Özlemişim… Aylar olmuş böylesi bir basın toplantısına gitmeyeli… DEVA Partisi Eskişehir İl Başkanlığı 1. Olağan Kongresi’ne katıldım. Bu vesileyle basın toplantılarını nasıl özlediğimi fark ettim.
Tüm boyutlarıyla özlemişim… İstiklal Marşı’nın okunmasından soru-cevap kısmına, girişte kayıt olmadan fuayede ayaküstü yapılan çay-kahve sohbetlerine… Polislerden telaşlı görevlilere kadar pek çok şey… Pandemi bazı rutinlerin ne kadar ‘harika’ olduğunu öğretti.
Bu duygu ve düşüncelerle Tasigo Otel’deyim… Otel aslında kapalı ama önceden söz verildiği için etkinlik yapıldı. Üst düzey önlemlerle kongre yapıldı.
Kongre yapılacak salonu gören bir yere ‘Korkma Türkiye’ afişi asılmıştı. Genel Başkan Ali Babacan, kongre öncesi başka bir salonda gazeteciler ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldi.
Babacan kısa konuşmasının ardından sohbet etmek için kamera ve ses kayıtlarını kapattırdı. Herkesin kendisini tanıtmasını istedi. Ardından sorular, öneriler…
Sevgi Akmen, Aydın Bandırma, Cemil Nazlı, Ali Ulu gibi isimleri gördüm…
Vakit olmadığı için bu kısım biraz ‘göstermelik’ gibi oldu. Kütahya’ya gidecek olan Babacan, acele etti. Öte yandan gazeteci ve STK buluşması çok verimli değilmiş. Ayrı ayrı toplantılar daha verimli olabilir.
Babacan, bu toplantıda sohbet sırasında kayınvalidesinin Mihalıççıklı olduğunu söyledi. Eski politikacılar gibi bunu çok köpürtmedi. İşte Eskişehir’in damadıyım, Eskişehir şöyle, Malıç böyle demedi. Sadece ‘Bizim kayınvalide Mihalıççıklı” demekle yetindi.


Yeni siyaset böyle demek ki…
Sonra hep birlikte üst kata kongrenin yapılacağı salona çıktık. Pandemi falan hikaye olmuş. Salon inanılmaz doluydu. DEVA’ya ilgiyi göstermesi bakımından iyi fakat pandemi açısından sorgulanmalı!
Sanırım olası bir erken seçim öncesi 41 il kongresini tamamlamak istiyorlar.
Siyasetle ‘çok ilgisi olmayan kimseleri’ gördüm!
Ne demek şimdi bu? Bir siyasi partinin kongresinde olacak iş mi, demeyin. Sahaya inenlerden bahsediyorum. Tweet atmak, Sözcü okumak, dost sohbetlerinde şikayet etmek yerine sahaya inenlerden…
Rana Besler’in siyaset yapmak istemesinin, basın bültenlerini masa masa gezerek dağıtmasının bir anlamı var. İl Yönetimi’nde ‘iş başa düştü’ diyen başka isimler de var. O nedenle bazı arkadaşlar ‘kim bunlar’ dedi! İl Başkanı İsmail Haşim Ateş dışında ‘tanıdık’ sima yoktu.
Gençler her yerdeydi… Salonda, Babacan’ın gündeminde, Divan’da…
Misafirler vardı… Kazım Kurt, Recep Taşel, Mehmet Ektaş… Babacan’ın konuşmasını sonuna kadar dinlediler. 
Babacan, sakin konuştu. Şöyle yumruğunu masaya vurmadı! Salondaki heyecanı yükseltemedi. Bilgili olduğuna hiç kuşku yok ama ‘inançlı, hırslı, dertli’ olduğunu da hissettirmeli.
Babacan’ın konuşması genelde ‘olumsuzluk’ üzerineydi. Söylediklerinin çoğunu zaten herkes biliyor, yaşıyor… Sorunu tespit eden değil umut olan kazanır… Babacan pek umut vermedi, veremedi!
Babacan, acilen ‘No’ filmini izlemeli…
Konuşması sırasında slogan falan atılmadı. Adettendir hani… Türkiye seninle gurur duyuyor falan… Sadece alkış vardı.
DEVA Eskişehir Kongresi’nden aklımda kalanlar bunlar…