Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eskişehir Meslek Yüksekokulu Çevre Koruma Teknolojileri bölümünden Dr. Öğr. Üyesi Naile Karakehya hava kirliliğini ülke ve Eskişehir bazında, Merve Akman’a anlattı. Karakehya, özellikle dikkat edilmesi gereken ölçütleri ve şehrimizdeki kirlilik düzeyinin ne durumda olduğunu vurguladı.

Hava kirliliği tüm dünyayı ilgilendiren ciddi boyutlara ulaştı.  Peki, yeterince farkında mıyız?

Yabancı kaynaklarda çok sık rastladığımız “hava kirliliği görünmez katildir” şeklinde bir ifade var. Bunu şöyle açıklayabiliriz. Yetişkin bir insan günde yaklaşık olarak 11000 litre hava solur.  Yine yetişkin bir insanın günde ortalama olarak 2 litre su içtiğini düşünürsek, vücudumuza giren hava miktarı yanında su miktarı çok küçük kalmaktadır. Birçok insan yediğinin içtiğinin sağlıklı olmasına dikkat eder. Temiz gıda ve temiz su tükettiğinde sağlıklı olacağını düşünür. Ancak her gün soluduğu binlerce litre havanın içindeki partikül maddeyi, azot oksitleri, kükürt oksitleri, karbon monoksiti, ozonu ve kurşunu hesaba katmaz.

Ayrıca gelir düzeyi veya sağlık durumu ayırt etmeksizin toplumun tümünü etkileyen bir durumdur hava kirliliği. Eğer bulunduğumuz bölgede su kirliği varsa gidip marketten tüm özellikleri etiketinde yazan istediğimiz suyu alabiliriz. Toprak kirliliği nedeniyle yerel ürünlere güvenemiyorsak, organik sertifikalı ürünler satan yerlerden gıda temin edebiliriz. Ancak hava kirliliğinden kaçmanın bir yolu yok. Hava kirliliğinden kaçmak için kırsalda yaşamak tercih edilebilir diyorsanız şunu hatırlatmakta fayda var; Türkiye İstatistik Kurumu 2019 yılı verilerine göre ülkemizde nüfusun %92,8’i il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır.

Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri nelerdir?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir, hava kirliliği toplumdaki sağlıklı yetişkin bireylere göre hassas grupları çok daha fazla etkilemektedir. Hava kirliliğinden en çok zarar gören bu hassas gruplar, kronik solunum rahatsızlıkları olanlar, hamileler, yaşlılar, bebek ve çocuklardır. Kışın çok görülen bir durum olan hava kirliliğine kısa süreli maruz kalmalarda daha çok konsantrasyon düşüklüğü, yorgunluk, baş ağrısı, gözlerde yanma, astım atakları ve nefes almada güçlük gibi etkiler gözlenir. Hava kirliliğine uzun süre maruz kalındığında çok daha ciddi etkileri olmaktadır. Prematüre doğumlarda, hava kirliliğinin önemli bir dış etken olduğu yönünde çalışmalar vardır. Ayrıca kronik solunum sistemi hastalıkları ve kanser de hava kirliliği ile ilişkilendirilen hastalıklar arasındadır. 

Şehirlerdeki başlıca nedenlerini sıralarsak bunlar nelerdir?

Bir şehirde hava kirliliğinin yüksek olmasının başlıca nedenleri hızlı nüfus artışı, bölgenin coğrafi özellikleri, iklimsel koşullar, çarpık kentleşme, kalitesiz yakıt kullanımı ve artan sanayileşmedir.

Türkiye’nin hava kirliliği ile mücadelesini nasıl görüyorsunuz?

Ülkemizde hava kirliliği ile mücadelede belki de en önemli gelişme, Avrupa Birliği ile uyum sürecinde ulusal mevzuatımızın AB mevzuatı ile yakınlaştırılmasıdır. Böylece hava kirliliği konusunda sınır değerler kademeli olarak aşağı çekildi ve 2004-2017 yılları arasında hava kirliliği ile mücadeleye yasal dayanak olacak çok önemli yönetmelikler çıkarıldı. Ayrıca 2004 yılına kadar çoğunlukla yarı otomatik sistemlerle çok sınırlı bir bölgede yapılan hava kirliliği ölçümleri 2007 yılından sonra tam otomatik sistemlerle 81 ilde yapılmaya başlandı. Bu ölçümlerin sonuçlarının gerçek zamanlı olarak kamuya açılması ile hava kirliliği konusunda büyük bir şeffaflık sağlandı. Yaşadığınız ilin o anki hava kirliliği durumunu www.havaizleme.gov.tr adresinden takip edebilirsiniz. Bu sitede ana sayfada bulunan Türkiye haritasında yaşadığınız şehre tıkladığınızda anlık hava kirliliği bilgilerine ulaşabilirsiniz.  

Bundan sonra yapılması gereken ölçüm istasyonu sayısının ve ölçüm parametrelerinin arttırılması ve sınır değerleri aşan illerde denetimlerin artırılarak temiz hava eylem planlarının hazırlanması ve uygulanması olmalıdır.

Eskişehir’in durumu nedir?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı raporlarını ve havaizleme.gov.tr’yi takip ettiğinizde Eskişehir’in hava kalitesi açısından çoğu şehre göre çok daha iyi durumda olduğunu görebilirsiniz. Eskişehir’de hava kirliliği sanayide ve ısınmada kalitesiz kömür kullanıldığı yıllarda Avrupa Birliği sınır değerlerinin çok üstündeydi. Ancak 1990 yılında Organize Sanayi Bölgesinde ve 1996 yılında konutlarda doğalgaz kullanımına başlanması, 2004 yılı itibariyle konutlarda doğal kullanımının iyice yaygınlaşması, yine aynı yıl toplu taşımada raylı sisteme geçilmesi ve şehir merkezinde bazı yolların araç trafiğine kapatılması hava kirliliği ile mücadele açısından önemli gelişmeler olmuştur. Eskişehir’in PM10 ölçümlerinde Avrupa Birliği mevzuatına göre genellikle sınır değere yakın olduğu, ancak bazı zamanlar sınır değeri biraz aştığı düşünülürse, hala yapılması gereken şeyler olduğu söylenebilir. Şeker, cam, elektronik, beyaz eşya, çimento, lokomotif, tekstil, gıda, makine parçaları ve yapı kimyasalları üretim fabrikaları ile Eskişehir sanayisi en gelişmiş illerden biridir. Aynı zamanda birçok şehirlerarası yolun da geçtiği konumdadır. Özellikle şehrin içinden geçen D200 karayolu ağır vasıta yoğunluğunun oldukça fazla olduğu bir yoldur. Tüm bunlara bazı konutlarda kalitesiz yakıt kullanımı ve olumsuz meteorolojik koşullar da eklenince özellikle kış aylarında istenilen değerlerden uzaklaşıldığı zamanlar olabilmektedir.

Pandemi döneminin hava kirliliğini azalttığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Pandemi süreci bilim insanlarına, insan faaliyetine dayalı emisyonların ülke genelinde ani düşüşü karşısında hava kalitesinin nasıl tepki vereceğini inceleme olanağı sağladı. Çin ve İtalya gibi çok sıkı tedbirlerin alındığı ülkelerdeki durumu incelemek daha faydalı olacaktır. Özellikle Çin’de azot dioksit oranının ülke genelinde düştüğüne yönelik bilimsel çalışmalar var. Bununla birlikte, farklı ülkelerden çıkan bilimsel çalışmalara baktığımızda ise farklı görüşler görüyoruz. Çünkü hava kirliliği çok karmaşık bir konu. Bu yıl Ocak-Şubat ayına kıyasla Nisan-Mayıs ayında hava kirliliğinin azalması gözleniyorsa bunda mevsimsel sıcaklık artışının etkisi hesaba katılmalıdır. Kaldı ki geçen yıl aynı zamanlardaki değerlerle bile karşılaştırsak ve bir düşüş olduğunu gözlemlesek bunun ne kadarının pandemi döneminde insan faaliyetlerinin duraksamasından kaynaklandığını belirlemek zor olacaktır. Geçen yıllar ile bu yıl arasındaki iklim koşulları, sanayi üretimi, çevre politikalarındaki değişiklikler ve nüfus artışı gibi pek çok parametre hesaba katılarak bir değerlendirme yapılmalıdır.

Bilinçli her birey nelere dikkat etmeli?

Genellikle hava kirliliğinden bahsedildiğinde dış ortam havası aklımıza gelmektedir. Ancak insanların çoğu günün büyük bir kısmını açık havada değil kapalı ortamlarda geçirmektedir. Çalışmalar insanların hava kirliliğine daha çok kapalı ortamlarda maruz kaldığını göstermektedir. Evimizin havası, açık havaya göre çok daha kirli olabilmektedir. Ev tekstilinden ve giysilerden kaynaklanan tozlar, bina yapı malzemelerinden kaynaklanan radon gazı, oda spreyi, dezenfektan, temizlik kimyasalları, yapıştırıcı ve boya gibi maddelerden gelen uçucu organik bileşikler, yazıcı ve fotokopi makinelerinin sebep olduğu zararlı gazlar ve sigara kullanılması kapalı ortamların açık havaya göre çok daha tehlikeli olmasının nedenlerinden bazılarıdır. Evlerin havalandırılmasına soğuk kış günlerinde bile özen gösterilmelidir. Özellikle yüksek binaların alt katlarında veya bodrum katında oturanların çok daha dikkatli olması gerekir. Katı halden doğrudan gaz hale geçen naftalin toksik bir maddedir ve evlerde kullanılmamalıdır. Yeni mobilya alındığında, yer döşemeleri ve kaplamalar yenilendiğinde, badana yapıldığında ev daha fazla havalandırılmalıdır. Yapıştırıcı, boya, vernik vesaire kullanımını gerektiren hobiler balkon gibi açık alanlarda yapılabilir.

Dış ortam havası ile ilgili de alınabilecek önlemler vardır. Özellikle kış aylarında havaizleme.gov.tr’den hava kirlilik durumu takip edilebilir. Hava kirliliğinin yüksek olduğu günler ve saatlerde açık havada çok bulunmamaya dikkat edilebilir. 5 yaşın altındaki çocuklar hava kirliliğinden daha fazla etkilenmektedir. Trafiğin işlek olduğu yollara yakın oyun parkları tercih edilmemelidir. Anaokullarında ve kreşlerde iç ortam hava kirliliğine karşı daha dikkatli olunmalıdır.  

Röportaj-Merve Akman