Her kongrenin bir kazananı vardır. Bu kongrede kazanan Recep Taşel oldu. Taşel’i delegasyon üzerinde büyük ağırlığı olan Kazım Kurt, Adar’dan önceki süreçte il başkanlığı yapmış Rabia Akman ve onun öncesinde il başkanı olan Sinan Özkar’da destekledi. Yani son yıllarda partide, örgütte delege olma, oy verme potansiyeli yüksek olan pek çok isim arkasındaydı.

Bu sebeple Taşel’in kazanması sürpriz değil beklenen bir gelişmeydi.

Bunu şehirdeki herkes gibi bu işlerin uzmanı olan Yılmaz Büyükerşen’de biliyordu. Buna rağmen gönlünden Adar isminin geçtiğini söylemesi ve ilk kez bir seçim öncesi aleni bir şekilde isim deklare etmesi seçimin seyrini değiştirmek için değil, bazı algı operasyonlarının önünü tıkamak için  zorunlu bir açıklamaydı.

Adar’ı destekleyen delegeler çarşaf listelerinde CHP’nin önemli isimlerine çizik atmadı. Centilmence davrandı. Taşel’i başkanlık için oylayanlar Çarşaf liste de Ahmet Ataç, Adar, Dalgıç, Şanlı, Gündoğan gibi isimlere çizik attılar ve kurultay delegesi seçmediler.

Kısaca CHP kamuoyunu uzun süre meşgul eden ve bundan sonra da epey gündemde olacak bir kongre süreci yaşadı. Görünen o ki önümüzde ki günlerde farklı boyutlarıyla kongreyi, öncesi ve sonrasını bolca konuşacak, tartışacak ve ortak bir noktaya varamayacağız.

Çünkü kongreden bu yana verilen mesajlar, lanse edilmek istenenler ve somut gerçekler fazlaca çelişkili. Birlik ve beraberlik mesajları, kucaklayıcılık tümceleri bu gerçeği örtmeye yetmiyor.

Çünkü Türkiye’nin birleştirici gücü diye yola çıkan CHP Eskişehir’in ayrıştırıcı gücü bir somut bir sonuçla noktaladı bu kongreyi.

Çünkü yakın geçmişi çabucak unutanlar CHP’nin bugün 4 adayla yarıştığı, mahalle temsilcilikleri için kavgaların çıktığı CHP’yi Eskişehir’de bu kadar kıymetli kılanın önce Büyükerşen, ardından Ataç ve son olarak halkaya Kazım Kurt isminin eklendiğini unuttular. 

Partiyi bu kadar değerli kılan bir ismi yani Büyükerşen’i yendik zannedenler, Ahmet Ataç’ı kurultay delegesi yapmayarak ona ders verdiğini düşünenler mi kucaklayıcı, birleştirici?

Partinin Tepebaşı ilçe başkanı, eski il başkanı, 2 ilçe belediye başkanını sırf Büyükerşen ve Ataç ile yakınlar diye minder dışında bırakıp sonra bu hiç yaşanmamış gibi CHP kazandı demek sizce de normal mi?

Bazı çevrelerin CHP’yi değerlendirmek değil CHP ile değerlenmek uğruna yaptıkları algı operasyonlarını bal gibi bilmelerine rağmen bugün sanki hiç bir şey yapmamış gibi davranıp bir de kendi yaptıkları operasyonunu başkası yapıyor gibi eleştirmeleri size de aptalca gelmiyor mu?

Bir gün elbette ayrıca yazarçizeriz ama bazılarının 2, 3 sene öncesinde birbirine sövüp sayan, dosya dosya gezerek güçten düşürmek istediği nice isimle fazlaca samimi olması düşündürücü değil mi?

İlçe seçimlerinde seçilecek ismin o ilçe belediye başkanına yakın bir isim olması gerektiğini savunanların, söz konusu Eskişehir olunca Büyükşehir Belediye Başkanı’na yakın bir ismin aday olmamasını istememeleri çelişki değil midir?

Asıl sorun şu ki CHP kral değil kralcıların ve CHP’den geçinenlerin zulmü yüzünden büyük yara almıştır.

Her kongrenin, her seçimin kazanan ve kaybedenleri olur. Daha önce de olmuş ama bu kadar önemsenmemiştir.

Özelikle kurultay delegeliği ile ilgili sonuç CHP’nin vicdanında kapanması zor bir yara açmıştır.

Seçimden sonra bazı kraldan çok kralcı geçinenlerin Büyükerşen’i yendik, Ataç’ı çarşafa doladık tavırları nahoş olmuştur.

Onlara 2 dakika durup düşünmelerini tavsiye ederim.

285, 687 Oy almış bir ismi 600 delegenin oy kullandığı seçimle yendik demek, güneşi balçıkla sıvama çabasıdır ve sonucu bellidir.



Soner Yüksel yazdı...