Celalettin Kesikbaş’ı 2017 yılında tanıdım. Ünal Şakar hocamın ve Sinan Özeçoğlu’nun yoğun emekleriyle faaliyetlerini yürüten Eskişehir Düşünce Platformu Derneği’nde yıldızı parlayan bir isimdi. Sanayi Odası seçimleri yaklaşırken ismi başkan adaylığında öne çıktı.
Dört yıl hızla geçmiş… Kesikbaş, Nisan 2018’de ESO Başkanı oldu.
Başkan Kesikbaş ile sohbetlerde öne çıkan bazı konular vardır. En bilinen ikisi ihracat ve mesleki eğitim… Bu konularda girişimlerini yaptı, yapıyor… Özellikle ESO Akademi’de kısıtlı imkanlarla neler yapılacağını da göstermiş oldu.
Bir diğer önem verdiği konu ise entelektüel sermaye… Başlı başına yazı konusu olduğu için bu yazıda hiç değinmiyorum.
Kesikbaş’ın sık dile getirdiği bir başka mesele ise sosyal huzur! Kendisi başka tanımlar da kullanıyor benim aklımda böyle kalmış. Ne demek sosyal huzur? Ya da refahın toplumun geneline yayılması…
Ortada henüz böylesi bir ekonomik bunalım ya da pandemi yoktu. Kendisinden 2018’de, yani adaylık sürecinde duymuştum ilk kez. Kesikbaş “Toplumun geneli huzur içinde olmazsa hiçbirimizin hayatı huzurlu olmaz” diyordu.
Yine bir seferinde “Kazandığımız para sosyal huzur varsa kıymetli. Toplumun içinde yaşayan insanlarız. Saat 6’dan, 7’den sonra aşağı yukarı aynı yerlerde yemek yiyor, sohbet ediyor, eğleniyoruz. Sabahları aynı yerlerde çorbamızı içiyoruz. Sinemaya gidiyoruz, AVM’lerde, cadde ve sokaklarda geziyoruz” demişti.
Sonrasında devamla “Toplumda sosyal huzur yoksa milyon dolar kazanmanın anlamı da yok. Evden fabrikaya, fabrikadan eve… Böyle bir hayat olamayacağına göre… Şöyle bir arabam var… Arabadan inmeyecek misin? Acayip bir evim var… Evde hayat geçer mi! Ne pahasına olursa olsun toplumu ayakta tutmalıyız” diye eklemişti.
Başkan sonrasında bu felsefesine uygun projelerde geliştirdi. Evinde bir şeyler üreten kadınları desteklemesinin, cesaretlendirmesinin bir nedeni de bu…
Han ziyaretinden dönerken 10 bin lavanta sabunu alması da bu yüzden…
‘Hediyelerimizi kadınların ürettiği ürünlerden alalım’ derken amacı bir aile bile olsa ayakta tutmak. Kesikbaş aylardır bunu dile getiriyor, bu yönde işler yapıyor ama ‘korktuğu başına’ gelmek üzere!
Kriz kendini hissettirmeye başlayınca yeni yılı ya da zam dönemini beklemeden çalışanına ekstra ödeme yapan patronlardan biri…
Başkan çalıştı didindi ama işler maalesef hiç istemediği bir noktaya geldi.
Toplumun bir kesiminin enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezildiği, hatta daha da ezileceği görülüyor. Yani adına sosyal denge, sosyal huzur ne derseniz deyin biraz daha bozulacak.
Umarım çok karışmadan, çok kayıp vermeden işleri yoluna koyarız.
Böylesi günlerde yardımlaşmayla birlikte nezaketi de artırmayı unutmayın.