Muvazaaya dayalı tapu iptali davaları ile tasarrufun iptali davaları birbirinden çok farklı dava tipleri olsalar da uygulamada sık sık birbirlerine karıştırılmaktadır. Bunun en temel sebebi yüzeysel olarak birbirlerine benzemeleri ve aynı amacı gütmeleridir.  

Muvazaaya dayalı tapu iptali davaları ve tasarrufun iptali davalarına en çok muvazaalı yani hileli işlemler sonucu başvurulmaktadır.  Muvazaa, bazen alacaklılardan mal kaçırmak için bazen de kardeşler arasında miras kaçırmak için başvurulan bir yöntemdir. Her ne kadar hileli işlemler yapılmaya çalışılsa da kanunlarımız, bu gibi durumlara önceden önlem almış ve tapu iptali ve tasarrufun iptali davalarını düzenlemiştir. 

Muvazaaya dayalı tapu iptali davası; borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. Kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 
TBK MADDE 19- Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

Örnek vermek gerekirse kardeşinden daha fazla miras payı almak isteyen bir kişi ebeveynlerinden kalacak olan ev veya arsaları kendisinin veya başkaca yakınlarının üzerine satışmış gibi göstererek söz konusu taşınmazı miras hesaplamasından çıkarmayı hedeflemektedir. 
Böyle bir durumda aslında anne babaya verilen herhangi bir karşılık bulunmamaktadır. Ancak anne baba herhangi bir çocuğuna daha fazla miras bırakmak istediklerinden ya da diğer evlatlarına kızgınlıklarından, kırgınlıklarından bu yola başvurmaktadırlar. Uygulamaya bakıldığında söz konusu işlemlere oldukça sık rastlanmaktadır. Bunun en temel nedeni ise anne babaların kendi içgüdüleri ile kardeşler arası adaleti sağlamaktansa kendileriyle daha çok ilgilenen evlatlarına daha fazla ekonomik varlık bırakarak bir nevi bu evladı ödüllendirme istekleridir.
Anne babalar her ne kadar içgüdüsel olarak kendi içlerinde adalet sağlamaya çalışsalar da gerçek adalet kanunların objektif bir şekilde uygulanması ile sağlanabilir. 

Tasarrufun iptali davası; Bir malın, borçlunun mal varlığına iade edilmeden, icra takibi ile alacağın tahsiline imkân veren şahsi bir davadır. Tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için takip tarihinde kesinleşmiş bir alacak bulunmalıdır. Ayrıca söz konusu alacak için icra takibine geçilmiş ve bu takipte kesinleşmiş olmalıdır. İptali istenen tasarruf borcun doğumundan sonra doğmuş olmalıdır. Ayrıca borçlu hakkında alınmış geçici veya kesin aciz vesikası bulunmalıdır. Dava tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde açılmış olmalıdır.
İİK madde 277: İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler: 
 1 – Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
 2 – İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.Örnek vermemiz gerekirse, borcu olan bir kişi icra tehdidi altında kaldığında alacaklılarından mal kaçırmak için, üzerine kayıtlı olan mal varlığını,arasında organik bağ bulunan 3.kişilere ,satış yapmış gibi göstererek, tapu sicilinde kayıtlı mülkiyetini  
3. Kişilere geçirmektedir. Bunun sonucunda icra takibi sonuçsuz kalmakta  ve alacaklılar alacaklarına kavuşamamaktadır. Kanun koyucu bu gibi durumları önceden öngörmüş ve bu şekilde mal kaçırmak amacıyla yapılan tasarrufların alacaklılara zarar vermemesi için tasarrufun iptali davasını düzenlemiştir.

*** Tasarrufun iptali davası açma hakkı, davacının genel hükümlere göre yolsuz tescilin düzeltilmesi davası açmasına engel değildir 
Kısaca özetlemek gerekirse; tasarrufun iptali davaları ile muvazaaya dayalı tapu iptali davalarının temel farkları şu şekildedir:
-    İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen tasarrufun iptali davası borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, yapılmış olan işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar.(2) 
-    Muvazaaya dayalı tapu iptali davaları genel hükümlere göre açılırken, tasarrufun iptali davası özel hükümlere göre açılır.
-    Tasarrufun iptali davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi alması zorunluyken;  Muvazaaya dayalı tapu iptali davalarında icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur.
-    Muvazaaya dayalı tapu iptali davaları herhangi bir hak düşürücü süreye tabi değilken, tasarrufun iptali davaları 5 yıllık hak düşürücü süreye tabidir.

Sonuç olarak:
Nedeni ne olursa olsun, 3. Kişileri aldatmaya yönelik mal kaçırma hallerine karşı kanunlarımız önceden önlem almış ve farklı yollarla yapılan bu muvazaalı işlemlerin 3. Kişilerin zararına yol açmaması için farklı dava tipleri tanımlamıştır. Her olay kendi içerisinde farklılık arz etmektedir. Bu nedenle tek bir dava tipiyle tüm bu olaylara çözüm bulmanın adalet açısından yerinde olmayacağı düşüncesi ile olayları kategorize ederek farklı dava tipleri düzenlenmiştir.

Bkz:
(1) 17. Hukuk Dairesi    2016/6509 E.  ,  2017/7003 K.
(2) 17. Hukuk Dairesi   2016/18181 E.  ,  2016/12061 K.
Aydın TEKDOĞAN Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemesi Uygulamaları
http://www.mevzuat.gov.tr