Eskişehir Terziler Odası, 31 Ocak ve 7 Şubat’ta iki oturumlu seçime gidecek. Seçimde dört aday yarışacak. Başkan Adayı Ebru Sevim, eskisehir.net yayınında Afife Nur Yıldız’ın konuğu oldu. Sevim, odadaki çoğu üyenin birbirini tanımadığını, bu bağları güçlendireceklerini ve kaçak işletmelerle mücadeleye hız vereceklerini söyledi.

Sevim’in programdan öne çıkan konuşmaları şu şekilde;

Dört yıldır yönetim kurulu üyesiydim

“İsmim Ebru Sevim, 1974 doğumluyum. Evliyim, iki çocuk annesiyim. Anne mesleği olan terziliği devam ettirmekteyim. Bu işin içerisinde uzun yıllardır buradayım ama dükkânımı yedi yıldır devam ettirmekteyim. Farklı üniversiteler okudum ama anne mesleğine devam ediyorum. Terzilik mesleğine olan aşkımız anneden gelen bir hastalık. Başkanlığa adaylığımızı koyduk. Üyelerimize, meslektaşlarımıza bir faydamız olsun, biz de bir şeylerin ucundan tutalım diye. Zaten mevcut yönetimdeydik. Dört yıldır yönetim kurulu üyesi olarak görev yapmaktaydım. 25 Kasım itibariyle istifamızı verdik. Ben ve diğer yönetim kurulundaki arkadaşlar, hep birlikte istifamızı verdik ve adaylığımızı açıkladık.”

Pandemide çoğu üyemiz dükkânlarını kapattı

“Pandemi döneminde birçok üyemiz odadan ayrılıp dükkânlarını kapatmak durumuna kadar geldiler. Maalesef pandemi döneminde insanların birincil tercihleri gıda ihtiyaçlarıydı. Evden çok dışarı çıkmayınca da insanların bu kıyafetlere çok da ihtiyaçları olmadı. Tabi bizim işlerimiz de biraz daha aksadı. Öğrenciler gelmedi şehre… Öğrenci gelmediği için tabi ki bizim birçok işimiz de öğrencilerle… Anneleri olmadıkları için, aileleriyle birlikte yaşamadıkları için öğrenciler buraya geldiklerinde bir düğme, bir paça için muhakkak bize uğruyorlar. Onlardan dolayı da çok etkilendik. Kenarda yerleri olanlar etkilendi. Biz çarşıda olmamıza rağmen biz de çok etkilendik.”

Kopukluk çok fazla…

“Mevcut başkanımız zaten 16 yıldır bu görevi yürüttü. Biz de dört yıldır yönetim kurulundaydık. Oda içerisindeki eksiklikler, yapılması gereken şeyleri gördük, gözlemledik. Biz de bunların farkındayız. Dedik ki; ‘Biz de bir şeyler yapalım.’ Mesela bizim odamızdaki üyelerimizle şu anda diyaloglarımız çok kısıtlı… Bir Berberler ve Kuaförler Odası… Hepsi birbirini tanıyor üyelerin… Bizim üyelerimizin hiçbiri birbirlerini tanımıyor, kopukluk çok fazla var… Biraz değil; çok fazla… Biz üyelerimize ulaştığımız zaman diyorlar ki; ‘Biz ilk defa sizi görüyoruz. Dört yıl oldu açalı, sizi ilk defa görüyoruz. Sekiz yıl oldu açalı, ilk defa sizi gördük.’ Yani üyelerle diyaloglar biraz zayıf kaldı.”

Kooperatif kuracağız, kurs açacağız

“Bundan sonrası için bunları yapalım. Biz kadın olarak bir kadın eli değsin istiyoruz. Bu kadın eliyle de bir şekilde odada güzel şeyler yapalım istiyoruz. Ayrıca odamız için bir kooperatif düşünüyoruz. Üyelerimiz arasında Halk Eğitim’de hocalık yapanlar var. Bunlarla diyaloglara geçip bir kurs açmayı düşünüyoruz; özellikle kadın ve gençlere… Lise 3’üncü sınıflarla, staj yapmak isteyen öğrencilerle birlikte bir şeyler yapmak istiyoruz. Onlara kurs açmak; yani sadece okuyan değil; okumayan ve evde oturan, makine kullanmak isteyen, evinde bir şeyler üretmek isteyen insanlar için bile bir makine öğretmek, bir şeyler yapmak istiyoruz. Kurslarla insanlarla daha fazla diyaloğa geçmek istiyoruz.”

Hep beraber karar vermemiz lazım

“Bunun yanında üyelerin kredi destekleri oluyor, devletten aldığımız destekler oluyor… Bu destekleri bir şekilde üyelerle daha aktif hale getirmek; diğer odalarla olsun, kendi çevremizdeki üyelerimizle olsun güzel bir şeyler yapmak istiyoruz. Kermesler yapabiliriz, kahvaltılar düzenleyebiliriz, akşam yemeği düzenleyebiliriz... Üyelerimizle hep birlikte kaynaşabiliriz. Sadece üye olarak demeyelim; ailesi, çoluğu çocuğu, eşi… Yani hep birlikte gelebileceğimiz, tanışabileceğimiz ve birlikte ortak kararlar verebileceğimiz bir şeyler yapmak istiyoruz. Bu da tek başımıza olacak bir şey değil yani… Bunu hepimizin, üyelerimizle beraber birlik olarak bir şey yapmamız lazım. Bu altı kişilik yönetim kuruluyla ya da bir başkanla olacak bir şey değil. Hep beraber karar verip, birlikte ortak bir şeyler yapacağız.”

Önemli olan bizden ne yapmamızı istedikleri

“Şu an için dört adayımız var. İlk oturum 31 Ocak, ikinci oturum 7 Şubat’ta yapılacak. Çok az bir zamanımız kaldı. Sabah 10.00’da üye ziyaretlerine başlıyoruz, akşam saat 18.00’e, dükkânlar kapanana kadar üye ziyaretleri yapıyoruz. Üyelerin dertlerini dinliyoruz, yapabileceklerimizi anlatıyoruz. Bizden neler istiyorlar? Önemli olan; bizden ne yapmamızı istedikleri… Mesela birçok üyeden duyuyoruz; kaçak çalışanlar çok fazla… Biz kendimiz gezerken bile dört-beş tane kaçak çalışan bulduk… Hiçbir odaya kaydı yok, garaj gibi bir yer… Orayı kendisine tahsis etmiş, terzilik yapıyor…”

Kaçaklarla mücadele edeceğiz

“Ben vergimi ödüyorum, odaya kayıtlıyım… Ben her türlü devlete olan görevlerimi yerine getiriyorum. Ben aynı parayı alıyorum; senin hiçbir masrafın yok ve sen orada ucuza yapıyorsun… O zaman ne oluyor? Diyorlar ki; ‘O daha ucuza yapıyor, sen pahalı yapıyorsun.’ Senin emeğini çalmış oluyor… Biz bütün kaçakları kayıt altına almak istiyoruz. Mümkünse; birçok avukat arkadaşımız var. Sağ olsunlar, bu konuda desteklerini de esirgemiyorlar. Gereken, gerektiği yere bildirilerek; gerekirse oda kaydı alınarak ya da iş yerini men ederek bir şekilde bunun önüne geçmemiz lazım. Çünkü bu bizim emeğimizden çalıyor… Sizin, diğer arkadaşlarımızın, meslektaşlarımızın iğnenin ucuyla kazandığı, hak ettiğiyle orada haksız kazanç elde ediyor… Özellikle bu kaçakların önüne geçmek istiyoruz. İlk yapacağımızın işlerden birisi de bu…”

Yönetim kurulu aynı, başkan farklı olacak

“Yönetim kurulu arkadaşlarım zaten mevcut yönetim kurulunda olan arkadaşlarımızdı. Biz aynı dönemde çalıştığımız arkadaşlarımızla yönetim kurulu olarak aynı yola devam edeceğiz. Başkan olarak değişiklik yaptık. Altı yönetim kurulu üyesi, bir başkan olarak yedi kişilik bir grubuz. Tabi yedeklerimiz var, denetim kurulumuz, denetim kurulu yedeklerimiz var… Yani yaklaşık 20 kişilik bir grubumuz var.”

Artık bir kadının desteklerine ihtiyaçları var

(‘Bir kadın başkan adayı olarak neler söylemek istersiniz?’ sorusu üzerine) “Artık bir kadının desteklerine ihtiyaçları var… Artık kadınlar her yerde olsun, güzel şeyler yapalım. Bir kadın eli, bir anne eli değsin. Evimizde nasılsak, ailemize nasıl sahip çıkıyorsak; odamıza, etrafımıza, çevremize ve meslektaşlarımıza o şekilde sahip çıkalım. Bir anne şefkatiyle olsun; nasıl evimizi derleyip toparlıyorsak odamızı da şöyle bir derleyip toparlayalım…”

Üye odaya çay kahve içmeye de gelsin

“Dediğim gibi; birçok üyenin odayla olan diyalogları kuvvetli değil. Yani odayla alakalı sadece evrakları getirip, aidatlarını ödemek için odaya gidip gelen insanlar çok fazla. Tabi biz bunu da daha dostane, daha ailevi olarak birbirimizle içli dışlı diyaloglarımızı geliştirmek istiyoruz. İstiyoruz ki; üye oraya çay kahve içmeye de gelsin… Yani; ‘geçiyordum, bir kahvenizi içmeye geldim’ desin. Burası bizim odamız; hepimizin odası… Benim değil, onun değil, diğer yönetim kurulu arkadaşlarımın değil… Hiçbirinin değil… Çünkü biz bu odayı hepimiz için kurduk, hepimiz orada görevliyiz. Bir kişi değil yapacak bunları; hepimiz birlikte bir işi yapacağız. Bir şey başarılacaksa bütün üyelerle, bütün meslektaşlarımızla yapmamız lazım. Üye diyor ki; ‘Gerek yok, bir oy değil mi?’ Ama lütfen oy kullanmaya gelsinler…”