İnce ayrıntılar var

Check-up’ta kan tablosunun önemine değinen Akgün, “Herhalde check-up yaptırmayan yoktur. Birçok kişi değişik check-up programlarına katılabiliyor ya da devlet hastanelerine gidip neyim var neyim yok diye baktıranların sayısı da hiç az değil. Bir takım küçük görüntülemeler, kan tahlilleri vs. yapılıyor ve bunlar sonucunda da bir takım sonuçlar elde ediliyor. Burada ince bir ayrıntı var. Check-up yaptırırken görüntüleme yöntemleri ve kan tahlilleri kandaki değişikliklere odaklanılıyor” dedi.

Tablosunun düzgün olması ‘sağlıklıyım’ demek değil

Kan tahlili sonuçlarını değerlendiren Uzm. Dr. Asiye Akgün, “Sağlıkta ise problem, kana en son yansıyor. Çünkü kan vücudun her bir hücresine, dokusuna giden hayati bir sıvı olduğu için kandaki dengelerin normal tutulması, vitaminlerin ve minerallerin birbiriyle uyumlu bir şekilde tutulması çok önemli. Vücut bunun için maksimum gayret gösterir. Yani kandaki değerleri düzgün tutmak için dokularda, depolarda gerekirse hiçbir şey bırakmaz. Buralara gerekirse zarar verir. Ama kandaki değerleri en sonunda kadar normal seviyelerde tutmaya çalışır. Yani kan tablosunun düzgün olması sizin sağlığınızın düzgün olduğu anlamına gelmez. Yakın zamanda büyük sağlık problemleri ile karşılaşmayacağınız anlamına gelmiyor” ifadelerinin kullandı.

Hiçbir işe yaramıyor

Akgün, “Check-up, vücudun sesini dinlemekle birlikte doğru hedefe yönlendirildiğinde ve doğru şekilde yapıldığında işe yarayabilir. Ama onun dışında şunu söyleyebilirim ki günümüzde görüntüleme yöntemleriyle, kan tahlilleriyle yapılan check-up’lar neredeyse hiçbir işe yaramamaktadır. Zaten sorunların en son yansıdığı yere bakıldığı için check-up yapılırken bile geç kalınmaktadır. İkincisi ise örneğin karaciğer yağlanmanız var. Ya da herhangi bir noktada sorununuz çıktı. Bunun için bir öneri de yok. Beslenmenize dikkat edin denilmekte. Dikkat etmek ne demektir?”

Akgün sözlerine şöyle devam etti:

Hastayı kaderiyle baş başa bırakıyorlar

“İnsanlar ne yapacağını bilmiyor. Her şeyin çözümü glüteni ya da başka bir şeyi kesmekte değil. Bunu yapınca tüm sağlık problemleri çözülmüyor. Size sorunlarınız olduğu söyleniyor ve takip edelim diyorlar. Takip etmek tamamen aldatmaca. Takip edilmek, bir şey yaparsınız ve onun etkilerini takip edersiniz. Hiçbir şey yapmadan 6 ayda bir yapılan ultrason, emar(MR) bir takip değildir. Bu sadece olacak kötü şeylerin olmasını beklemektir. Bu hastayı kaderiyle baş başa bırakmaktır. Hayat tarzı değişikliği yapmadan hiçbir kronik hastalıktan kurtulamayacağımızı bilmeliyiz. Değişime açık olmalıyız.”

Hücre içine bakmak lazım

“Vücudumuz çok nadir elektronik bir cihaz değil. Manuel, mekanik bir cihazdır. Açık kapayınca kendine gelen, çok dayanıklı, kendi içinde yoğun kontrol mekanizmaları olan dayanıklı bir alet gibi düşünmek lazım vücudu. Ama onun da bir dayanma kapasitesi var. Kullanma kılavuzuna uygun kullanmazsanız gerekli bakımlarını yapmazsanız ve değer vermezseniz artık bir süre sonra sizin hizmetinizden çekilecektir. Bunu da hastalık diyoruz. Bunun için check-up’ı gerçek mana da yaptırmak gerekiyor. Kan da ne oluyor? sorusunu sormak değil de, hücre içinde ne oluyor? buna bakmak lazım. Bu testleri yapmak gerekiyor. Kan ve görüntüleme yöntemleriyle yapılan cheuc-up’lar bize aslında çok geç sonuçlar vermektedir. Ayrıca bir sorun bulunduğunda buna bir çözüm üretilememektedir. ”