Kimse kusura bakmasın ama en son söyleyeceğimi ilk baş söyleyeyim “ Eskişehir’de CHP’nin karar vericisi, örgütü, delegesi, üyesi, aklınıza gelen ne varsa hepsinin patronu Büyükerşen’dir”

Hadi canım sende diyebilirsiniz, bu cümleden rahatsız olabilirsiniz, hatta sinkaflı birkaç söz söyleyeniniz de olacaktır ama yakın tarih ve bugüne kadar yaşadığımız gerçekler bu durumu ispatlar nitelikte olduğu için ısrarcı olamayacağınız da aşikâr.

Peki, bunu neden yazdım. Biraz daha okursanız, kısaca anlatmaya çalışayım.

CHP’de yine homurtuların duyulmaya başlandığı, gruplaşmaların kendini belli ettiği, kulis ziyaretleri ile nabız yoklanmaya başlanan bir kongre süreci var.

Muhtemelen ilerleyen haftalarda daha da hızlanacak, gerginleşecek, karşılıklı söylem, suçlama, iddiaların şehrin boş gündemini ve soğuk havayı ısıtacağı günlere tanık olacağız.

İlçe Başkanı olmak, İl Başkanı olmak, çeşitli kademelerde görev almak ve yönetim kurullarına girmek isteyen isimler, yönetimlerde kendine yakın isimlerin olmasını isteyenler, belediyelerden destek alan, uzlaşma sağlanmaya çalışılan ama becerilmesi mümkün olmayan, arzu ettiği desteği alamadığı için kendi cephesinden karşı cepheye gel gel yapan aksiyonlar gırla gidecek.

Örgüt olgusu dik tutulmaya çalışılırken, bunu dik tutmaya çalışanların pek çoğu üye, delege yapısından gem vurarak serzenişte bulunacak. Başkasının partiye dair eleştirisine tahammül edemeyenler istediklerini alamayınca çok daha ağır eleştirilerle avaz avaz gezecek.

Birbirine küsenler, sallayanlar, var gücüyle yarışanlar derken daha öncekilere benzeyen, 3 aşağı 5 yukarı bir sürece tanık olacağız.

Bu sürecin kazananı da her zaman ki gibi girdiği tüm seçimleri kazanmış ve tartışma götürmeyen bir isim yani Yılmaz Büyükerşen olacak.

Biliyorum kabul etmesi kolay değil bu gerçeği, inkâr edip mış gibi yapmak, miş gibi davranmak daha kolay ama gerçek öyle değil.

Büyükerşen’in istemediği, onay vermediği, ondan vize alamayan herhangi bir ismin ne Başkan ne de yönetici olarak örgütte yer almasının mümkün olamadığını, Büyükerşen’in patron olduğunu artık tüm CHP’lilerin kabul etmesi gerekiyor.

Haliyle patron kendisiyle uyumlu çalışacak, onu güçlendirecek, tartışmaya mahal vermeyecek yani strateji gereği doğru olduğunu düşündüğü hangi isim ya da isimler varsa onlarla çalışacak.

Bugüne kadar Yılmaz Büyükerşen’e rağmen diye başlayan bir kelam duydunuz mu?

Ona muhalif olan herhangi bir ismin partide barınabildiğine, aday adayı olsa bile aday olabildiğine, milletvekili ya da belediye başkanı seçildiğine tanık oldunuz mu?

Ben olmadım, olana da pek rastlamadım ve sizden biraz ayrı düşünerek bunun çok normal, çok doğru ve yerinde olduğunu düşünüyorum.

Büyükerşen olmasaydı şehirde CHP’nin varlığının ne kadar etkili olduğunu DSP’den Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemlerde iyi gözlemlediğim için doğrudan ya dolaylı müdahalelerinin yerinde olduğu kanaatindeyim.

İstediğini alanların üstüne toz kondurmadığı ve onu en büyük CHP’li yaptığı, işlerine gelmeyenlerin de o solcu bile değil diyerek geçmişteki övgülerinin bugün nasıl tepkiye dönüştüğüne de defalarca şahit olmuş biri olarak diyorum ki;

Boşuna birbirinizi kırmayın, tartışmayın, germeyin, toz kaldırmayın, havada kalan cümlelerle, boydan büyük sözlerle havanda su dövmeyin.

Ha bir de, patrondan sonrası diye başlayan cümleleri de rafa kaldırın.

Bu şehirde bir seçim varsa kazananların ilk sırasında Büyükerşen vardır. Ve uzun yıllar boyunca da bu böyle devam edecek.