Öner ve Tiryakioğlu, altı yıllık emeklerinin çabaları sonucu ortaya çıkan “Eskişehir’de Spor” adlı kitaplarının serüvenini ve Eskişehir’in spor tarihinde yer alan bazı çarpıcı olayları anlattılar.

TÜM BRANŞLARIN YER ALDIĞI İLK KİTAP

Tiryakioğlu, çok değerli bir çalışma içerisinde yer aldıklarını anlatarak, şu ifadelere yer verdi: “Eskişehir’de sporla alakalı çeşitli kaynaklarda ve bazı eski gazetelerde dağınık bir şekilde yer alan belgeler var. Fakat bu; derli toplu ve “tüm branşların” bir arada olduğu ilk kitap… Biz de Sinan hocam ile birlikte bu eseri meydana getirmenin gururunu yaşıyoruz. Kendisi bir gün bana geldi ve Eskişehir’de bir spor müzesinin kurulmasının çok güzel olacağını söyledi. Bende kendisine sadece belli objelerin konarak bir müze yapılmasının yetersiz olacağını; bu nedenle müzeye konulacak objelerin ve diğer nesnelerin altını dolduracak belgelerin ve kaynakların da bulunması gerektiğini söyledim. Bu Sinan’da bir fikir oluşturdu ve büyük çabalar sonucu çeşitli belgeler elde etti. Bu belgeleri derledik ve ortaya müthiş bir çalışma çıktı. Ben işin daha çok akademik, fotoğrafların düzenlenmesi ve format kısmında yer aldım. Birbirimize büyük destekler verdik. Bu çabalar sonucu bilgiler belgelere, belgeler ise insanlara ulaşmamızı sağlayarak, adeta bir yumak halinde bu eser meydana geldi. Altı yıl emek verdik. Fakat baskı için sponsor ve kaynak bulma konusunda ciddi sıkıntılar yaşadık. Bu nedenle en sonunda matbaaya kendi imkânlarımızla vermek zorunda kaldık.”

100 YILLIK BİR ESER MEYDANA GELECEK

“Sadece 500 adet basıldı. Çalışmanın tamamı bittiğinde Cumhuriyet’in kuruluşundan 2023’e kadar olan 100 yıllık süreyi kapsayacak bir eser meydana gelecek. Fakat bu sadece birinci cilt…  Birinci cilt; Cumhuriyetin ilanından, 1973 yılının sonuna kadar olan tüm branşlardaki belgeleri, fotoğrafları ve anıları kapsayan bir çalışma… İkinci cilt, 1974 ile 1999 yılları arasındaki dönemi kapsayacak. Üçüncü ciltte ise 2000 ile 2023 arası ele alınacak. Fakat birinci cildi hazırlarken maddi ve manevi olarak çok yıprandık. Bu nedenle ikinci ve üçüncü ciltte destek bekliyoruz.”

YAZILI BİR BELGESEL YARATTIK

“Bu bir tarih kitabı değil. Bunun altını çizmekte yarar var. Bunu Eskişehir’deki spor tarihinin yazılı bir belgeseli olarak düşünmek lazım… İçerisinde inanılmaz şeyler var. Örneğin; O kadar çok tarihi belge ve fotoğraf var ki… Bu fotoğrafları elde ederken, çoğu insan parayla satmak istedi… Bunun için pek çok kez ihalelere girmek zorunda kaldık. Bu kitabın insanların eline geçtikten sonra daha da değerleneceğini düşünüyorum.  Çünkü tarihi fotoğraflarda pek çok kişi akrabalarından ve yakın çevresinden birilerini görecek.”

BU YAŞAYAN BİR PROJE

“Sadece kitap olarak da kalmayacak. Kitabı hazırlarken görüştüğümüz insanlar, ellerindeki belgelerin yanı sıra; giysileri, topları ve diğer spor malzemelerini de bağışlamak istediklerini söylediler. Bunlar da spor müzesinde yer alabilecek şeyler… Dolayısıyla inanılmaz bir proje gözüyle bakıyoruz. Bir tarafta içinde sanal görsellikler yüklü çalışmaların olduğu, Eskişehir Spor Tarihi Müzesi olabilir. Diğer yandan ise fotoğraf sergileri açılabilir ve söyleşi yaptığımız insanların katılım sağladığı prestij maçları düzenlenebilir. Çünkü bu yaşayan bir proje… Umarım böyle bir müze olur… Biz bir kapı araladık… Bütün kalbimle destekliyorum…”

1899’A KADAR GİTTİK

Öner ise, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu işe başlayana kadar Eskişehir’in arşiv konusunda bu kadar sıkıntılı bir yer olduğunu bilmiyordum. Birçok devlet kurumunun arşivlerinde bir şeyler bulup, bunları toparlayabileceğimi düşündüm. Fakat hiçbir şey bulamadım. Ayrıca harf devriminden önceki kaynaklar eski harflerle yazıldığı için ciddi sıkıntılar çektim. Bu iş tıpkı Arkeoloji gibi… İğneyle kuyu kazdıkça altından bir şeyler çıkıyor. 1923 olarak yola çıktık. Fakat araştırırken 1899’a kadar gittik.”

İLK JİMNASTİK KULÜBÜNÜ YABANCILAR KURUYOR

“1899 yılında Abdülhamid; İstanbul-Bağdat Demiryolunun yapımını Almanlara veriyor. Eskişehir’de de bir bakım üssü kuruluyor. Fakat Anadolu nüfusu o yıllarda çiftçilikle uğraştığı için çalışacak adam bulamıyorlar ve personelleri yabancılardan istihdam ediyorlar. Daha sonra bu yabancılar spor kulübü kurmak için Sadrazam’a dilekçe yazıyorlar. Tabi o zamanlar Eskişehir Kütahya’ya, eyalet olarak ise Bursa’ya bağlı bir kasaba… Bu yazışmalar neticesinde de halen demiryollarında mevcut olan bir binanın alt katında bu personele bir jimnastik salonu veriliyor. Böylece demiryollarında çalışan yabancılar Eskişehir’de ilk jimnastik kulübünü kurmuş oluyorlar.”

İNGİLİZ İŞGALİ FUTBOLLA TANIŞTIRDI

“Daha sonraki dönemlerde ise Eskişehir’de spora bakış açısı askeri kökenli… Askere gidecek gençler için okullarda jimnastik çalışmaları yapılıyor. Fakat buradaki temel amaç yarışmacı kimliği kazanmaları değil; askere gittikleri zaman atletik becerileri olması… 18 aylık İngiliz işgali sırasında, İngiliz subaylar kendi aralarında futbol oynarken, Eskişehir futbolla tanışıyor. Daha sonra 1921 yılında Kemalettin Sami Paşa, Eskişehir’de futbol kulübü olarak ilk idman yurdunu kuruyor.”

ESKİŞEHİRSPOR ANADOLU İSYANININ LİDERİ

“Eskişehirspor üzerinden konuşacak olursak; şu anda Eskişehirspor’u ayakta tutan taraftar ve yarattığı sempati müthiş… Çıkış noktası da böyleydi zaten… Eskişehirspor; bütün Anadolu’nun isyanının lideri olarak ortaya çıktı. İşte bu kuvvet de bu kültürden geliyor. İlk ciltte Eskişehirspor için çok fazla bir yer ayırmadık. Çünkü Eskişehirspor’un, ne kadar önemli olduğunu bildiğimiz için onu ayrı bir cilt olarak hazırlayacağız.”

İLK SEÇMELER ESKİŞEHİR’DE

“Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu zaman, 1924 Paris Olimpiyatlarına davet ediliyoruz. Ne yazık ki o zamanlar ortada olimpiyatlara katılım gösterebilecek bir yapımız yok… Fakat Atatürk hemen katılmamızı istiyor. Çünkü hem devlet olarak tanınacağız hem de kendimizi göstereceğiz. Hemen güreş, atletizm ve futbol federasyonları kuruluyor ve Bakanlar Kurulu kararıyla olimpiyatlara gidecek olan ilk sporcu seçmeleri Eskişehir’de yapılıyor. Yani Türk sporunda tekerleğin ilk döndüğü yer Eskişehir…”

İSTANBUL-ANADOLU ÇEKİŞMESİNİN KÖKENİ

“1924 yılının Eylül ayında ise, futbol ve atletizm branşlarında bir-iki kişi Paris Olimpiyatlarındaki en son kampa davet ediliyor. Fakat kampa Eskişehir’den gönderilen sporcu olmuyor. Sadece İstanbullu sporcuların yollanması sebebiyle bu olaydan sonra Eskişehir ve Anadolu’nun birçok kenti elemelere sporcu yollamıyor. İstanbul-Anadolu çekişmesinin kökeni de bu olaya dayanıyor.”

TÜRKİYE ŞAMPİYONU ESKİŞEHİR

“Eylül 1924’de, ilk Atletizm Türkiye Birinciliği Eskişehir’de yapılıyor. Eskişehir mıntıkası büyük bir farkla Türkiye Şampiyonu oluyor. Tabi ortada pist falan yok; toprak sahada koşuyorlar… Atladıkları engeller de kum havuzu gibi materyallerden oluşuyor. Eski Atatürk Stadyumunun olduğu yer o zamanlar spor meydanı… Bu yarışmalar da orada yapılıyor.”

DEMİRSPOR ORTAYA ÇIKIYOR

“Daha sonra devreye Demiryolları Fabrikası giriyor. O zamanlar çırak okullarında eğitim veren öğretmenler Alman ve onlar da sporu çok seviyorlar. Bu sebeple günümüzde Hava Hastanesinin olduğu yerde her sabah öğrencilere idman yaptırıyorlar. Kendilerini geliştirdikçe de branşlara ayrılıyorlar. Böylece Demirspor’un altyapısı oluşmaya başlıyor.”

SADECE FUTBOLLA SINIRLI KALMADIK

“İstanbul kulüplerinin çıkış noktaları futbol; fakat Demirspor öyle değil… Her branşta faaliyet göstererek ortaya çıkıyor. 1940 yılında Fenerbahçe’yi 3-1 yenerek Türkiye Şampiyonu oluyor. Hala da Futbol Federasyonunun kayıtlarında mevcut… Ancak o zaman ki yöneticilerin bakış açılarından görüyoruz ki; olay sadece futbolla sınırlı kalmıyor. Halterden tutun eskrime, hatta atletizme varasıya kadar müthiş bir hava yakalıyorlar. 1930’lı yıllarda voleybol ve basketbol maçları da devreye giriyor.”

SPOR O ZAMANLAR BİR DEVLET POLİTİKASI

“Daha sonra başarılı sporcuların Devlet Demiryollarında işe girmeleri sosyoekonomik yapıyı da değiştiriyor. Öğlene kadar fabrikada çalışıyorlar, öğleden sonra da antrenmanlara gidiyorlar. Bu da o zaman ki bir devlet politikası… Bu nedenle ilk spor salonu Devlet Demiryollarının içerisinde yapılıyor. Çünkü o zaman ki kamu iktisadi teşebbüsleri olaya sadece işçi çalıştırmak gözüyle bakmıyor; aynı zamanda kenti bir araya getirebilecek sosyal aktivitelerde de bulunuyorlar. Dans yarışmalarından sinemalara, yüzme yarışmalarından boks müsabakalarına varasıya kadar birçok aktiviteye ev sahipliği yapıyorlar. Tabi bu sporcular sadece Demiryollarından çıkmıyor; kimsenin bilmediği çok değerli başka sporcularımız da var… Örneğin; 1946 yılında Londra Olimpiyatlarına giden Raşit Öztaş adında Ticaret Lisesi öğrencisi bir atletimiz var. Ayrıca bunlar antrenörlerle çalışan insanlar da değiller.”

FABRİKADAN OLİMPİYATLARA…

“O yıllarda bisiklet sporuna da çok önem veriliyor. Devlet Demiryollarında ve Şeker Fabrikasında çalışanların mesaileri bittiği zaman Eskişehir’in her yeri bisikletle dolup taşıyor. Bu nedenle çok başarılı bisikletçiler yetişiyor. 1946 yılında Eskişehir’den iki tane bisikletçi olimpiyatlara katılıyor.“

AMERİKA’DAN BİLE TALEP VAR

“Türkiye’de spor üzerine çok fazla bir kitap yok… Olanlarda genelde futbol üzerine ve fotoğraf üzerinden yapılmış çalışmalar… Çok fazla bir yazılı belge de yok. Kitabın önemi; yazılı bir kaynak olması… Yani 20 sene sonra da kitap aynı değerini muhafaza edecek. Çünkü bundan önce bildiklerimiz sadece sağdan soldan duyduklarımızdan ibaretti. Bundan sonraki süreçte her branş, kendi alanında bu kitabı kaynak alarak birçok çalışma yapabilir. Açıkçası kitabımızın bu kadar ilgi çekeceğini düşünmemiştim. Amerika Birleşik Devletleri’nden bile Eskişehirli bir vatandaş arayıp kendisine kitap ayırmamızı istedi. Hatta sadece 500 tane bastığımız için tepki gördük.”

200 TANESİ TÜKENDİ

Kitabımız Temmuz’da satışa çıkacak ve şimdiden 200 tanesi tükendi bile… Hem benim hem de Filiz hocamın sosyal medya hesapları var. Ayrıca Facebook’da da “Eskişehir’de Spor Tarihi” adlı bir sayfamız mevcut. Bize buralardan ulaşabilir ve kitap hakkında bilgi alarak sipariş verebilirler.”

Haber: Atahan GEZER