Dergimizin geçem ay yayınlanan sayısında, bireylerin pandemi sürecindeki tutum ve davranışlarını değerlendirmeye çalışmıştım.

Bu ay ise konuyu kurumsal düzeyde değerlendirmeye çalışacağım…

Bildiğiniz üzere giderek azalacağı umulan Covid-19 süreci ülkemizde ve şehrimizde artarak devam etmektedir.

Bu sürecin ise bir aşının bulunmasıyla ancak tersine dönebileceği inancı artık hemen herkes tarafından kanıksanmış gibi gözüküyor…

Geldiğimiz noktada bir aşı bulununcaya kadar vatandaşların yanı sıra kurumların da salgına yönelik alacakları önlemler büyük önem taşımaktadır.

Fakat toplum sağlığı, çevre ve sosyo-ekonomik koşullara yönelik olarak böylesi olağanüstü durumlar, kuruluşlar için “kurumsal sürüklenme” olarak adlandırılan bir durumu ortaya çıkarabilmektedir…

Beklenmeyen bir zamanda ortaya çıkan bu koşulların yönetilmesi ise; kurumların kendilerine özgü olan temel işlevlerini kaybetmeksizin, olumlu sosyo-ekonomik ve çevresel sonuçlar doğurabilecek yeni alternatif işlevleri yerine getirebilme kabiliyetlerine bağlıdır.  

Konuya ilişkin yapılan araştırmalar, evrensel tanıma uygun olarak organize olan kuruluşların, kurumsal sürüklenmeye “uyum sağlamada” daha başarılı olduklarını göstermektedir.  

Ayrıca “kurumsal vatandaşlık“ bilincine ve sosyal sorumluluk projeleri yapma geleneğine sahip kurumların, olağanüstü koşullara uyumlarının da daha hızlı olduğu ifade edilmektedir.

Bir kuruluşun yasalara, topluma ve çevreye karşı sorumlu ve uyumlu davranmalarıyla doğru orantılı olan kurumsal vatandaşlık bilincinin yüksek olması önemli bir marka değeri olan “kurumsal itibarları” da o oranda artmaktadır.

Çünkü bir kurumun en değerli varlığı olan itibar, onun sosyal paydaşların gözünde nasıl algılandığını ifade eden bir değerler bütününüdür.

Bu nedenle itibar, ister özel isterse kamu kurumları ya da kar amacı gütmeyen örgütlerin başarılarında veya başarısızlıklarında doğrudan bir etkiye sahiptir.

O halde, kurum ve kurumsallaşmanın evrensel tanımlarını kısaca hatırlamak, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır…

Kurum, tanımlanmış bir toplumsal hizmet ya da üretim işlevini yerine getirmek üzere ortak bir amaç çerçevesinde kurulmuş,  belirli bir çalışma düzenine sahip olan ve kendi verimliliğini “ortak akılla” yönetebilen kar amacı güden veya gütmeyen organizasyonları ifade etmektedir.

Kurumsallaşma ise bir kurumun kendi faaliyetlerini ve verimliliğini “kişilerden bağımsız” olarak sürdürebilecek ve geliştirebilecek bir biçimde organize olması anlamına gelmektedir.

Yaşadığımız pandemi sürecinde olduğu gibi, gelecekte de ortaya çıkabilecek farklı olağanüstü koşullar hem ülkemizde hem de şehrimizde yeni kurumsal sürüklenmeler yaratabilecektir…

Böyle bir durumda, kurumların ortak akıl ve kişilerden bağımsız olarak işleyebilen sağlam bir organizasyon yapısına sahip olamaları hem kendi varlıklarını koruyabilmelerine hem de kurumsal vatandaşlık görevlerini layıkıyla yerine getirerek kurumsal itibarlarını artırmalarına büyük bir katkı sağlayacaktır…