ demişti bir dostum…
Sonra da “Para, projeler, çevre, unvan, ekip bir yere kadar… Bu devirde başarılı olmanın temel şartı bir hikâyeye sahip olmaktan geçiyor” diye devam etmişti…
Haklıydı, sağlam bir hikâyen varsa başarılı olmaya yakınsın demektir.
Çünkü ‘iyi hikâyeler’ yazılamaz!
Onu bizzat ‘kahramanın’ kendisi yaşaması, ilmek ilmek oluşturması gerekir. Eskiden bir miktar ücret karşılığı ‘hikâye’ sahibi olmak mümkündü! Günümüzde bu mümkün değil, hatta sonuçları itibariyle çok sıkıntılı bile olabilir.
İyi hikâye her zaman ve her alanda iş görür…
Hollywood mesela… Bayılır iyi hikâyelere… İzlediğin filmleri getir aklına hepsinde sağlam bir hikâye anlatılır. Kimi zaman senarist oturur yazar, kimi zaman gerçek hayattan alıntılar yapılır…
Kimi zaman da bir kitaptan uyarlama yapılır.
Niçin anlattık bu kadar hikâyeyi! Üstelik seçime 15 gün kala… Hikâyenin sonunu seçimlere bağlamak için elbette…
AK Partili Volkan Doğan, son yıllarda siyaset sahnesinde dikkat çeken bir isim oldu. Azmi, kararlılığı, organizasyon gücü ahaliyi peşinden sürüklemeye başladı.
Hepsinden önemlisi etkileyici bir hikâyesi vardı!
Kimsenin arayıp da bulamayacağı bir hikâye… Doğan’ın hikâyesini 10 Ocak’ta Anadolu Gazetesi’nde yazmaya çalışmıştım. Gazetenin web sitesinden okunabilir…
Doğan’ın etkileyici hikâyesi aday olmasıyla birlikte ‘etkisiz’ hale getirildi!
Bu nasıl oldu?
Doğan’daki potansiyeli gören birileri tıpkı Hollywood’daki yapımcılar misali Doğan’ın hikâyesini ‘filme çekmek’ istediler. İşte ne olduysa o andan itibaren oldu!
‘Senaryo’ iyi yazılamadı…
Yönetmen berbat derecede kötüydü…
Figüranlar ‘Nuri Alço kılıklı’ tiplerden seçilmişti…
Bir hikâyeyi filme çekerken bir miktar ‘abartı’ kimseyi rahatsız etmez. Hatta bir miktar abartı isteriz… Ama bir miktar… Ölçüyü kaçırırsanız bilim-kurgunun alanına girersiniz. Çektiğiniz ‘uzay filmi’ değilse ahali size güler!
Ve sizin gerçek hikâyeniz ‘komedi’ filmine döner! Doğan’ın hikâyesi ziyadesiyle abartıldı. Doğan’ı gerçeklikten, gündelik hayattan, büyüdüğü sokaklardan kopardılar… Neredeyse ‘Volkan aya çıkacak ilk Türk’ kıvamına getirdiler.
Doğan Filmi’nin replikleri de çok sıkıntılı… Bu dil, bu söylem tarzı herkesi rahatsız etti, ediyor… Filmin ‘için rahat olsun’ sloganı iyiydi ama o da afiş üstünde kaldı, oradan Odunpazarı sokaklarına inemiyor!
Dekorlara iyi para harcanmış ama etkileyici değil…
Bu filmin hiç iyi yanı yok mu? Var, olmaz mı?
Mesela dublaj ‘ehh işte’ dedirtiyor…
Kuaför, kostüm ve makyaj da fena değil…
Şarkılar çok iyi… Bunlar da ‘esas oğlanın ya da hikâyenin’ önüne geçtiği için sıkıntı veriyor!
Sonuç?
Doğan, kendi ‘hikâyesini’ anlatmayı bırakıp ‘film çevirmeye’ kalktı. En iyi artist dâhil 11 dalda Oscar’a aday olmak varken gelinen noktaya bak!
Yazık oldu güzelim hikâyeye…