Haber Merkezi

CHP Eskişehir İl Başkanı Recep Taşel, Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017 yılında Ankara’dan İstanbul’a kadar sürdürdüğü Adalet Yürüyüşü'nün halen devam ettiğini belirterek, "6’lı Masa, Millet Masası ihtiyaçtan doğdu" dedi.

Taşel, Adaletin Hukuku ve Parlamenter Demokrasi İdeali Platformu'nca (AHPADİ) Taşbaşı Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve moderatörlüğünü Demokrat Parti Genel Sekreteri Doç. Dr. M. Serhan Yücel'in gerçekleştirdiği "Demokrasi İçin Demokrat Yurttaş Gerek" konulu söyleşide, tam bağımsız Türkiye idealini her alanda savunan CHP’nin çok partili sisteme geçişi sağlayıp demokrasiyi ülkeye getiren parti olduğunu kaydetti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919’da Samsun’dan yaktığı özgürlük meşalesinin Sivas Kongresi’nde şekillenip tüm yurt sathına yayıldığını aktaran Taşel, mandayı reddetmiş bir anlayışın, Kuvayi Milleye’nin temsilcileri olduklarını bildirdi.

Taşel, şöyle konuştu:

“Çok partili sisteme Türkiye CHP önderliğinde girmiştir. Bugün demokrasi, eğitim, ekonomi, dış politika ve toplumsal barışta bugün büyük problemler var. Hak ve hukukun yerine gelmesi için demokrasiye ihtiyacımız var. . Demokrasi olmayınca ekonomi sıkıntıya giriyor.  Bunlar birbirinden ayrılmaz parçalardır. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017 yılında Ankara’dan başlatıp İstanbul’a kadar yürüdüğü Adalet Yürüyüşü halen devam etmektedir. 6’lı Masa, Millet Masası ihtiyaçtan doğdu. Zaman zaman laik-antilaik, Sünni-Alevi, Kürt-Türk gibi antidemokratik söylemlerle ülkeyi kutuplara ayırmak isteyenler biz var olduğumuz sürece emellerine ulaşamayacaklar. Demokrasi olmayınca ekonomi sıkıntıya giriyor.”

Recep Taşel, yeni bir sürecin başladığını, birbirinden farklı 6 siyasi partinin bir araya gelerek ülkede bir ilki başardığını anlatarak, “Dışarıdan 6’lı masayı devirmek isteyenler var ancak bunlar sonuç vermeyecektir. Boşuna umutlanmasınlar” diye konuştu.

“Demokrasi için korkmamalıyız”

Demokrat Parti İl Başkanı Hüseyin Özcan da ne zaman Türkiye hamle yapsa, ekonomide gelişim gösterse bir askeri darbenin gerçekleştiğini belirterek, her bir darbenin ülkeyi 20-30 sene geriye götürdüğünü söyledi.

İstiklal Marşı’nın korkma sözcüğüyle başladığını hatırlatan Özcan, şunları ifade etti:

“Demokrasi için önce korkmamalıyız. Dezenformasyonla mücadele adı altında ülkeye bir sansür yasası getirdiler. Neden? Konuşmayalım, sinelim diye. Türkiye’de artık hukukun üstünlüğü yok, üstünlerin hukuku var. Cinayet işleyip 20 yıl hapis cezası almış biri, 2,5 yıl hapis yatarken pandemide izne çıkarılmış şu anda dışarıda geziyor. Bir akademisyen sosyal medyada bir twit atacak, bunu 1 milyon insan paylaşacak. Sonra 1 milyon kişiyi yargılayıp cezaevine mi atacaklar yani? Böyle bir şey olamaz. Biz yeri geldi illet, yeri geldi zillet, yeri geldi terörist oluyoruz onlar tarafından. Onlara göre liyakat itaat etmek anlamına geliyor. Bu düzen böyle süremez. Demokrasi için önce korkmayacağız. Çocuklarımız ve yarınlarımız için korkmamamız lazım.”

Özcan, farklı siyasal anlayışa sahip partilerin 6’lı Masa etrafında toplanarak önemli bir iş çıkardıklarına da değinerek, “Bu 6’lı Masa öyle bir isim çıkarmalı ki, amasız, lakinsiz o adayı desteklemeliyiz. Tüm amalarımızdan kurtulmalıyız. Tüm egolarımızdan kurtulup 6’lı Masanın çıkardığı adayı desteklemeliyiz” değerlendirmesinde bulundu.

“15 Temmuz’dan sonra hukukun üstünlüğü bitmiştir”

Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Levent Baştürk ise seçimin demokrasinin en önemli unsurlarından biri olduğunu dile getirerek, maalesef 15 Temmuz 2016’dan beri adil bir seçim göremediklerini söyledi.

Demokrasinin sadece milli irade kavramı ile seçimlerle anlaşılamayacağına dikkati çeken Baştürk, şunları bildirdi:

“Öncelikle hukuk devleti mekanizmasının çalışması lazım. 15 Temmuz’dan sonra hukukun üstünlüğü anlayışı bitmiştir. Şu anda otoriter bir rejimle yönetiliyoruz. Pek çok kişi gelecek seçimin kaybedilmesi durumunda bunun son seçim olacağını söylüyor. Ben buna katılmıyorum. Antidemokratik, otokratik ülkeler Suriye, Mısır, Lübnan’da seçimler yapılıyor. Bu rejimler seçimleri, kendi varlığını meşrulaştırma organı olarak görüyor. 2023’te iktidar değişmezse daha antidemokratik bir seçim sisteminin getirileceğini öngörüyorum.”

Taşel, Özcan ve Baştürk, konuşmalarının ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.