Parti içi demokrasi yok.

Mahalle temsilcilerinden tutun, delege seçileceklere kadar her şey program dâhilinde.

Herkes hem bir üstüne, hem de en üstteki belirleyici isimlere biat etmek zorunda.

Sözüm ona seçilmiş atanmıştan makbul ama kongrelere tek liste ile gidiliyor.

Aday olacak kişinin mutlaka yukarıdan onay alması, seçilmesi için desteklenmesi gerekiyor.

Oldu ya 2.  bir aday çıkarsa çok çabuk önü kesilip, sistemin onay ve izin verdiği adayın desteklenmesi sağlanıyor.

Bu şartlar altında seçilmesine rağmen seçilenler yarışmış gibi seviniyor.

Seçileni desteklenmeyen, seçilmesi gerekene oy vermeyen, başka bir adaya destek atmış olanlar çok çabuk belirleniyor.

Parti için grupçu, hizipçi ilan edilip, çok kısa sürede pasif hale getirilmesi için gereken ne varsa yapılıyor.

Seçilenler sistemden çok kendilerini oraya getiren kişileri savunmak, onların siyasi ikbalinin devamlılığını sağlamak üzere çalışıyor.

Eldeki teşkilat, örgüt güçlendirmesi parti değil kişilerin isimleri üzerinden kolayca sağlanıyor.

Karşı partiye muhalefetten çok aynı partinin başka bir gücüne muhalif olmak geleneksel bir tavra dönüşüyor.

Bir takım hamleler, basın açıklamaları, söylemleri seçilenden ziyade seçtiren belirliyor.

Partinin meclis üyeleri bağımsız, kendi istedikleri düşünceleri değil ortak bir düşünceyi benimsemek ve onay- red kararını hep birlikte almak zorunda.

Yerel ya da genel seçimlerde alınan başarı ya da başarısızlıkta pay dağılımı çok adaletli. Başarı olursa kişilerin, başarısızlık varsa örgüt ya da teşkilat olarak pay ediliyor.

Oyundan çıkarılmak istenen adamlar sorumlu olmadıkları alanlarla ilgili suçlanıp, küstürülüp, çark bozulmasın diye kenara ittiriliyor.

Dün birbirine küfür edenler bugün omuz omuza pozlar verebiliyor.

Bilin bakalım bu hangi parti? Genel ya da yerel koşullarda değerlendirirken aklınıza gelen neyse saygı duyuyorum.

Açıkçası dışarıya söyleyeceğiniz cevabı merak etmiyorum. Herkesin kendi kendine vereceği cevap benim için daha önemli.