Fazla kilo ve obezite çok uzun yıllardır estetik bir sorundan ziyade ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak değerlendiriliyor. İnsan yaşamı konforlu hale geldikçe hareket ihtiyacı da azalıyor. Gelişen teknoloji bu durumun başlıca nedeni olarak modern yaşamla birlikte gelen daha çok yemek ve daha az hareket edilmesi olarak gösteriliyor. Bugün sadece gelişmiş ülkeler değil, gelişmekte olan ülkeler için de obezite ve fazla kilo çözüm gerektiren ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü obezite hem tek başına tedavi gerektiren bir hastalık, hem de ölümlere neden olabilen birçok sorunun en önemli risk faktörü. Dr. Deniz Gökalp, “Obeziteden korunmak için beslenmeden egzersize, sistemik ve genetik hastalıklardan genel taramalara dek birçok konunun farkında olarak hayatımızı düzenlememiz gerekiyor” dedi.


“Ülkemizde kadınlar daha kilolu”

İstatistiklere göre ülkemizde her 100 kişiden 35’i obez. Bu oran erkeklerde yüzde 27, kadınlarda ise yüzde 44 olarak belirtilmiş. Obezite sıklığındaki artışın en önemli nedeninin, fiziksel aktivitede azalma ve beslenme alışkanlıklarındaki değişim olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Deniz Gökalp, “Artık çok daha fazla fast-food tarzı ürünler ve hazır gıda tüketiliyor. Geleneksel tencere yemekleriyle donanmış sofraların yerini de karbonhidrat ve yağdan zengin gıdaların aldığı görülüyor. Ülkemizde, obezitenin kadınlarda daha fazla görülmesinin temelinde ise fiziksel aktivitenin daha az olması, yüksek doğum sayısı, uzun emzirme dönemi, düşük gelir ve eğitim düzeyinin önemli oranda etkili olduğu görülüyor. Hipotalamik obezitede, tokluk merkezi hipotalamusta bulunduğundan tümör, travma veya inflamasyon sonucu bu merkezin harabiyeti obeziteye neden olabiliyor. Ayrıca, Cushing Sendromu, hipotiroidi, polikistik over sendromu tanısı alanlarda da obezite daha sık görülüyor. Bununla birlikte, antipsikotik, antidepresan ve antiepileptik psikiyatrik ilaçlar, doğum kontrol hapları gibi kortizon içeren bazı ilaçlar da obeziteye neden olabiliyor" dedi.


“Ciddi hastalıklara zemin hazırlıyor”

Obezitenin, sigaradan sonra önlenebilir ölümlerin ikinci önemli sebebi olarak gösterildiğini aktaran Prof. Dr. Gökalp, "Tip 2 diyabetin yüzde 80’inden fazlası obeziteyle birlikte görülürken, obez kişilerin yaklaşık yarısında hipertansiyona rastlanıyor. Obezlerde zararlı kolesterol (LDL) düzeyi artarken, yararlı kolesterol (HDL) düzeyi azalıyor. Buna bağlı olarak koroner kalp hastalığı, miyokard infarktüs ve kalp yetmezliği, derin ven trombozu ile pulmoner emboli riski yükseliyor. İskemik inme ve demans, safra kesesi taşı, karaciğer yağlanması, gastroözofajiyal reflü hastalığı, dizlerde ve ayak bileğinde osteoartrit (eklemlerde kireçlenme) ile gut artiriti sıklığı artıyor. Kadınlarda tüylenme ve kısırlığın en sık görülen nedenlerinden olan polikistik over sendromu, kronik böbrek hastalığı, böbrek taşı, üriner inkontinans, cinsel işlev bozukluğu, psikososyal sorunlar ile depresyon da obeziteyle ilişkili olarak ortaya çıkıyor” diye konuştu.


“Tedavide son seçenek cerrahi”

 

Tedavide kullanılan yöntemleri; tıbbi beslenme tedavisi (diyet), egzersiz, davranış değişikliği, ilaç tedavisi ve obezite cerrahisi olarak beş gruba ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. Gökalp, şunları söyledi:

 

“Diyet ve egzersizle kilo veremeyen hastalara ilaç tedavisi başlanıyor. Hastanın takibinde kilo verememesi durumunda, VKİ > 40 kg/m2 olan kişiler morbid obez olarak değerlendirilerek, VKİ 35 kg/m2’in üzerindeki bireylerde obeziteye bağlı herhangi bir komplikasyon bulunması durumunda obezite cerrahisine aday hasta oluyor.”


Kilo kontrolüne yardımcı olacak öneriler

 

Son olarak, Prof. Dr. Gökalp kilo kontrolünde yardımcı olması bakımından şu önerilerde bulundu:

 

"Diyet sonrasında kaybettiğiniz kiloları geri almamak için koruma programı uygulayın, eğer bu programı uygulamadan, aldığınız ve harcadığınız enerjiyi dengeleyemeyip diyet öncesi yaşam tarzına dönerseniz verdiğiniz kiloları çok daha hızlı geri alırsınız. Besin maddelerinin arka yüzlerinde bulunan etiketlerdeki ürün içerikleri ve kalori miktarıyla ilgili bilgileri mutlaka okuyun ve buna göre alışveriş yapın. Açlık krizlerini önlemek ve dengeli beslenmek için günlük üç ana, üç ara öğün tüketmeye çalışın. Gün içinde aldığınız toplam kaloriyi dengeleyin. Karbonhidrat, yağ ve protein oranına dikkat edin."