Öncelikle hormonu tanımlayan Demirkol, vücutta organların düzenli çalışmasını sağlayan ve metabolizmamızı düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin gibi fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı olduğunu ifade etti. Vücudumuzdaki tüm doğal hormonların da biyoeşdeğer hormon olduğunu belirten Dr. Demirkol, “Bunun dışarıdan alınan diğer hormonlardan farkı suni değil, vücudumuzdaki doğal hormonlarla aynı olmasıdır. Doğum kontrol hapları sentetik hormondur ve laboratuvar ortamında oluşturulmuştur. Biyoeşdeğer hormonlar patates soya gibi bitkilerden elde edilen ancak insan vücudunda üretilen hormonla tamamen aynı kimyada olan doğal hormonlardır” dedi.

“Menopoz bir kadının 1 yıl adetsiz dönem geçirmesidir”
Biyoeşdeğer hormon tedavisinin kadınlarda adet düzensizliğinde, çocuk sahibi olma tedavilerinde ve en çok menopoz döneminde kullanıldığına dikkat çeken Demirkol, “Menopoz bir kadının 1 yıl adetsiz dönem geçirmesidir, bu dönemde kadınlarda hormon üretiminin azalması ile birlikte ateş basması, kemik erimesi, kırık problemleri, cinsel isteksizlik, vajinal kuruluk, yaşlanma, daha çabuk yorulma, enerji eksikliği gibi sorunlar yaşanır” diye konuştu.
Bu sorunlara karşı kadınlara biyoeşdeğer hormon tedavisi önerdiklerini dile getiren Demirkol, günümüzde kadınların 80-90’lı yaşlara kolaylıkla erişebildiğini ve dolayısıyla da menopoz sonrası uzayan yaşam süresini daha konforlu geçirmek, daha iyi görünmek istediklerini belirtti.

“Doğal biyoeşdeğer hormonları veriyoruz”
Menopoza 40’lı yaşlarda adım atıldığını ve hormonların artık azalmaya başladığını aktaran Demirkol, “Adet düzensizliği başlarsa sentetik hormon yerine dışardan kadının kendi yumurtasının salgıladığı doğal biyoeşdeğer hormonları veriyoruz. Biz menopozu geciktirmek istemiyoruz, kadınlar bu hormonlar ile yeniden adet görmüyor, yalnızca destekleme tedavisi ile menopozun getirdiği sorunlardan çok daha az etkilenerek menopoz sonrası dönemi daha rahat geçiriyorlar” şeklinde konuştu.

“Biyoeşdeğer hormon tedavisinde hastanın ihtiyacı belirleyicidir”
Yaklaşık 20 yıl önce menopoz döneminde kadınlarda ciddi bir şekilde hormon kullanıldığını anlatan Demirkol, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Ancak bunlar maalesef sentetik hormonlardı ve yapılan bazı çalışmalarda bunun meme kanseri riskinde artışa neden olabileceği söylendi bunun üzerine hormon tedavileri durduruldu, şimdi ise doğal yolla oluşturulan biyoeşdeğer hormon kullanılmaya başlandı. Bu yöntemle kadınların yaşlanmaya karşı organlarını koruduklarını enerjilerinin yükseldiğini ve daha canlı bir cilde sahip olabilir. Biyoeşdeğer hormon tedavisinde hastanın ihtiyacı belirleyicidir. Şikayeti olan grubu daha öncelemekle birlikte hormon almasında herhangi bir sorun olmayan her kadın daha geç yaşlanmak, enerjik ve güçlü kalmak için bu tedaviyi alabilir.”

"25 günün sonunda 1 gün ara verilerek tedavi tekrar edilir"
Günümüzde biyoeşdeğer hormonların farklı şekillerde kullanılabildiğini dile getiren Demirkol, “Bu ilaçlar eczanelerde üretiliyor hap ve krem formunda kullanılabiliyor. Bu kremleri her akşam kolumuza veya bacağımıza sürerek 25 gün boyunca kullanıyoruz, böylece adetli iken salgılanan hormonlarımızı dışardan doğal bir şekilde biyoeşdeğer hormon ile vermiş oluyoruz. 25 günlük sürenin 13’üncü gününde ise ilaç formunda olan biyoeşdeğer hormon kullanılır ve 25 günün sonunda 1 gün ara verilerek tedavi tekrar edilir” ifadelerini kullandı.