Bazen yazamayız…
Kelimeler yan yana gelmez. Yazıp sildiğimiz olur… Gece yazıp sabah vazgeçtiğimiz olur. Kimi zaman da yazının ‘gereksiz, faydasız’ olduğunu düşünürüz.
Bi şey olur ve yazamayız… Pandemi böyle bir dönemdi. Köşe yazan meslektaşlarımın çoğu iki yıldır yazamıyor! Herkes can derdine, rızık derdine düşmüşken köşe yazarından öyle ‘dört dörtlük yazılar’ beklenmemeli.
Yine böyle bir şey yaşıyorum.
Tam 63 gün oldu, yazamıyorum! Üç beş kere niyet ettim ama olmadı. Defalarca da ‘gaza’ getirildim ama yine de olmadı, yazamadım!
3 Ocak’ta Sarıcakaya Belediye Başkanı Hüseyin Çam’ın internet üzerinden bir kadınla ‘konuştuğu’ görüntüler piyasada dolaşmaya başladı.
Görüntüleri izleyince ilk tepkim, Çam’ı tanıyan herkes gibi “olamaz, mümkün değil” oldu.   
Sonra ‘eyvah’ dedim…
Sonra ‘olabilir’ dedim. Sonuçta hepimiz nefis taşıyoruz!
Kendisini tanıyan kiminle konuşsam “Bunu yapacak son insan” sözünü duydum. Hemen herkes ‘Abi benden bekle ondan bekleme’ dedi.
Günler böyle geçti…
Bu arada mahkeme kararı ulaştı bizlere. Yapılan haberlerin yayından kaldırılması isteniyordu. Kaldırdık elbette…
Hüseyin Akçar’ın da yazdığı gibi hemen herkes ‘sus pus’ oldu, olduk. Çünkü Başkan Çam’ın işin gereğini yapmasını bekliyordu. Yani istifa etmesini, kendini unutturmasını… Bir süre sonra daha pasif bir görevle topluma karışması beklendi.
Öyle olmadı…
O ana kadar Çam’ın yanındaydım. Çünkü Belediye Başkanına, ‘ahlaksız’ bir komplo kurulmuştu. Şantaj falan elbette kabul edilemez! Ama görevde kalması da bi o kadar kabul edilemezdi!
Bu olaydan sonra Başkan, ilçeye döndü ve görevine devam etmeye çalışıyor. Çalışıyor diyorum çünkü Sarıcakaya küçük yer, o kadar kolay değil olayın unutulması, hazmedilmesi!
AK Parti olay duyulduğu anda harekete geçti! Selim Yağcı geldi, Ankara’dan… Çam ile Eskişehir’de görüştü. İstifa etmesi istendi. Başkan “Partiden edeyim, başkanlığı bırakmam’ dedi.
Hüseyin Çam, bu tavrıyla kendisini sevip sayan herkesi şoke etti!
Ve işin rengi giderek değişmeye başladı.
Bu arada ben hala yazamıyordum!
Az da olsa Başkan’ın gereğini yapacağını ümit ettim. 63 gün geçti olmadı. Belki AK Parti müdahale eder dedim. Bakanlık, yerel yönetimler başkanlığı hatta belki Külliye…
Hüseyin Çam, İçişleri Bakanı ile poz verince yazmaya karar verdim!
Olmaz Hüseyin Abim…
Vallahi olmaz kıymetli başkanım…
Billahi olmaz Sayın Çam…
Evet, başına talihsiz bir olay geldi. Kabul ediyorum. Büyük konuşmuyorum. Dedim ya nefis… Ayıplamıyorum da… Asla kınamıyorum…
Bu yapılır mı, bu kadar da olmaz demiyorum. İşin insani boyutunu kabul ediyorum. Ama hiçbir şey olmamış gibi göreve devam etme iradesini/vurdumduymazlığını/tercihini kabul etmiyorum.
İşte bu noktaya sonuna kadar karşı çıkıyorum.
Yarın devam edelim…