Yıllardır şehir gündemini itinayla takip eden insanlarız. Sadece takip etmekle kalmayıp bu gündemi oluşturan bir meslek grubunda mesai harcıyoruz. Konuşuyoruz, yazıyoruz, tartışıyoruz. Zaman zaman övgü, zaman zaman tepki gösteriyor ve bazen de niyet okuyarak üretmeye çalışıyoruz. Bazı ezberlerimiz, hafızamız, rutinlerimiz var.

Şehir gündemini belirleyen yönetici, seçilmiş, atanmışlar ve temsil ettikleri kurumlarda bu ezberle, bu rutin dengede ilerleyip duruyor. Daha doğrusu duruyordu.

Ancak son yıllarda bazı noktalarda bu ezber, bu rutin bozuldu, alt üst oldu, başka bir boyuta geçti.

Eskişehir Sanayi Odası ve Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi’nde ki hararetli seçim süreci, üst düzey rekabet ve ortaya çıkan sonuç şehrin kaderini ve geleceğini etkileyecek bir devinime dönüştü.

Önce Eskişehir sanayisinin OSB ve ESO olarak 2 ayrı tüzel kişiliği olduğunun farkına vardık, sonra da yıllardır şehirden kopuk olarak düşündüğümüz sanayi ile ince ince entegre olmaya ve kafamızdaki algıları yıkmaya başladık.

Seçim sürecindeki harareti görünce bu dönemin ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ve EOSB Başkanı Nadir Küpeli arasında çok gergin, çok negatif bir hava oluşturacağını düşünürken aradaki doğal rekabetin zarif, nazik ve şehir adına pozitif bir üretime dönüştüğünü gözlemliyoruz.

Eskişehir lobisinin hatta siyasi mekanizmadan bağımsız bir Eskişehir partisinin kurulduğunu ve bir sivil güç oluştuğunu görmek sevindirici değil mi?

Sanayi bölgesindeki binlerce insanı düşünen bir yaşam parkı inşa edilmesi, Sanayici için çok önemli olan Eximbank şubesini, Eskişehir’den satın al projesi ile aidiyeti güçlendiren hamleleri konuşmak için çok beklediğimizi düşünmüyor musunuz?

Binlerce kişiye istihdam sağlayacak yeni yatırımlar, yeni yatırımcıları bekleyen geniş alanlar, yeşile, çevreye ve hayvanlara değer veren insani, vicdani teşebbüssülerden haberdar olmak hoş değil mi?

Meslek buluşmaları, fikir atölyeleri, mesleki yeterlilik sertifikaları ve ara eleman ihtiyacını giderek vizyonel bir meslek lisesi diye sıralanıp giden onca şeyden bahsedebildiğimizin farkında mısınız?

Sözün özü şudur ki hiç olmadığı kadar Sanayi ve sanayici konuşuyoruz iyi mi?

Eskiden bu işleri sadece Deniz Çağlar Fırat konuşurdu Eskişehir’de şimdi Gazeteler, dergiler, Tv Programları ve dahi sokakta, kahvede, çok alakadar olmayan meclislerde bile Eskişehir Sanayisine dair yorumlar, tespitler, tebrik ve tenkitler var.

Bir büyük algı daha var yıkılan ve ben bu kısmı daha çok önemsiyorum. Nasıl oldu, ne zaman oldu, kim yaptı ifade etmesi zor ama kafamızda oluşmuş sanayici, patron tasviri yüzde yüz değişti.

Adamlar işyerinden çıkıp helikopterle eve gitmiyor. Dizi ve filmlerdeki gibi günde 7 dakika çalışan ve sürekli para sayan, havyar yiyen insanlar falan değillermiş.

Mekanik, hissiz, duygusuz ve hatta ticari ya da kariyer kaygıları ile herkese gülümseyen sürekli il-mül siyaset yapan insanlar da değillermiş.

İş önlüğünü giyip uzun mesailer yapanı da var, üretim aşamasına tüm çalışanlarından daha hâkim olanı da. 4 ortak tek sorun yaşamadan büyüyeni de var, milli duygularla hareket edip daha fazla para kazanmayı reddeden de.

Takım elbiseye kendini mahkûm etmeyen, kot pantolonu, gömleği ile gezip dolaşan, facebook ve diğer sosyal hesaplarını kendi kullanan, aynı mekânda yemek yiyebildiğimiz ve bazı akşamlar oturup evde dizi izleyen patronlar olduğunu görmek bence müteşebbisleri motive edecek bir detay.

Bu durumu isimlere indirgemek ve sadece Kesikbaş ve Küpeli isimleri üzerinden değerlendirmek vizyonel bir harekete vesile oldukları için haklarını teslim etmek gerek. Ama yönetim kurullarında yer alan temsil gücü yüksek, insani yanları fazlaca isimlerin de başka bir ezberi bozduğunun altını çizelim.

Zira ilerleyen yıllarda sadece sanayi değil şehre ve ülkeye farklı konularda da liderlik etme isteği ve potansiyellerini görebilmek adına bugünden Tanış olmak da değerli.

Peki, hiç mi eksik, yanlış, olumsuz eleştirileri yok diye düşünmeyin. Elbette var, elbette olacak ama şimdilik Üretim Şart diyerek onu başka bir yazıya saklayalım.