Yaşadığımız çağın en şanssız insanları olduğumuz ortada. Üst üste yaşadığımız felaketler, afetler, belalara bakınca insan az sonra Nuh’un Gemisi gelecek ve bizi almadan gidecek diye endişe ediyor.

Fiziksel sağlığımız için endişeliyiz. Virüsten korunmak, sakınmak için her gün 168 kere aynı şeyleri dinliyor, izliyoruz. 1400 yıldır orucu nelerin bozduğunu öğrenemeyen insanlar gibiyiz bu aralar. Sürekli aynı şeyleri düşünüyor, soruyor, belirsizlikler içinde ruh sağlığımızı da kaybetmeye başlıyoruz.

Durmadan birbirimize Evde Kal diyoruz, Hayat Eve Sığar diyoruz, kimse dışarı çıkmasın, kimse ortalıkta dolaşmasın istiyoruz.

Sağlıklı düşünemiyoruz. Bazı sorulara cevap bulamıyoruz. Durum giderek vahim bir hal alıyor.

Açıkça söylemeliyim ki Corona’dan çok nasıl geçineceğimizi dert ediyoruz.

Ay sonunu zor getiren, borcunu normal koşullarda bile parayı döndürerek öteleyen esnaf içinde, akşamları ek işe gidip en azından kirayı çıkarayım diyen garson içinde geçerli bu kaygı.

Her ayın 10’unda 350 kişiye maaş vermek zorunda kalan Sanayici içinde, kirası ve yakıtı devam eden ama dükkanı kapalı berber içinde geçerli bu kaygı.

Kamuda çalışan, maaşı en garanti, en sorunsuz yatar diye düşünen bile acaba maaşlar ödenir mi diye kara kara düşünüyor.

Ne yazık ki süreç alacağını tahsil edemeyenler için de bir darbe, borcunun altında ezilen ama çaresiz kalanlar içinde.

Virüsü atlattık diyelim sonra ne yapacağız?

Ayın 20’si gelince Ev Sahibine, 15’i gelince elektrik, doğalgaz, telefon, internet faturalarına Evde Kal dersek işe yarar mı?

Kredi kartı borcu için günde 22 kere arayan Bankaya hayat eve sığdı dersek bir sonuç alır mıyız?

Markete, pazara gidip yaptığımız alışverişten sonra kendi OHAL’imizi ilan ettik, para ödemiyoruz dersek kabul olur mu?

Devletin bugünü iyi okuması ve ivedilikle hepimize varlığını hissettirmesi gerekiyor. Çünkü kafamızdaki soru çok net ve acil cevap bekliyor.

Virüse yakalanmazsak yaşarız, peki aç kalırsak ?


Pozitif Olan Tek Şey Virüs Değil

Hep olumsuz, karamsar konulardan bahsediyoruz. Virüs nedeniyle pozitif kelimesinden bile korkar olduk. Fakat Eskişehir özelinde pozitif kelimesinin hakkını verecek güzel işler yapan insanları gördükçe biraz moral buluyoruz.

Bunlardan biri Türkiye genelinde 3d yazıcılarla sağlıkçılar için koruyucu başlık yapan gönüllüler. Bu gönüllü hareketin Eskişehir ayağı epey sağlam ilerliyor. Yaklaşık 20 kişilik bir grup kendi imkanları ile üretim, dağıtım yaparak ciddi mesai harcıyor.

Kendi aralarında görev bölümü yapmışlar, kimi siperlik üretiyor, kimi başka bir parça üretiyor. Bir gün içinde hazırladıkları koruyucu başlıkları sağlık çalışanlara hediye ediyorlar. 30 kuruşluk maskeyi 30 liraya satan fırsatçılara inat maliyeti yüksek olan bu önemli malzemeleri bedelsiz dağıtıyorlar. Bu bir gönül hareketi ve çok değerli. Tabi bu harekete Mehmet Şimşek gibi maddi ve manevi destek sağlayan hayırsever insanlar da var. İsmimi geçmeyin diye özel ricada bulunsa dahi ben kendisini alkışlamak ve Şimşek ailesine teşekkür etmek istiyorum. O üretimi yapan ve yüzünü dahi göremediğim arkadaşların da yüreklerinden öpüyorum. Bu devirde iyiliğe dair bu hareketi sürdürebilir hale getirdikleri için sonsuz teşekkürler.

Tabi öte yandan Arıman Hırdavat’ı da es geçmemek lazım. Sevgili Serhan Arıman’da güzel yüreği ile stoklarındaki epey değerli siperli koruyucu başlığı sağlık müdürlüğüne hibe etti. Fiyatını 2 katına çıkararak satabilir hatta yok satardı. O ise epey yüklü stoğu bedelsiz hibe ederek bu mücadelenin parçası oldu. İnsaniyet adına verilen mücadelede bu güzel eylemler çok anlamlı.

İnşallah paylaşmak için daha iyi bir zaman olmadığını, bugün ellerimizle değil ama yüreklerimizle, ruhumuzla kucaklaşabilmek için çok iyi bir fırsat olduğunu daha çok insan hatırlar.