25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle haftanın önemine dikkat çekmek isteyen Avukat Hazal Karaoğlan, kadına şiddet ve kadın hakları ile ilgili önemli bilgiler verdi. Karaoğlan, aile birliğini korumasına yönelik '6284' sayılı yasa, aile hukukuna dayalı yükümlülüklerin ihlal edilmesinde yaptırım olan '5237' sayılı ceza yasası ve ülkemizdeki kadına şiddet vakası sayısı hakkında açıklamalar yaptı. Ayrıca Karaoğlan, kadınların haklarını bilmediğinin altını çizdi.

Kadına şiddetin, kadına yönelik insan haklarının ihlali olduğunu belirten Avukat Hazal Karaoğlan, ''Türkiye'nin imzalamış olduğu Birleşmiş Milletler Bildirgesi'ndeki kadına şiddet tanımı; kadına yönelik özel alanda ya da kamusal alanda acı verici ve zarar görücü her türlü psikolojik, fiziksel, cinsel ve ekonomik şiddettir. Cinsiyetçi her türlü yaklaşım ve eylem şiddettir. Bu tehdit , darp ya da keyfi olarak özgürlüğünden yoksun olarak tanımlanmıştır. Bütün bu eylemler kadına şiddet olarak tanımlanabilir'' dedi.

''Ülkemizde son 15 senede 6 bin 400 tane kadına şiddet vakası olduğunu biliyorum''

Ülkemizde kadına şiddeti değerlendiren Karaoğlan, ''Ülkemizde ne yazık ki son 15 senede 6 bin 400 tane vaka olduğunu biliyorum. Her hafta yeni vakalar ortaya çıkıyor. Aslında ceza yasası ve özel yasalardaki yaptırımlar, son derece etkili olduğu halde maalesef bu tarz olaylar çok oluyor. Kocası, yakın çevresi veya sokaktaki başka insanlar tarafından kadınlar şiddet görebiliyor. Tekme, tokat, bıçak, silah ve her türlü şiddete maruz kalıyor'' şeklinde konuştu.

''Eşini hamile iken terk eden kişi içinde hapis cezası var''

Çoğu insan bunu bilmiyor ama Türk Ceza Yasası'nda aile hukukuna dayalı yükümlülüklerin ihlal edilmesi de yaptırım olarak düzenlenmiştir diyen Karaoğlan, ''Bu konu 5237 Ceza Yasası'nda düzenlenmiştir. Kişi, aile hukukundan kaynaklanan bakım, eğitim ve destek olma yükümlülüklerini yerine getirmiyorsa şikayet üzerine 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılıyor. Eşini hamile iken terk eden kişi içinde hapis cezası var. Eşi olmasına gerek yok beraber yaşadığı kişinin hamile olduğunu bildiği halde terk eden kişi hakkında da hapis cezası var. Bunlar şikayet üzerine ceza alır. Bütün bunlar aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla getirilmiş düzenlemedir. Çoğu insan bunları bilmiyor ve uygulayamıyor'' diye konuştu.

Birleşmiş Milletler'in kadına yönelik şiddet yönergesi hakkında bilgi veren Karaoğlan, ''Biz, ülke olarak bu yönergeyi imzaladık. Bu önergeye göre, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü olarak seçilmiştir. Bizde de bu şekilde belirlendi ve uygulanmakta. Buna yönelik açıklamalar yapılmaktadır. Türkiye, İstanbul'da 2011 yılında kadına şiddetle alakalı Avrupa Konseyi sözleşmesi imzaladı. İstanbul'da imzalandığı için buna İstanbul sözleşmesi deniliyor. Daha sonra 2012 senesinde 6284 sayılı yasayı çıkartmıştır. Bu kadına şiddet ve aile birliğini korumasına yönelik. Bu yasada da kadına yönelik şiddetin gerek korunması gerek bu şiddetin önlenmesi ilişkin pek çok korucuyu tedbir mevcuttur'' ifadelerini kullandı.

''Türk toplumunda erkekler şiddet uygularken, kendisini daha üstün bir cins olarak görüyor''

Küçük yaştan itibaren çocuklara hakların anlatılmasına vurgu yapan Karaoğlan, ''Türkiye'de caydırıcı yasaların olmasına rağmen şiddet olayların önünün alınamamasının sebebi bence; devlet politikasında kadına şiddetin ön plana alınmamasıdır. Bu politikanın ön plana alınması gerekir. Bunun için okul müfredatları ve okul öncesi eğitimden itibaren ders kitaplarına kadın erkek eşitliğinin, çocuk hakları, insan hakları, hayvan hakları ve kadın haklarının mutlaka bireylere anlatılması gerekir. Yani insanları eşit olduğu, erkek cinsini kadın cinsinden ön planda olmadığı anlatılmalıdır. Toplum ataerkil olduğu için, gözlemlediğim kadarıyla Türk toplumunda erkekler şiddet uygularken, kendisini daha üstün bir cins olarak görüyor ve şiddet uygulamayı doğal bir hak olarak görüyor. Yasalar önemli ama eğitim yoluyla bunun önüne geçmek gerekir. Hem okul öncesi eğitimden başlayarak hem de öğretmenlerin bu konuda bilinçlendirerek kadına şiddet konusunun çözülebileceğini düşünüyorum'' açıklamasında bulundu.

''Müdahale ve fiziksel şiddet varsa raporla birlikte uzaklaştırma kararı alınması gerekiyor''

Karaoğlan sözlerini şöyle sonlandırdı: ''6284 sayılı yasa ile getirilen korumalar, hem koruma tedbirleri hem de önleme tedbirleri olarak 2 şekilde olmaktadır. Müdahale ve fiziksel şiddet varsa raporla birlikte uzaklaştırma kararı alınması gerekiyor. Kişi, karakola gidip şikayette bulunacak ve aile mahkemesinden de uzaklaştırma kararı alınacak. Sonrasında da fiziksel şiddette uğrayan kişi ile alakalı hem psikolojik destek hem sığınma evi tedbirlerine karar veriliyor. Fiziksel şiddeti uygulayan kişi evin geçimini sağlayan ise hakimler mutlaka nafaka tedbirine karar veriyor. Çocuklar arasındaki kişisel ilişkinin sınırlandırılmasına karar veriliyor ya da tamamen ortadan kaldırılmasına karar veriliyor. Sosyal medya üzerinden şiddeti kim yapıyorsa onunla ilgili iletişim engellenmesine karar veriliyor. Rahatsız etmemesi ve tehdit etmemesinin gereklerine ilişkin tedbirler veriliyor''.