Eskişehirspor’un içinden geçtiği günler malum…
Mustafa Akgören liderliğindeki yeni yönetimle beraber oluşan olumlu ve umutlu hava kente yayılmaya başlamıştı. Maddi ve manevi destekler gelmeye başlamıştı.
Başta Valimiz Özdemir Çakacak olmak üzere Tesisler’e gelen giden çoğalmıştı.
Akgören’in ‘tüm borcu bitirecek’ dediği proje de herkesi heyecanlandırdı.
Öte yandan kampa katılmayanlar oldu.
Sonrasında ‘gidenler’ oldu.
Oyuncular birer birer ayrıldı.
Beklenen bir gelişmeydi aslında…
Bu esnada Akgören’in ‘dik duruşu’ takdir topladı.
Direniş, Diriliş, O sene Bu Sene diyerek camiayı ayakta tutan taraftar, yine olaya el attı.
Bu kez de ‘Biz Bize’ dediler… Anında karşılık buldu… Gerçekten de yaşananlar tam olarak buydu… Biz Bize kalmıştık. Belki de son yıllarda hep öyleydi…
Bizim Çocuklar ile Biz Bize ikinci sezona hazırdık.
Beklenmedik bir talihsizlik yaşandı. Stadın direklerinde kar yağışı nedeniyle çökme yaşandı. Stat ‘şimdilik’ kullanıma kapandı.
Stadı bir an evvel açtırmamız lazım.
Çünkü bizim stadımız ‘öylesine’ bir stat değil! Aman canım sekiz maç kalmış orada burada oynarız diyemeyiz.
Belki başka zaman olsa derdik ama O Sene Bu Sene değil! Bu sezon olmaz, olamaz, olmamalı…
Sahada Bizim Çocuklar olacak… Taraftar desteği çok önemli. Bu çocuklar tribünden güç alacak. Boş tribün ya da deplasman maçları işleri zora sokar.
İşin maddi tarafı da var…
Yönetim, şehir kuruşun hesabını yaparken deplasman için 100-200 bin lira veremez, vermemeli…
Yönetim ‘sistemi’ Bizim Çocuklar üzerine kurmuştu…
Bu açıdan çöken stat değil sistem…
Gerçi henüz sistem çökmedi. Ama çökmek üzere… Kaç gün oldu henüz adım atılmadı. Atılan adımlar geç ilerliyor. Bu işin iktidar eliyle mutlaka hızlandırılması lazım.
Ve stadımızı içerideki ilk maça yetiştirmemiz gerekir…