‘Geri Dönüşüm ve Atık Yönetimi’ son zamanlarda bu kelimeleri daha sık duyar hale geldik.

Medyada daha fazla yer alıyor ve devamlı güncelleniyor.

Önce ülkemizin bu konuda geldiği yere bakalım. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Avrupa’nın plastik çöpünü en çok alan ülke Türkiye. Çin, Malezya, Vietnam ve Tayland’ın plastik atık ithalatına kısıtlama getirmesiyle Türkiye Avrupa’nın yeni plastik rotası haline geldi. Net bir oran olarak ise şu acı gerçek gözümüze çarpıyor; o da Türkiye yalnızca Avrupa’dan 2019 yılında 582.296 ton plastik atık ithal etti. Somut bir örnek vermek gerekirse; 1 yılda her gün 213 kamyon plastik atık topraklarımıza giriş yapıyor.

Atık denilince aklınıza sadece plastik atık getirmeyin; Biyolojik kökenli organik atıklardan tutun, madeni yağ atıkları ve asbest kalıntıları da sadece ülkemiz için değil Eskişehir için de büyük sorun. Zira atıklar denetim yetersizliğiyle bir araya gelince ortaya felaket bir tablo çıkıyor. Çevre felaketlerini evet sona erdiremeyiz ancak zarar boyutunu en aza indirgemek elimizde.

Pandemi dönemindeyiz, ithal edilen atıkların virüs taşıma ihtimali gerçeğini de düşünmek lazım. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Nisan ayının ortalarında şu açıklamayı yapmıştı: COVID-19’un su ve atık sulardaki varlığı araştırılacak. Olası risklere karşı da erken uyarı sistemi geliştirilecek.

Türkiye genelinde atık su arıtma tesislerinden atık su numuneleri alınmaya başlandı. Eskişehir ne durumda? Henüz bir açıklama yok, umalım ki en yakın zamanda yetkililer örneklerin kaçında virüse rastlandığını belirtir. Tabi, gerekli araştırmalar yapılıyor umuduyla açıklama bekliyoruz.

Lafı dolandırmadan asıl konuma geleyim…

Alanında birçok makaleye ve projeye imza atan Eskişehir Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Müfide Banar, atık ve atık yönetimi ile ilgili sorularımı yanıtladı. Cevaplar ise iç acıcı değil resmen geri dönüşümde vahim durumda olduğumuzun göstergesi.

Öncelikle aşılması gereken kısım; sağlam bir atık yönetimi sistemi kurmak istiyorsanız maliyeti de unutmamalısınız. Entegre ve sürdürülebilir bir tesis kurmak için maddi olarak her imkanı değerlendirmelisiniz.

Banar, Eskişehir’in karnesinin iyi olduğunu söylemek güç dedi. Buna ben de katılıyorum.

Özellikle birtakım anlaşmazlıklardan dolayı Benli Geri Dönüşüm A.Ş. Eskişehir Odunpazarı Belediyesiyle olan iş akdini feshetti. Bu da bölgede ciddi sıkıntılara yol açtı. Bölgede atıkların akıbetinin ne olduğu ise meçhul. Bu köşeyi yazarken bir gelişme daha yaşandı, onu da paylaşmak istiyorum. Odunpazarı Belediyesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ülke genelinde başlatılan ‘Sıfır Atık’ projesi kapsamında tüm yerel yönetim, kamu kurum ve kuruluşların almasının zorunlu hale geldiği sıfır atık belgesini aldı.

Tepebaşı Belediyesi’de geçen günlerde yaptığı açıklamada, 2020 yılı Mart, Nisan ve Mayıs ayı verilerine göre, geri kazanımı sağlanan ambalaj atık miktarı 2 milyon 311 bin 970 kilograma ulaştığını belirtti.

Pandemi döneminden geldiğimiz sürece kadar yaşanan maddi ve manevi sıkıntıların yanında buna birde tıbbi atık mevzusu konusu eklendi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Nisan 2020 tarihinde yayımladığı genelgeye uyulmaması duyarsızlığın ve aman ne olacak gamsızlığının göstergesi. Genelgede aynen şu kelimeler yayımlandı. “Ülkemizin karşı karşıya kaldığı COVID-19 salgını ile mücadelede ülke sathında alınan tedbirler doğrultusunda, gündelik hayatta kullanılan maske, eldiven ve diğer kişisel hijyen malzeme atıklarının uygun şekilde yönetiminin sağlanması gerekmektedir.”

Ancak yerlere atılan maske ve eldivenlerin yanı sıra, evlerde ve çeşitli kurumlarda; evsel ve tıbbi atıkların birbirine karışması, bunu da elimizi yüzümüze bulaştırdığının göstergesi. Yere atılan maske ve eldivenlerde virüs riski olabilir. Birlikte toplandığı atıkların da geri dönüşüm olanağını azaltabilir.

Özetle; geri dönüşüm ve atık yönetiminde hala istediğimiz düzeye gelemedik. Çöpleri çöp kutusuna at bilinci bile hala vatandaşta yok. İstediğiniz kadar ödül ya da belge alın, gören göz yanılmaz. Şehirdeki atık sorunu ortadadır. En uygun çözüm ise; maksimum düzeyde geri dönüşüm, atıktan enerji elde edilmesi ve mümkün mertebe en az oranda da düzenli depolama. Yerel yönetimler bu konuyu fazlasıyla ele almalı, gerekli çözümler oluşturulmalıdır.